Havaalanında eski bir turizmci tanıdık ve dostlarıyla karşılaştım. “Hayrola, umreye mi?” soruma, “Bizimki umre gezisi değil, gurme gezisi” cevabını aldım... Günübirliğine Gaziantep’e gidiyorlarmış...
THY’den aylar önce bilet alıp ucuza getiriyorlarmış gezilerini...
Kentin büyükşehir belediye başkanı Dr. Asım Güzelbey tek yönlü tanımlamalardan hoşlanmıyor, ama nedense “Gaziantep” denildiğinde hemen herkesin aklına ‘yemek’ geliyor. Gaziantep-Halep mutfağı gerçekten muhteşem. İmam Çağdaş, Sahan, Halil Usta, Çavuşoğlu kebapla her türlü et yemeğini keyifle yiyebileceğiniz kent mekânları...
Star ekibi olarak biz de bir günlüğüne Gaziantep’teydik. Bizimki ‘gurme gezisi’ değildi; o sebeple kentten hâlâ alacağımız var...
Gazete gelenekselleşmesi umulan güzel bir program başlattı; her ay ülkenin bir köşesine gidiliyor ve ilin/bölgenin sorunları ekseninde tanışmalar ve konuşmalar gerçekleştiriyor. Bu ayın ‘Gaziantep’ ekibinde ben de yer aldım; ‘Arap Baharı ve Bölgenin Ekonomik Sorunları’ başlıklı panele katıldım...
Tanışmalar faslında ilin öndegelen isimleri yer alıyor. Gaziantep’te Dr. Güzelbey yanında Ticaret Odası Başkanı Mehmet Aslan ile kentin kalkınmışlığının simgesi sanayici Abdülkadir Konukoğlu da bizimle ilgilendi. Kentin üç üniversitesi var; Gaziantep Üniversitesi rektörü Prof. Yavuz Coşkun, Gazikent Üniversitesi rektörü Prof. İbrahim Özdemir ve Zirve Üniversitesi rektörü Prof. Adnan Kısa bütün gün ilgilerini esirgemedi.
‘Arap Baharı’ denilen gelişmenin en fazla etkilediği kent burası. Hayli zamandır eli
ni kolunu sallayarak geçilen ve iyi iş ilişkileri kurulan Suriye şimdilerde sanki ‘Soğuk Savaş’ alanı; ilişkiler buz gibi... Kimi her ay sırf Türkiye’yi merakından gelen Haleplilerin bıraktığı artık gelmez olmuş parayı hesap ediyor, kimi sınırın karşı tarafında kurduğu sanayi tesisinin âkıbetini merak ediyor, kimi de insandan-insana kurulan ilişkilerin yeniden nasıl ihya edileceğinin derdinde...“Türkiye’nin ihracatı arttı” diye övünülüyor ya, onun içindeki Gaziantep’in payı geçen yıl (2011) Türkiye’den hızlı artmış. “Bölgenin toplam ihracatı yedi milyar, Gaziantep’in bunun içindeki payı beş milyar dolar...” dedi sanayici Konukoğlu...
Kentin zenginliği her halinden belli oluyor. “Siz bir de ‘kentsel dönüşüm’ uygulaması hedefine ulaşsın, o zaman gelin, Gaziantep’i tanıyamıyacaksınız” dediler... Ben bugünkü Gaziantep’i de beş-altı yıl aradan sonra tanımakta zorlandım zaten... Kent gerçek anlamda bir büyükşehir olmuş; güzellik, cevvaliyet gelmiş, kendine güveni artmış...
Zeugma Müzesi’ni görmenizi tavsiye
ederim; Botanik Bahçesi ile Gezegenevi ve Bilim Merkezi’ni de... Hayvanat Bahçesi de görülmeye değermiş... Kentin en merkezi yerinde bir küçük etnografya müzesi var.Gezegenevi ve Bilim Merkezi’ni özellikle gezdim; başka ülkelerde varolan benzerlerinden daha ileri bir anlayışı yansıtıyordu... Sadece kentin öğrencileri değil, yakın illerden okullar da otobüsle geliyormuş merkeze... Çocuklar ve gençlerin anlayabileceği bir dille anlatılıyor en çetrefil konular...
Öncesini bilenler, önünden geçtiğimiz veya içerisine girdiğimiz bazı tarihi binaları “Tam bir mezbelelikti” diye tanımladılar. Vaktiyle mezbelelik olan yerler şimdi ziyarete açılan birer övünç âbidesi olmuş...
Sağda-solda asılı duyurulardan Gaziantep’in bir kültür kenti olduğu da anlaşılıyordu. Şehir Tiyatroları var; ayrıca ünlü gruplar, sanatçılar da uğruyor. Önümüzdeki pazar (15 Ocak) günü İclal Aydın da ‘Emanetçi’ adlı tek kişilik gösterisiyle Gaziantep seyircisi karşısına çıkacak...
Star’ın ‘Anadolu Buluşmaları’nın adresi Şehit Kâmil Belediyesi’nin konferans salonuydu. Kısa süre önce devreye giren salon dev hacimde. Her türlü sanat etkinliğine de mekân teşkil ediyor. Bizim toplantıyla eş zamanlı olarak bir yabancı sanatçının fotoğraf sergisi vardı.
Ne o, yazıda yemeklere hiç değinmediğim için şaşırdınız mı? ‘Gurme gezileri’ düzenlenen kent için ayrı bir yazıya ihtiyaç var.