İsveç ile Türkiye’nin arası, 1600’lü yılların sonunda, Rusya’ya yenilerek Osmanlı’ya sığınan İsveç Kralı Demirbaş Şarl döneminden bu yana çok iyiymiş. Hatta İsveç’teki birçok temel yeniliğin Demirbaş Şarl ile birlikte Osmanlı’dan getirildiğine dair rivayetler varmış. Şehir’de gezerken, o dönemden kalma tarihi bir Hamam’a rastgelmemiz, bu rivayetleri daha da kuvvetlendiriyor.
Pizza ziyafetinden ve biraz ısındıktan sonra İsveç gezimiz boyunca misafir olarak kalacağımız SEDA Derneği’ne geçiyoruz. Dernek’te sıcak bir muhabbetle karşılandık. İlk günden son güne kadar rahat etmemiz için seferber olan İsveç’teki tüm dostlara bu vesile ile tekrar teşekkür etmek isterim. Evimizdeki sıcak ortamı, gurbette de hissetmek ne kadar da güzel. Tek bu sebeple bile, İsveç’e gelmeye değer.
İkinci günümüze güzel bir kahvaltı ile başladık. Almış olduğumuz akıllı biletlerle 72 saat boyunca her türlü toplu ulaşım aracına bedava binebileceğiz. Bu yöntem, şehri iyice öğrenmemiz açısından da fevkalade yararlı oldu. Mesela Şehirdeki tüm Metrolar, Otobüsler ve Trenler mutlaka Central denilen Merkezde kesişiyorlar. Her nereye giderseniz gidin, dönüp dolaşıp Central’e geri gelebiliyorsunuz.
Önceki akşam yarım bıraktığımız yerden gezmeye devam ediyoruz. Şimdiki durağımız Nobel Barış Ödül töreninin de yapıldığı Belediye Binası. Kırmızı tuğlalarla örülmüş Belediye binası, sahili ile ayrı bir güzelliğe sahip.
Ardından şehrin merkez denilebilecek yerlerini gezmeye devam ediyoruz. Cuma Namazımızı, Türkiye’nin katkıları ile yapılan Avrupa’da Cuma Ezanının dışarıdan okunduğu ilk Camii olan Fidya Ulu Camiinde kılmayı düşünmemize rağmen geç kaldığımız için merkezdeki bir mescitte kılıyoruz. Rafet Candemir Bey’in söylediğine göre Stockholm’deki mescit ve camilerin toplamı 75 civarında imiş. Bu rakama epey şaşırdığımızı fakat bir o kadar da sevindiğimizi söylemeliyim.
Namazdan sonra, İsveç’in eski Başbakanlarından Olof Palme’nin suikaste uğramış olduğu yeri ve sade mezarını ziyaret ediyoruz. O güne kadar İsveç’te koruma verilmeyen Başbakanlara, Olof Palme’nin öldürülmesinden sonra koruma tahsis edilmiş.
İsveç’in kültürel gelişimini gösteren ve hayvanat bahçesininde olduğu büyük parkı gezdikten sonra, adalar ülkesi İsveç’te gemi gezintisi yapmak adına Şehir hatlarına ait küçük bir vapura biniyoruz. Büyük gemilerin arasından geçerek yaptığımız 2 saatlik gezimiz çok keyifliydi.
Akşam saat 7:00’de bitirdiğimiz gemi gezisi sonrası Central üzerinden metro ile SEDA Derneği’ne geri dönüyoruz. İyice acıkmış olan karnımızı dostların hazırlamış olduğu enfes yemeklerle bir güzel doyuruyoruz. Ardından sıcak bir sohbet ve güzel bir ilahi meşki ile günü sonlandırıyoruz.