Kırgızistan'da nisan ayında gerçekleşen halk ayaklanmasıyla iktidara gelen geçici hükümet, daha iki ay olmamıştı ki başka bir sosyal bir kaosun içerisinde buldu kendini.Ülkenin güneyinde meydana gelen ve beş gün devam eden iç çatışmalar, henüz daha yeni olan hükümete zor anlar yaşattı.Yeni geçici hükümet, bu hadisenin gerçekleşmesine kadar ki süreçte ülkenin geleceğini ilgilendiren iki önemli karara imza atmıştı.Ekim ayında seçime gidilmesi ve 27 Haziran'da yapılması istenilen anayasa değişikliği...Yeni anayasanın oylanmasına birkaç hafta kala cereyan eden bu insanlık dışı trajedi ile ilgili görsel ve yazılı basında farklı ağız ve kalemlerden yorumlara şahit olduk.Akla ilk gelen, ortak düşünce; “bu olayların dünyanın bir çok ülkesinde de örnekleri görülen provokatif bir olay olduğu, bunu hazırlayan zeminin ise ülkenin içinde bulunduğu siyasi boşluk” ifadesiyle ortaya konuldu.Yaşananlar, bazı kaynaklar tarafından Kırgız-Özbek halkı arasında etnik bir çatışma olarak kamuoyuna lanse edilse de, bizler asırlarca birlikte yaşamış,ortak kimliği İslam olan iki kardeş Türk halkın -farklı tarihlerde düştükleri küçük anlaşmazlıklara rağmen- bu olayın müsebbibi olmadıklarına inanmaktayız.
Kırgızistan'ın güneyinde 11 Haziran'da önce Oş'ta daha başlayıp, daha sonra da Celalabad' a yayılan ve ciddi yıkımlara neden olan olaylarda bir çok mahalle,işyeri,alışveriş merkezleri,kamu binaları yakılıp yıkıldı.Beş gün boyunca devam eden olaylarda bugüne kadar hayatını kaybedenlarin sayısı resmi makamlarca 191 kişi olarak açıklandıysa da, olaylar süresince istihbari görevlerde bulunan birimler, sayının 2000'e yakın (yaklaşık on katı) olduğunu, bunun yanında evlerini terkederek Özbekistan'a geçenlerle birlikte sınırda bekletenlerin sayısının ise 400 bine ulaştığı bilgisini verdiler.Aradan geçen on günlük süreden sonra şimdilerde, çıkan olayların merkezi konumunda olan Oş ve Celalabad' ta gerilimin yatıştığı, hükümet güçlerinin konrolü sağladığı görülmekte.Bazı semtlerde dükkanların açıldığı,hayatın yavaş da olsa normale döndüğü haberlerini almaktayız.BM'in aldığı son kararla da başta ülkemiz olmak üzere Çin ve Pakistan'dan yardımlar akmaya başladı.Zamanla ülke sayısının ve yardımların artması temennimiz.
TÜRKİYE'NİN HASSASİYETİ ve BEKLENTİLER
Kırgızistan'ın güneyinde bulunan ve yaşadığı iç kargaşayla adeta harabeye dönen Oş ve Celalabad şehirlerinin sağlanan güvenlik sonrası yeniden imarı ve kardeşlerimizin her türlü ihtiyaçlarını karşılamada ülkemizin önemli destekte bulunacağı aşikar.Özellikle sınır bölgelerinde aralarında yaşlı kadınlar, çocuklar ve hamilelerin bulunduğu binlerce kişinin Türkiye'den yardım beklediğini getiren yetkililer, vatandaşların kullanılmış veya yeni battaniye, çadır, ayakkabı, terlik, gıda, tıbbi malzeme çocuk maması ve çocuk bezi ile parasal yardımda bulanabileceğini kaydediyor..Bazı gönüllü yardım derneklerimiz (Kimse Yok mu vb) şimdiden,organize ettiği yardım kampanyalarıyla halkımıza bunun önemini duyurmaya çalışıyor.
Anadolu insanı,dünyanın bir çok yerinde yüzbinlerce ihtiyaç sahibi gönüle ulaşırken, Atayurdumuzun önemli bir coğrafyasında, bağımsızlık sonrası yirmi yıldır olduğu gibi kardeş Kırgız ve Özbek halkının da yanında olacaktır, onları unutmayacaktır mutlaka.
Türkiye, olayların başladığı ilk saatlerden itibaren ilgisini devlet düzeyinde önce bölgede yaşayan kendi vatandaşlarının güvenliğini sağlayarak, sonrası Kırgız hükümeti ve halkının istikrarı için her türlü desteği vereceğini bildirerek göstermiştir. Diğer yandan ilk günden itibaren vatandaşlarımızın intikali ve ilk çatışmalarda karşı karşıya kalınan sıkıntılarda bu iki şehirde bulunan Kırgız-Türk Liseleri hep açık kalmış, vazifeli öğretmen ve idareciler kendilerine sığınan herkese yardımcı olmuşlardır.Kargaşanın yaşandığı anlarda dostlarımızdan duyduğumuz bir güzel davranış bizlerin ümidini attırırken bu olayların halkların çatışması olmadığını gerçeğini de göstermiştir.
Oş şehrinde müteahhitlik yapan aynı zaman da Türk lisesinde öğrenci velisi olan Kırgız Abdulvahap Bey, o gece kızının kendisine öğretmen ve Özbek arkadaşlarını merak ettiği söylediğinde bir müddet düşünür, “O insanlar Türkye'den gelip bizim çocuklarımıza anne,baba gibi ahlak öğretiyorlar, onları yüzüstü bırakmam” diyerek 70'e yakın kişiden oluşan bir gurubu beş gün boyunca evinde misafir eder.Bu güzelliğin en önemli yanı şüphesiz gurubun içinde evlerine gidemeyen, kızının Özbek arkadaşlarının da bulunuşudur.Türkiye'nin hem devlet düzeyinde, hem de Anadolu insanının sivil bir organizasyonla gösterdiği samimi duruşu,o bölge insanının ülkemize olan güven ve sevgisini daha da arttırmıştır.
Güney Kırgızistan'da dünya üzerinde barış ve huzurdan yana olan insanları endişeye düşüren olaylar, dar anlamıyla iki aydır devam eden siyasi boşluğun oluşturduğu kaygan zeminden kaynaklanmıştır diyebiliriz.Fakat iki halkı birbirine düşüren,kardeş kanının akıtıldığı bu süreci daha iyi anlayabilmek için, biraz gerilere giderek, bölgenin özellikle Sovyetler Birliği dönemindeki tarihini siyasi, sosyo- ekonomik ve demografik yönleriyle incelemek gerekmektedir.Ortaya çıkacak sonuçlar bizi asıl nedenlere ulaştıracaktır.
Devam edecek..
*Hayırsever vatandaşlar nakdi yardımlarını Akbank, Albaraka Türk, Bank Asya, Garanti Bankası, Kuveyt Türk, Türk Finans ve Ziraat Bankası'nın Kimse Yok Mu Derneği'nin 44 44 593 numaralı hesabına yatırabilirler.Ayrıca telefonlarının mesaj bölümüne 'YARDIM' yazıp 5777'ye göndermeleri halinde Kırgızistan'daki mağdurlara 5 TL gönderilmiş olacaklar. Ayni yardımların önümüzdeki cuma günü uçakla söz konusu ülkeye gönderilecektir.