Ebedî hayata susayan, yanan gönüllerin Bab’ındasın
Senin vasfını ancak Allah yapmış, aşkın tam Mihrab’ındasın
Dalâal bedrulerle karşılamaya gidemedim Efendim
Ebu Eyyup gibi evimde misafir edemedim Efendim
Göremedim Ay’ı kıskandıran nur gibi yüzünü Efendim
Münafıkların kalplerine dehşet salan gözünü Efendim
Akabe’de mübârek ellerinden biat için tutamadım
Sana tuzaklar kurarken hainler, yardımına koşamadım
Senin gibi güzel bir Önder’le beraberken sensiz kalanlar
Alemlere Rahmet bir Numune-i imtisal’den ders alanlar
Sahaben vefâtına inanamadılar, Medine karardı
O günden beri fâni âlem, Sultanlar Sultanı’nı arardı
Yıllar geçti Efendim, ne isyanlar, münkirler, nankörler çıktı
Seni kalbinde yaşatan salihler, böyle hainlerden bıktı
Sana nispetle hatırlanan, hasret dolu dikenin olsam
Masum yarınlarımı çalan hâinlerin dillerini yolsam
Sultanlar Sultanı, her dakika, her saniye yanımızdasın
Hayatımın pusulası Gül’üm, kalbimizde, canımızdasın
Pespâye gidişime “dur” dedin Efendim, sevinç bu, gâm yemem
Gül kokunun yayılmadığı, duyulmadığı yeri sevemem
Gönlümde hep baharsın efendim, açılır erguvanlar
Beni ancak, tebessüm ehli, Leylâ’sı olanlar anlar
Senden hâtıra, ciltler dolusu hadislerini okuyoruz
O engin ahlâkını, ruhumuza gergef gibi dokuyoruz
Ayağının tozuyum efendim, Sünnetiniz başımda tâcım
Ukba’da, râyihana ve de tebessümünedir ihtiyacım
Müjdeler verdin ümmetine, beklersin Kevser’in başında
Efendim, ak alınlarımızla bulursun inşallah karşında
Ömrümü Sana adadım, yüzünü göremediğim Gül
Senin müjdelerini, ömrünce şakıyacak bu bülbül
O’na ümmetim, hamd ü senalar olsun Allah’ım
O’na, acizden salatü selamlar olsun Allah’ım
Ya beni kandır o Gül’ün nûruna Allah’ım
Ya da al canımı o Gül’ün uğruna Allah’ım