Bir bayram günü , köyde - kadim zaman adamlarından- bir komşumuz Hakkın rahmetine kavuştu. Yıkadılar koydular cami musallasına. O'nun yattığı bizim ise yatacak olduğumuz o musallaya baktım. Derin derin iç geçirmekten alamıyor insan kendini. Ömür dedikleri bir göz açıp yummuş gibi imiş hesabı bir sal üzerinde götürdük. Bir karanlık mezâra koyduk. Bu dünyaya verilen ve bu dünyadan alınan ne varsa hepsi için bir ömür defteri daha kapandı.
GÜLGEŞT-İ MUSALLÂ
Târumâr bârgehimin feryâdına tahammülsüz muhît Hey hât! Seferî rûhlar, solacak güller…Ne çare lahît!
*****
Felekül eflâkın serrinde mâtemli nesîm-i hazân
Rû-yı arzın mekânı derûn bir akvâm, bî-karar nâdân
*****
Bir halvetgâh ki inkişâfı ne mümkün laht-i türâbın
Şu ‘ledir gönül zannetme ki, görmez mevti mevcûdâdın
*****
Sathında vird-i kanla yanmakta târ u mâr olmakta ser
Ne rehber ne de elifi tanır esfelîdir engüşter
*****
Eyledim serkeş gerdûnu, türâbı durmaksızın rençber
Yanar döner bir vücûda âşinadır hem çekmekte ser
*****
Girdâb sarmış bedeni çevgândır gîce-i pinhâni ter
Yıkılmış, zîr ü zeber olmuş ölmekte akvâmı beşer
*****
Arş u zemîn meyletmekte -hasrettir birbirine lâkin-
Ölüm meyhânesi el-an mey-su saçmakta sanma sakin
*****
Ne Leylâ gör hayalde, ne de Mecnûn’a meyl et çöllerde
Ne de karanlık, zifir lahitte yapayalnız bir mürde
*****
Boyun büküp bakmak ardı sıra, ne yalân boş bir saray
İçi dolu gerdûnun emanetçi misafirleri hay!
Hıyâle sâfir, bâziçen zâhir beyhûde-i sürûrun
Sanma uçmaz ebedî kafesten emanet-i mevcûdun.
*****
Firkât değildir; vuslât vaktidir, bekleme ey dilrübâ
Güle tâliptin lâkin, sana nasip gülgeşt-i musallâ.