ANKARA
Sanki her şeyi inceden inceye planlama alışkanlığı olan bir toplumuz; baştan ayağa tedbiriz, daha doğmadan çocuğumuzun hangi okulda okuyacağını belirleyip yerini ayırtanlardanız... Böyle olduğumuz için de, cumhurbaşkanının görev süresinin beş mi yedi yıl mı olduğunu, Abdullah Gül’ün Çankaya-sonrasında günlük siyasete dönüp dönmeyeceğini merak ediyoruz.
Ankara merkezli değerlendirmelerde en fazla üzerinde durulan iki konu bu.
Cumhurbaşkanı Gül süresinin beş mi yedi yıl mı olduğu tartışmasının kendisini müthiş rahatsız ettiğini bir kez daha tekrarladı; kendisiyle ilgili Çankaya-sonrası senaryolara fazla kapı aralamadı.
Dediği şu: “Benim prensibim, hangi görevi yapıyorsam, o görevi hakkıyla yapmak... Onun dışında hiçbir şey düşünmedim. Bugün de cumhurbaşkanı olarak, cumhurbaşkanlığı gibi çok sorumlu ve onurlu bir görevi hakkıyla yapmanın dışında bir şey düşünmedim, düşünmüyorum da. Daha açık söyleyeyim: Siyasetle ilgili herhangi bir hesabım yok. Bunun bilinmesini isterim.”
Onun bu sözleri büyük bir samimiyetle sarf ettiğine, tam karşısında oturduğum için, tanıklık edebilecek durumdayım. Cumhurbaşkanı Gül görev süresi ve şimdiki konumundan sonra ne yapacağı konularına fazla kafa yormuyor. Bulunduğu yerden dünyayı ve ülkenin durumunu doğru değerlendirmeye, Türkiye’yi içeride ve dışarıda en iyi biçimde temsil etmeye, ‘hakem’ hassasiyetiyle yapılması muhtemel yanlışları önlemeye, doğru istikamette adımlar atılmasını teşvike çabalıyor.
Hiyerarşik karşılığı farklı olsa bile, siyasi her koltuk, halka hizmet yeridir ve bu özelliğiyle de bir koltuğun diğerinden farkı yoktur. Fransa’da birkaç cumhurbaşkanı belediye başkanlığı koltuğundan kalkarak Elysee Sarayı’na taşındı. Cumhurbaşkanlığı yaptıktan sonra bakan ve başbakan olan Avrupalı politikacı az değildir. Bizde bile İsmet İnönü Çankaya Köşkü’nü terk ettikten yıllar sonra başbakanlık koltuğuna oturmadı mı?
Kendisi uygun görür ve istenirse, Abdullah Gül, bugünkü görevi sona erdiğinde yeniden günlük siyasete girebilir. Cumhurbaşkanlığı koltuğunda otururken edindiği deneyimin sağladığı bilgelik başbakanlıkta işine mutlaka yarayacaktır.
Sorular şunlar: Kendisi uygun görür mü? İstenir mi?
Önceki akşam katıldığı Kanal 24’ün ‘Gündem-Özel’ programında sorumuza verdiği karşılıktan, böyle bir beklenti içerisinde olmadığı için Gül’ün yeniden günlük siyaseti düşünmediğini öğrendik; ancak siyaseti dışlayıcı, cumhurbaşkanlığından sonra başbakanlığa dönmeyi uygun görmeyen bir cevap değildi verdiği...
Görev insanı... Bugün cumhurbaşkanı ve o görevi hakkıyla yerine getirme çabasında... Yarın? Belli ki, onu da yarın düşünecek...
Türkiye’de sanıldığı gibi bir ‘kaht-ı rical’ (devlet adamı eksikliği) olmadığı Ak Parti iktidarıyla görüldü; halkın içinden gelmiş bir kadro on yıldır ülkeyi yönetiyor ve bu işi fena da yapmıyor. Abdullah Gül’ün yerini dolduracak isim şimdiden telâffuz ediliyor ve artık kimse “Olur mu?” diye sormuyor. Gül’ün makamını dolduracak kişinin boşaltacağı makama uygun biri de mutlaka bulunacaktır.
Ya bulunamazsa? Bu sorunun cevabı Cumhurbaşkanı Gül’ün cevabının satır aralarında var.