Hocaların hocası merhum Prof. Dr. Sabahaddin Zaim 1990’lı yıllarda yaptığı bir konuşmada, 2000’li yıllarda bütün dünyada sivil toplum kuruluşlarının öneminin artacağına dikkat çekmişti. O yıllarda merhum Prof. Dr. M. Es’ad Coşan Hocamız çok sayıda ahlak, kültür ve çevre derneğinin kurulmasını teşvik etmiş ve kurdurmuştu. Henüz Çevre Bakanlığı kurulmadan önce ülkemizin birçok ilinde çevre derneklerimiz ufuk açıcı faaliyetler yapıyorlardı.
2004 yılı sonlarında dernekler kanunun değişmesiyle ülkemizin güzide pek çok insani yardım kuruluşunun önü açılmış, yurtdışında destansı yardım çalışmaları teşvik edilmiş oldu.
Güçlü ülkelerin güçlü orduları ve güçlü istihbarat teşkilatları olduğu gibi, güçlü sivil toplum kuruluşları da büyük devletlerin bağrında çıkar.
2000’li yılların başından itibaren sıklıkla kullanılan “yumuşak güç” tabiri en çok da sivil toplum kuruluşlarını ifade etmek için kullanılıyor.
Yurtdışında faaliyet yapan bir yardım kuruluşumuz kendi amblemi ile birlikte bayrağımızı da öne çıkarıyor. Yardım kuruluşu temsilcilerinin kıyafetlerindeki işaretlerden, onların Türkiye’den gitmiş gönül elçileri olduğu hemen anlaşılıyor.
Mazlum ve mağdur coğrafyalarda yardım alan insanlar Türkiye’den giden kuruluşun adını, işaretini ve temsilcilerinin ismini unutabilir ama Türk bayrağını ve yüreklerinde hissettikleri unutulmaz duyguyu asla.
FETÖ ihanet çetesi konuşulurken, bazı değerlendirmelerde ülkemizde çok değerli çalışmalar yapan, güzel insanlar yetiştiren cemaat, tarikat ve sivil toplum kuruluşlarına da saldırıldığını görüyoruz. Dikkatsiz, özensiz ve bilgisizce yapılan yorumlarda sapla samanın karıştırıldığı aşikâr.
Bir sektörde, bir müessesede, bir camiada yanlışlar yapılmış, ihanetin boyutu ülkemiz insanının üzerine tank sürmeye, bomba atmaya kadar vardırılmış olabilir. Bu dahi, tarihimizin altın sayfalarında yerlerini almış mübarek insanların yetiştiği ve rafine insan yetiştirilen ocaklara kara çalmaya gerekçe olamaz.
Devletin istihbarat ve güvenlik birimleri diğer tüm kuruluşlar gibi cemaatlerin, tarikatların ve sivil toplum kuruluşlarının faaliyetlerini de izler, takip eder ve yapılan çalışmaları ilgili mercilere rapor eder.
Hakikat çizgisinden ayrılmış ve bağlılarını sapkın fikirlerle ifsat eden, beyinlerini rehin almış organizasyonlar tespit edilip güvenlik birimlerinin ve adli mercilerin üzerine düşeni yapması halinde endişe edilecek bir şey kalmayacaktır.
…
Kurban Bayramına sayılı günler kaldı. Vekâletle kurban kesen yardım kuruluşları tam bir “hayırda yarış” anlayışıyla hazırlıklarını sürdürüyor, çeşitli mecralardan hayırseverlere seslerini duyurmaya çalışıyorlar.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde Kızılay’a kurban bağışı yapmıştı. Dün de Diyanet Vakfı’na kurban bağışı yaparak destek verdi.
Erdoğan, 2004 yılında Başbakanlığı döneminde Ümraniye’de Deniz Feneri Derneği’nin Anadolu Lojistik Merkezinin açılışını yapmıştı. Açılış konuşmasında mealen şöyle demişti; “Deniz Feneri’nin yardım rakamlarını gördüm, çok sevindim. Ülkemin insanı için taşı taş üstüne koyan herkesin başımın üstünde yeri var. Bu yüzden Deniz Feneri’nin davetine adeta koşarak geldim.”
Erdoğan, Ensar Vakfı’nın, Önder’in, İlim Yayma’nın, TÜRGEV gibi kuruluşların programlarına da katılarak desteğini göstermişti. O programların çoğunda hazır bulundum ve Erdoğan’ın veciz, coşkulu ve etkili konuşmalarını dinledim. Konuşmaların bazı kısımlarında ise salondaki çoğu davetli gibi ben de duygulandım, gözyaşı döktüm.
Bir ülkenin başbakanının, cumhurbaşkanının o ülkenin insanlarına hizmet için kurulmuş müesseseleri ziyareti, onların programlarına, genel kurul toplantılarına ya da açılışlarını katılımı son derece önemli ve kıymetlidir.
Üstelik Sayın Erdoğan gibi sevilen bir Cumhurbaşkanı’nın, milyonların gönlünde taht kurmuş bir liderin hizmet kuruşlularına destek vermesi o kuruluşların bağışçılarını yüreklendirir, o kuruluşun emek verdiği gençlerin geleceğe hazırlanması kolaylaşır, dahası o gençler bir lider olarak Erdoğan’ın işaret ettiği ulvi hedeflere ulaşmak için teşvik edilmiş, kamçılanmış olur.
Erdoğan’ın Kızılay’a ya da Diyanet Vakfı’na kurban bağışladığını görünce twitter’da, kurban bağışlarının yalnızca Kızılay’a yapılması gerektiğini yazan kişilerin büyük resmi göremediğini ve okuyucularını yanlış yönlendirdiğini düşünüyorum.
Cumhurbaşkanı bu ülkenin en sorumlu mevkiinde bulunan bir lider olarak bugün bir kuruluşa destek verir, yarın başka bir kuruluşun açılışına katılarak o kuruluşun yaptığı faaliyetleri önemsediğini gösterebilir. Ama Sayın Cumhurbaşkanı, vatandaşları sadece devlet kuruluşlarına güvenmeye çağıran kalem sahibinin zannettiği gibi diğer insani yardım kuruluşlarının güvenilmez ve önemsiz olduğunu asla düşünmez. Buna delil, diğer kuruluşların davetlerine katıldığında yaptığı konuşmalarda verdiği mühim mesajlardır.
Devlet kuruluşlarımız, sivil toplum kuruluşlarımız ve özel sektör kuruluşlarımız bu ülkenin değerleridir. Birisi diğerinin alternatifi değildir. Tamamının ciddi çalışması, kaliteli iş yapması ve insanımıza güzel hizmet etmesiyle ülkemizde refah ve huzur artacak, Türkiye, mazlum coğrafyaların umut ışığı ve gariplerin huzur adası olmaya devam edecektir.
recep.kocakk@gmail.com