B.
GÖRÜŞÜRÜZ !!!
“Görüşürüz !” son yıllarda dilimize giren ilginç bir kelime .
Tek kelimelik bir vedâ cümlesi . “ Allahaısmarladık ,Hoşça Kalınız “ yerine söyleniyor .
Yalın , soğuk , ruhsuz bir dilek ; “ Görüşürüz !”
Tekrar görüşeceğini nereden biliyorsun ?
İlâhî kader planında küçük kaderimizin sahnesinde oynayan sıradan aktörleriz . Gözlerin güzelliği, ipek saçlar , gençlik , zenginlik , güç , akıl ; alnımıza yazılı olanların yaşanmasını ne engelleyebilir ne de geciktirebilir . Tedbirimiz , takdiri bozmaz .
“ Görüşürüz ! “ Öyle mi ? Vâde , gün , saat gelince öyle olaylar cereyan eder ki görüşme dileğimiz askıda kalabilir .
“Allahaısmarladık “ “ Tekrar görüşmek dileğiyle “ ifadesi kültürel yozlaşma sözlüğünde evrim geçirerek “ Görüşürüz “ densizliğine dönüverdi .
Görev gereği Kıbrıs’taki Mücahit Birliklerini denetliyordum . Şoförüm siyahi ve sevimli bir mücahitti. Kıbrıs’lılar askerlerine “ mücahit” derler . Bu siyahi gencin adı da Mücahit idi . Anası , o daha doğar doğmaz bebeğini mücahit yapmıştı .
“Mücahit , dedim ; yarın Güzelyurt’a (Omorfo) gidelim . “
“ Allah isterse gideriz Komutan’ım , dedi .”
O pırıl pırıl parlayan güzel yüzüne baktığımda gülümsüyordu .
- Mücahit ; sen bu sözü nereden öğrendin ? Bu söz “İnşaallah”ın Türkçe karşılığıdır .
-Annemden öğrendim Komutan’ım .
- Annen namaz kılar mı Mücahit ?
-Kılar …
- O halde annene benden selam söyle !
Adamın biri karısına demiş ki “ Yarın hava açık olursa tarlaya , kapalı olursa ormana gideceğim .
Bu kesin ifade karşısında hanımı uyarmış : “ İnşaallah de Efendi …İnşaallah de ! “
Sabah olunca havayı bulutlu gören adam ormanın yolunu tutmuş . Sık ağaçların arasında bir süre yürüdükten sonra karşısına pür silah bir atlı çıkmış. Kara suratlı , çatık kaşlı , pos bıyıklı , beli silahlı eşkıya , filanca köye nasıl gidileceğini sormuş . Köylü tarif etmiş ama adam ikna olmamış “ Düş ulan önüme ! “ diyerek zavallıyı önüne katmış , basmış kamçıyı . Köylü can kaygısıyla önde koşuyor , eşkiya atın sırtında takip ediyor . Saatlerce yol yürüyerek varılacak köye gelmişler . Canını kurtaran adam bu defa dönüş yolculuğuna başlamış ama hava da kararmış . Hafiften bir yağmur da başlamış . Sabaha doğru köyüne vardığında bitkin , perişan bir şekilde evinin kapısının tokmağına yapışamadan yere yığılmış . İniltileri duyan hanım içeriden seslenmiş :
-Kim o ?
Adam yattığı yerden bağırmış :
- Aç kapıyı hanım … aç ! İnşaallah ben geldim .
Şair , çok sevdiği eşini kaybetmiş , yavrular boyun büküp ağlaşıyor . Bu hazin tablo şairin inancını sarsmamış : “ Emir büyük yerden kuzularım ! Emir büyük yerden …”
Akıllı insanlar için , olayların ardındaki gerçeği unutmak olur mu ?
Allah izin verirse ben tekrar yazarım .
Rabbim dilerse elbette görüşürüz .
Bence “Allah’a ısmarladık “ demek en güzeli …