İnsanoğlu sosyal varlık. Sosyal bir çevrede dünyaya gözlerimizi açar, dünyayı da bu çevrede tanır ve davranışlar kazanır. Yetiştiği bu çevrede öğrendiği değerlerler, aslında onun doğuştan getirdiği potansiyel değerlerdir.
Birinin diğerinden farklılık gösterdiği bu değerlere sahip ferdlerin toplumda daha sağlıklı, uyum içinde yaşamalarını sağlayacak saygı, sevgi, hoşgörü, nezaket, adalet, estetik gibi kavramların yanı sıra sosyal adap kurallarına da ihtiyacı vardır.
Eskilerin deyimiyle adab-ı muaşaret, günümüzde ise görgü kurulları olarak da adlandırılan bu kurallara sahip toplum medeni bir toplum statüsünde kabul edilir. Medeni bir toplum kurup, onu temsil eden fedler, yukarıda sıraladığımız değerlere ek olarak sözleri ile davranışları dengeli, empati kurabilen, sorumluluk sahibi, özür dilemeyi bilen, fikir ve inançlara saygılı, mahcubiyet ve utanma duygusuna sahip, paylaşımcı, birbirine güvenme hususiyetleri olan ferdlerdir. Bu kimlik ise eğitimle kazanılmaktadır hiç şüphesiz.
Son zamanlarda günlük hayatımızda bazı insanaların yanlış olmasına rağmen ortaya koydukları bir takım davranışlar, bir araya geldiğimizde çokca konuşulur olmaya başladı. Bakışlarımızı rahatsız eden, ruhlarımızı sıkan ve gelecekle alakalı bizleri karamsarlığa yiten kaba, hoşgörüsüz davranışların sıkca yaşanması hepimize bezginlik vermeye başladı.
Hiç bir sabah yok ki, sokaklarda, caddelerde yürürken, alışverişte, komşuluk ilişkilerinde, toplu taşımalara bindiğimizde bu tür davranışlar görülmesin.
İş yerlerimize gidiş ve dönüş saatlerinde otobüs veya minibüslerle yapılan yolculuklarda yaşanan bu tür davranışlar karşısında artık soğukkanlılığımızı yitirir olduk. Belediyenin resmi otobüslerinde daha az görülse de, özellikle halk otobüsleri çekilir gibi değil. İşte adiyattan sayılır hale gelmiş görgüsüzce sergilenen davranışlardan bazıları:
Sıra olan yerlerde sıra bekleden başkasının hakkını ihlal ederek otobüse binmeler.
Binerken itişip kakışmak.
Genç ve orta yaş gurubu kişilerin yaşlıların yüzüne baka baka ilgisizce yolculuğa devam etmeleri.
Bir koltuk boşaldığında az sayıda insanlar hariç, etrafına bakmadan koltuk kapma açık gözlülükleri.
Sanki kendilerine hiç öğretilmemiş gibi dakikalarca telefon görüşmeleri yapma ve sonucunda yaşanan tartışmalar.
Gençliğimden beri bir anlam veremediğim ve hala devam eden orta kapı ve arka kapı binmeleri. Bu uygulamanın neticesinde ortalarda preslenmiş,homurdanan patladı patlayacak insan gurupları.
Ortalardan ve arkalardan uzatılan aylık yolculuk kartları ve diğerlerinin sahibine giderken birileri tarafından el konulup yok olması. Bu davranışa dayanamayan görgülü, hassas ruha sahip insanların sinir krizleri geçirip göz yaşı akıtmaları karşısında söylenecek söz bulamıyoruz.
Kalabalıktan dolayı kapıya yanaşamayıp geç kalan insanları inemediği için azarlayan ve bununla kalmayıp arkasından mırıldanan şoför ve diğer yolcular. Küçük bir zamanlama hatasına bile tahammülü olmayan bir toplum olduk.
Bendeniz bu tablo karşısında sıkıntının tek taraflı olarak sadece halkımızın eğitim seviyesiyle alakalı olmadığına inananlardanım. Mutlaka bu davranışlara yönelten bir kargaşa, düzensizlik ve kuralsızlıklar var.
Geçmişte seyir halinde şoförle konuşmanın, cep telefonuyla görüşmeler yapmanın yasak olduğunu hatırlatıcı işaretler veya yazılara rastlıyorduk. Şimdilerde yok veya kaldırılmış gibi. Herkesin çok rahat davrandığı ve gürültü kirliliğinin, serbest davranışaların sergilendiği mekanlar haline geldi bu araçlar.
Bu tesbitler neticesinde rahat yolculuklar yapılabilmesi için göreve çağrılacak tek bir kurum var o da İETT'dir.
İETT bir asra yakın bir geçmişi olan bir kurum. Bugün yalnızca kent içi toplu ulaşım hizmeti sunan İETT; otobüs, tramvay ve tünel işletmeciliğinin yanında ayrıca İstanbul`daki raylı sistemlerin (Metro, Hafif Metro) bir bölümünün yapımını (Eminönü-Kabataş,Sultançiftliği-Edirnekapı,Edirnekapı-Topkapı,Otogar-Başakşehir) üstlenmiş durumda.
Günümüzde yaşadığımız, gelecekte de yaşayabileceğimiz ulaşım problemlerini aza indirgeme noktasında bitmiş ve bitirilecek projelere de imza atan bu kadim kurum "Özel Halk Otobüsleri’nin yönetim, yürütüm ve denetiminden de sorumlu.
Türkiye bu günlerde tüm kurumlarıyla yeniden yapılanmaya giderken, belediyelerimiz de bu süreçde kendilerini yenilemeli, vermiş oldukları hizmetlerin kalitesini arttırmaları gerekmektedir.
İETT, yönetimiyle beraber yürütme ve denetiminden de sorumlu olduğu "Özel Halk Otobüsü" hizmetini tekrar gözden geçirmeli, başlatacağı aktiv denetimlerle yaşanan düzensizliklerin önüne geçerek, en azından diğer hizmet araçlarındaki seviyeye getirmeli.
Yetmez mi bugüne kadar halkın çektiği çile.
Yoksa metro veya raylı sistem projelerinin bitmesi mi bekleniyor.
Halkın beklemeye hiç tahammülü yok.