Yıllar önce Malatya’da Deniz Feneri gönüllüleriyle bir araya gelmiştik. Toplantı sonrasında bizi havaalanına götüren Bektaş Boyraz’a, “Yükünüz azalacak. Toplantımızla birlikte yeni gönüllülerimiz aktif hale gelir” dediğimde, “Biz halimizden memnunuz, yükümüzü azaltmayın lütfen. Bu sayede daha önce hiç gitmediğimiz köylere, ilçelere gidiyoruz. Eşim ve ben yeni sosyal inceleme görevi verildikçe seviniyoruz” karşılığını vermişti.
O gidişimizde Malatya Havaalanı’ndan bizi alıp Elazığ’a götürmüş, oradaki gönüllü toplantısı sonrası Sivas’a yine birlikte geçmiştik. Sivas toplantısının ardından da bir akşam vakti Malatya’ya dönmüştük. Issız yollar boyunca tüylerimizi diken diken eden hatıralarını paylaşmıştı bizimle. PKK militanlarıyla üç karşılaşmasını anlatmıştı..
Doğu ve Güneydoğu’dan neredeyse her gün şehit cenazelerinin geldiği o günlerde Bektaş Hoca bir köyde öğretmenlik yapıyormuş. Kendisi gibi iki öğretmen arkadaşıyla bekâr evinde kalıyorlarmış. Bir gece yarısı militanlar gelip kapıya dayanmışlar. Sonra da üç öğrenmenin paralarına el koymuşlar.
Bektaş Bey bir keresinde de bölgede bir ilden diğer ile otobüs yolculuğu yaparken terör örgütü yolu kesmiş, otobüsü taramış.. “Öldürmeyen Allah öldürmez” derler ya, gözü önünde can veren yolcuların arasından bir grup yolcu ile birlikte o da yaralı olarak kurtulmuş.
Son bir karşılaşma ise kayısı bahçesinde gerçekleşmiş militanlarla. Ölümle burun buruna geldiğini hissettiği o karşılaşmadan da kurtulmuş.. Görecek güzel günleri varmış.
Bu hikâyeleri karanlık gecede, bomboş yollarda ilerlerken anlattı Bektaş Bey. Her an karşımıza birileri çıkıp yolumuzu kesebilirlerdi..
O, üç gün tüm vakitlerini bizimle geçirdikten sonra, “Biz halimizden memnunuz, yükümüzü azaltmayın” diyordu.
Malatya’daki gönüllü toplantımızda Bektaş Boyraz’a teşekkür etmiştim. Arabasıyla bizi ilden ile taşıyan, bize mihmandarlık yapan bu güzel insana sadece teşekkür edip, “Allah razı olsun” demiştim. Aylar sonra öğrendim ki, o toplantıya katılan İhsan Çolak, Bektaş Bey’den çok etkilenmiş ve içinden, “İnşaallah bir gün ben de Deniz Feneri’ne onun kadar hizmet ederim de bana da özel teşekkür edilir” diye geçirmiş.
Allah ona da mazlum ve mağdurların yardım görmesi için fırsatlar ihsan eyledi. Malatya’ya bir gidişimde bu sefer de o aldı beni havaalanından. Sıkı sıkıya da tembihledi; “Bu akşam yemeği bizde yiyeceğiz. Bizim analı-kızlı yemeğimizi ikram edeceğim size” diye. Akşama onların evin teras katında analı-kızlı yemeği soframızdaydı. İhsan Çolak ellerini kaldırıp, “Şükürler olsun Allah’a. Dün bu saatlerde bu anın hayalini kurmuştum, işte gerçek oldu” dedi.
…
Ramazana birkaç gün kala bir akşam yemeğinde Kastamonu gönüllüleriyle buluştuk. Deniz Feneri Kastamonu Temsilcisi Halit Bitkin Zimbabve’de yapılacak mescit ve açılacak kuyular için gerekli bütçeyi neredeyse tamamlamış. Yeni projeler ve Kastamonu’nun ihtiyaç sahiplerine ulaşmak için misafirlerinden destek istedi. Hepsi de canla başla destek sözü verdiler.
Kastamonu’dan sonra Ahmet Dağ’ın ısrarlı davetine icabet etmek üzere, Deniz Feneri İstanbul Şube Koordinatörü Yusuf Baykal ve Ali Duman’la birlikte Sinop’a geçtik. Sinop’tan sonra Boyabat’a uğradık. Ahmet Hoca bizi yeni iyilik gönüllüleriyle tanıştırdı. Boyabat Belediye Başkanı ile tanıştık. Genç Başkan Şefik Çakıcı sadece bizimle değil bütün Boyabatlılarla çok ilgiliydi. Sıcak ev sahipliği için müteşekkiriz. Boyabat Kalesi’ni uzaktan görebildik.
Üçüncü durağımız Çorum idi. 1981 yılında mezun olduğum İHL’den sınıf arkadaşlarımızla Çatak Korusu’nda bir araya geldik. 34 yıl sonra ilk defa görüştüğümüz sınıf arkadaşlarımız vardı. Liseli yıllarımıza döndük, saatlerce eski günleri yâd ettik. Hem de sanki birkaç gün önce ayrılmış da kaldığımız yerden devam ediyormuşçasına..
Çatak Köyü’ne geçip rahmetli babamın Belçika’dan arkadaşı Ali Açıkgöz Amcayı ziyaret ettim. Duygulandı, gözleri yaşardı, dualar etti.
Ve ailem. Onlarla da bir geceliğine bile olsa hasret giderdim. Annemin, kardeşlerimin, yeğenlerimin ve diğer akrabalarımızın iyi olduklarını gördüm şükürler olsun.
Çorum’dan ayrılmadan önce Veysel Uysal Hocamızın samimi ısrarlarıyla, onun İskilip Yolu üzerindeki bağ evine uğradık. Bizi, kendi elleriyle yetiştirdiği kirazlardan ve yine kendisinin ürettiği baldan yedirmeden bırakmadı.
Seyahatimiz boyunca bize ev sahipliği yapan bütün dost ve kardeşlerimizden Allah razı olsun.
İyilikler, bütün dünyada güzel yürekli gönüllüler eliyle gelişiyor ve devam ediyor. Onlar iyi ki varlar.
recep.kocakk@gmail.com