Ne talihsiz bir durumdur, şu insanın “kendine ettiği”!..
Ne acınası bir haldir, itibarlaşacağı yerlerde “itibarsızlaşmak”!..
İnsanın, "eller üstünde geldiği yerde ayaklar altında sürünmesi”, ne bedbaht bir hadisedir!..
*
Hani;
“Zenginlikten sonra fakir düşene..
Şerefli iken itibarını yitirene..
Cahiller arasında kalan âlime acıyınız”diyen, lakin çoğu zaman başa geldiğinde anlaşılan o meşhur söz vardır ya, işte tam da böyle alengirli bir hikayenin kahramanları için, “yerin dibine geçmek” fiilinin dramatik bir “çekimidir” o söz!..
“Muhatapları”için ise, gerçekten dramatik bir hayat öyküsüdür!..
*
Bakın bakalım etrafınıza, saymaya zamanınız yeter mi?!..
“Baş ol” denilip, “başa” getirildiklerinde, “taşlaşanlar”!..
“Büyük ol”denilip, “mertebe” verildiğinde “küçülenler”!..
“Yap”denilip, “mühür” emanet edildiğinde “kırıp-dökenler”!..
*
“Yaradılış kanunu”dur:
“Birgün herşey aslına döner”!..
İster başında olsun, isterse sonunda!..
Asıl,“asılsız” olanların aslını önceden görememe “basiretsizliğimiz”, canımızı yakan!..
Mesele de bu ya zaten!..
“Tecrübeler”dolabının tozlu raflarında o kadar yığınla “aldatılmışlıklarımız” var ki!..
*
Bulundukları yerleri “intikam alma”, o “kibrit kutusu” kadar akıllarıyla “ayar verme” yerleri bilenlerin, topluma vereceği ne olabilir Allahaşkına!..
Kendine ayar veremeyen “ayarsızlar”, etrafına da ayarsızlıktan başka bir şey verebilir mi?!..
“Gönül dili”olmayanın, “beden dili” olur mu?!..
Olsa da “kalp titretir mi”?!..
*
Halkın, “ehliyet” verdiklerinin, “adamlıklarıyla” yücelmeleri varken, düştükleri “sefillik”, dışa vurdukları “habislik” olur şey değil!..
Yani gerçekten;
Sultan Mahmut’un yapacağı bir şey yok..
“Vermeyince, vermiyor mabut”!..
*
Velhasıl-ı kelam..
Aynaya bakacak yüzleri olmayan“yüzsüzleriyle”!..
Taşıyanın “sırtında”!..
Diyenin “dilinde”!..
Tutanın “elinde” kalan onulmaz “ezikleriyle”!..
“Düşmanın dosta tercih edildiği”,böyle bir hikayenin kahramanlarıdır bunlar!..
*
Hergün karşılaştığımız bu tür ‘vaka-i adiye’lerin bir kez daha kulaklarını çınlatmak için açılmış oldu yani bu bahis..
Yoksa..
“İnsanlıktan kısmeti bağlı olanlar”için söylenecek, çok da bir söz yok aslında..
Ne diyelim..
İçi boş..
Yürüdükçe..
Konuştukça “tangur-tungur” ses çıkaran, “tenekeden adamlar” işte!..