“Çiğdem çiğdem çiçecek
Ebemoğlu göçecek
Bulgur verenin oğlu olsun
Yağ verenin kızı olsun
Hiç vermeyen tandıra düşsün, yansın. Ölsüüün”
…
Aslında daha uzun… Aklımda bu kadarı kalmış.
Köyümün bahar mevsiminde yaşadığımız en büyük eğlenceydi bu çocuklar olarak.
Köyümüzün yukarı kısmındaki ormana gider açık alanlarda ‘Çiğdem’ dediğimiz başı toprakta olan açmış çiçekleri toplardır. Gördüğümüz yerde hemen büyük bir heyecan ile saldırır hemen çıkarırdık. Toprak kısımlarını güzelce temizlerken çiçek kısmının zarar görmemesine de itina ederdik.
…
Toplama işinin bitmesinden sonra sıra bunları sunma işlemine gelirdi.
Genellikle iğde dalını tercih ederdik bunun için. İğdenin iğne denilen çıkıntılarına büyük bir özen ile saplardık.
Ve ardından da kaç kişi isek ayrılmadan mahallemizin hânelerinin kapısı önünde durur yukarıdaki tekerlemeyi yüksek söyle söylerdik.
Tabii son cümleye ayrı bir vurgu yapmaya çalışırdık.
Niyetimiz hiçbir şekilde o evden boş dönmemek, hediye almaktı.
…
Baharın geldiği müjdesini veren bu oyunumuza her zaman büyükler bir şeyler vererek karşılık verirlerdi.
Çocukları sevindirmek Anadolu’da her zaman tercih edilen bir davranış biçimidir.
Köyümüzde yine bayram ve düğün yemeklerinde çocuk sofralarına özellikle önem verilirdi.
Bu da çocukların değer bulduğu, kabul gördüğünü, önemsendiğini gösteren güzel bir tutum idi.
…
Çiğdemlerin dağıtımı bittiğinde toplanan şeyleri bir araya getirip çoğunlukla bakkaldan bisküvi ve lokum alır kendimize güzel bir ziyafet çekerdik.
Bahar gelirdi…
Bahar bize de gelirdi çocuk olarak…
Çiğdemler habercisiydi baharımızın…
…
Bir de içimizin baharı var…
Mânâ tohumları açmaya başlar yüreğimizde…
Tomurcuklanır.
Çiçekler açar.
Çiğdemler görünür hâle gelir…
İşte kültürümüz açısından çok önemli olan bir mevsimin ilk günlerindeyiz!..
Kandiller yanacak minarelerde…
Yüreğimiz aydınlanacak.
Gönlünüz çiğdemler açsın dostlar!..
Kandiller yansın yüreğimizde…
HABER NAME/ 24.05.2012 canbolatugur@gmail.com/ https://twitter.com/ugurcanbolathttps://www.facebook.com/iyibakkendine