Kıbrıs Mihmandarım Erdal Ekin Bey “Salim hocam şimdi öyle bir mekânı ziyaret edeceğiz ki hayatınız boyunca unutmayacaksınız.” dedi. Beni bir merak sardı. Yolda giderken bu mekân nasıl bir yer ki hiçbir zaman unutmayacağım diye düşünüyorum. Kısa zaman sonra Mavi Köşk diye anılan gizemli mekâna geldik. Meğer hocamın beni getirmek istediği yer “Mavi Köşk” olarak bilinen yer müzeymiş. Mavi Köşk Güzelyurt Girne yolu üzerindeki Çamlıbel Köyünde bulunuyor. Arabamızı park ettikten sonra Mavi Köşk diye anılan müzenin önüne geldik.
Erdal Ekin Bey “Müzedeki görevli askerler sana Mavi Köşkü detaylı bir şekilde anlatacaklar. Burada benden mihmandarlık bekleme” dedi. Bu cümlelerden siz de durumu anlamış olmalısınız. Müze askeriyenin koruması altında ve askerlerin gözetim ve denetim altında faaliyet gösteriyor.
Görevli asker rehberliğinde 2 katlı ve 13 odası bulunan Mavi Köşkü gezmeye başladık. Öncelikle şunu belirteyim ki rehber asker çok iyi bir anlatımla müzeyi detaylı bir şekilde tanıttı. Açıkçası askerlerden bu kadar “Pprofesyonel bir tanıtım” beklemiyordum. Ziyaret bitiminde kendilerine bu güzel anlatımlarından dolayı teşekkür ettim. Rehberimiz olan asker, müzedeki ziyaret öncesi benim de içlerinde bulunduğum ziyaretçi grubu “Mavi Köşk”ün daha önceleri sahibi olan Paulo Paolides hakkında kısaca bilgilendirdi.
Avukat ve silah kaçakçısı İtalyan asıllı Rum Paulo Paolides’in eski Rum devlet başkanı Makarios’un avukatlığını yaptığı dönemde 1956 yılında inşa ettirdiği bu köşk, kanunsuz işler yapmak için tasarlanmıştır.
Kendisi aynı zamanda bir esnaf görünmesine rağmen, masun insanların kanları karşılığı servet sahibi olan Paulo, o dönemde, bölgenin ve Ortadoğu’nun en büyük silah kaçakçısıdır. Bu yüzden köşkü yaptırırken aklınızın alamayacağı özellikler ile tasarlayarak en ince ayrıntısıyla ve dönemin en güzel mimarisi ile yaptırmıştır. Köşkün en büyük özelliklerinden birisi dışarıdan hiç kimsenin köşkü göremediği, içeriden ise çok rahat adanın her noktasının çok rahat görünebildiği bir yapıya sahip olmasıdır. Böyle bir mimariye sahip olan köşkü de Paulo Paolides’in mimar arkadaşı tasarlamıştır. Köşkün en önemli özelliğinin hiçbir yerden görünmüyor olması, yapılış amacına ne kadar uygun değil mi?
Paulo Paolides köşkün yapımı bittikten sonra mimarın ve inşaatta çalışan işçilerin katıldığı bir parti düzenliyor. Bu partide projeyi bildikleri için köşkün mimar arkadaşını ve işçileri öldürtmüştür. Bu bilgiler dahi “Mavi Köşk”ün ilginçliği bakımından yeterli değil mi?
Denizden gelen kaçak silahlar önce bu eve gelir, buradan da adanın her tarafına sevk edilirdi. Bir zamanlar, Kıbrıs adasında yaşayan Türklerin tüm katliamedilme planlarının bu köşkte yapıldığı söyleniyor.
Meraklısına Not
Mavi köşk, 39’ncu Mekanize Piyade Tümen Karargâh ve Karargâh Bölüğü sorumluluğunda işletilen bir ibret müzesidir. Köşke giriş ücreti: 5 TL. dir. Ancak nakit para kabul edilmiyor, giriş ücreti kredi kartından çekiliyor.
Köşk,: Pazartesi günleri hariç, her gün saat: 09.00-18.00 arasında ziyarete açıktır. Köşkteki gezi, askerlik hizmetini yapan görevlilerin rehberliğinde nezaretinde yapılmaktadır. Sunum yaklaşık 35-40 dakika sürmektedir. Köşk içinde fotoğraf ve video çekmek, yasaktır. Ayrıca eşyalara dokunmak ve koltuklara oturmak yasaktır. Üst kata çıkarken, galoş giyilmesi gerekiyor.
Gelelim gizemli, esrarengiz müzenin özelliklerine. Mavi Köşk dört dönümlük bir arazi üzerinde ve Akdeniz’e kadar olan bölgeye tepeden bakan bir yamaçta kurulmuş. 2 katlı ve 13 odalı köşkün merdivenleri de 13 basamaklı. Bahçesindeki yüzme havuzunun her iki tarafında da 13’er fıskiye bulunuyor. Hatta köşkün krokisine tepeden bakıldığında da hem 13 rakamına hem de tabancaya benzediği söyleniyor. Paulo’nun 13 rakamına olan takıntısı olduğunu anlıyoruz. Fark ettiyseniz köşkte çoğu şey 13 adet. Hatta eve yukarıdan bakıldığında 13 rakamına benzetildiği biliniyor. Köşkün içerisinde; kaçmak için tüneller, 13 banyo ve 13 oda, çalışma odasında binlerce kitap, misafirler için rengârenk masa ve sandalyeler, havuz ve daha pek çok Paulo’ya ait eşya yer alıyor.
Avrupalı milletlerde sıkça rastladığımız 13 rakamının uğursuzluğuna burada da rastlamak ilginç diye düşünüyorum. Ruh hastası ve takıntılı olan kişilerde sık rastlanan bir hastalığa Pauola Paolides’te rastlıyoruz. Psikologlara göre yeni bir araştırma konusu daha diyorum. Ya rabbi bize sağlıklı akıl ver, takıntı hastalığından koru diye dua ediyorum.
Süt Banyosu Havuzu
Askerlerden oluşan rRehber eşliğinde evin giriş kısmında havuz bulunan büyük salona geçiyoruz. Salon üç bölümden oluşmaktadır. Bekleme bölümü, müzik bölümü ve havuz bölümüdür. Köşke gelen misafirler bekleme salonunda dinlenip ev sahibi tarafından kabul ediliyormuş. Müzik bölümünde ise piyano eşliğinde danslar edilirmiş. Köşkün birinci katında bulunan salonda, içerisinin süt ile doldurulup banyo yapıldığının iddia edildiği bir havuz bulunuyor. Köşke gelen kadınlı erkekli misafirler Kleopatra’nın süt havuzu içinde rahatladığı, hatta köşke gelen ünlü misafirler arasında Sophia Loren’in de olduğu iddia edilmektedir.
Rehberimiz anlatmaya devam ediyor. “Sevgili misafirler Köşk içinde gezerken köşk odalarının renklerinin dahi farklı tasarlandığını görüyoruz. Köşkün odaları kırmızı, mavi ve sarı renk olarak üç çeşit oda bulunmaktadır. Kırmızı odayı Paulo Paolides’in mafya görüşmeleri için toplantı odası olarak kullandığı, mavi odada gelen misafirleri ağırladığı, çocuklara olan ayrı bir ilgisinden dolayı ise sarı odayı çocuklara uygun olarak düzenlettirdiği oturma gruplarının dahi çocuklara uygun olarak seçildiğini görüyoruz.”
Gizemli Ayna
Rehberimiz diyor ki “Mavi Köşk”ün en ilginç yerlerinden birisi de şu gördüğünüz Paolides’in “Günah Çıkartırken” Kullandığı Aynadır. “Günah çıkartmak” ve bu esnada ayna kullanmak? Ne kadar ilginç ve gizemli değil mi?
Aynanın özelliğine gelince: Evin içinde gezerken yedi ayrı noktayı aynı anda görebileceğiniz bir ayna bulunmaktadır. Paolides’in “ günah çıkartırken arkasını göremediği, bu ayna sayesinde arkadan gelebilecek tehlikelere karşı odanın tamamını görebildiği ve kendini güvene aldığı” söylenmektedir. Gruptaki arkadaşlar odanın değişik yerlerinden aynaya bakıyorlar. Her köşeden ayna görülüyor. Birçok ülkeye gittim. Müzeleri ziyaret ettim. Her tarafı gösteren ayna olayına hiçbir yerde rastlamadım. “Yahu” diyorum “bu adam gerçekten süper zeki insanmış ama zekâ taşkınlığı sebebiyle faydalı işlerin yanında takıntılı davranışlarda da bulunmuştur.” Hep mafya filmlerinde görürdüm böyle şüpheli takıntılı davranışları olan “mafya babaları” nı ama gerçekten doğruymuş. Anlaşılan bu kadar kirli işlerin arasında ”canı” nı korumak kolay değil.
Köşkte gezerken salonda bir heykel görüyoruz. Rehberimiz bu heykelin olası bir deprem anında bütün köşk ahalisini uyarmak için kullanıldığını söylüyor. Ölüm korkusu fazla olan Paulo Paolides köşke bir deprem sığınma odası tasarlamış. Eve gelen misafirlerin eğer çocuğu varsa Köşk’ün bu özel odasında ağırlanıyormuş. Depreme karşı evin en dayanıklı odasının burası olduğu söylendi. Oda, raylı bir sistemle evden bağımsız hareket edebiliyor ve depreme karşı esnek ve ikinci katta bulunan bir oda. Yine koridorda bulunan ve deprem ya da bir sallantı ile düşen denge heykeli Paulo Paolides’in bu konuda ne kadar takıntılı bir adam olduğunun göstergesidir.
Mavi Köşk ziyaretinde son bir hatırlatmada bulunayım. Meryem Ana tablosuna nerden bakarsanız bakın ya da odanın neresinde olursanız olun, Meryem Ana’nın gözlerinin üzerinizde olmasını göreceksiniz. Önce şaşıracaksınız. Tekrar farklı yönlerden bakınca Meryem Ana tablosundaki gözlerin sizi kontrol ettiğini göreceksiniz. Kendi kendime diyorum ki “bu adam üzerine tezler yazmak gerekir. Hem Meryem Ana seni her an gözetliyor. Hem de her türlü kirli işi yapıyorsun? Gerçekten gizemli bir kişiliği varmış.”
2 katlı 13 odalı Mavi Köşkün ziyareti yaklaşık kırk dakika sürüyor. Ziyaret sonunda bahçeye çıkıyoruz. Bahçede içi mavi renge boyanmış büyükçe bir havuz var. Bu havuzun özelliğini anlatmak istemiyorum. Çünkü Paulo Paolides Pedofili hastası. Halk arasında böyle davranışta bulunan insanlara Sübyancı diyorlar. Sapıkça ilişkileri varmış. Siz ziyaret ederken müze rehberi sizlere detaylı bir şekilde anlatacaktır. Zaten ruh sağlığı yerinde olan birisinin bu tür kirli işlere kalkışması kabul edilebilir bir şey değildir.
Yankılı Taş
Mavi Köşk’ün bahçesinin başka özellikleri de var. Burada: yüzünüz köşke dönük olarak konuştuğunuzda, ses yankılanarak geri gelmektedir. Bunun sebebi: üzerinde bulunulan ve mavi boya ile işaret edilen siyah mermer taşın altında, yaklaşık sekiz metre boşluk olması, kenarlarının yarım ay şeklinde düzenlenmiş olmasıdır. Kendisi duruşmalardan önce, burada sesini dinleyerek motive olduktan sonra mahkeme salonlarına giderdi. Mahkeme heyetini etkilemek için konuşmasını nasıl yapacağını, ses tonunu dinleyerek belirliyordu.
Biz de ses denemesini yaptık. Gerçekten anlatıldığı gibi sesimiz yuvarlak alanda yankılanıyor. Yuvarlak alanın dışına çıkınca ses normal hale geliyor. Bu tür ses olaylarının yüzlerce yıl önce Mimar Sinan tarafından büyük camilerde öÖrneğin Süleymaniye camiinde uygulandığını önce okumuştum. Sonra bu camilere gittiğimde de yakından görmüştüm. Cami dışında bir mekânda hem de cami ile tam zıt bir mekânda da “ses olayı” ile karşılaşınca şaşırdığımı itiraf etmeliyim.
Günün birinde Kıbrıs Ziyareti yaparsanız mutlaka Mavi Köşkü ziyaret ederken ses denemesini yapınız diye tavsiyede bulunuyorum. Sonra söylemedi demeyiniz.))
Seyir Terası
Seyir tepesi: aşağıdaki vadinin tümünü ve iki tepe arasında kalan limanı görecek şekilde konumlandırılmıştır. Bir silah kaçakçısı olan Paulidis: gemilerle limana getirttiği silahları, eşeklerle köşke taşıtır ve buradan, o dönemin Kıbrıs Türklerini katleden terör örgütlerine pazarlardı. Sevkiyatın güvenliği için buraya bir mevzi kazdırmış ve içine silahlı iki muhafız yerleştirmişti.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında bir grup Türk askeri, köşkün altındaki ovaya paraşütle inince, Paulidis’in korumalığını yapan Rum askerlerinin açtığı ateş sonucu, çok sayıda Türk askeri (100 kadar olduğu söyleniyor) şehit olmuştur. Bu yüzden, köşkün altındaki bölgeye “Kanlı vadi” denilmektedir.
1963-1974 yılları arasında Kıbrıs’lı Türkler birçok zorluklar altında hayat mücadelesi verirken Paulo Paolides kanlı paralar ile bu köşkte sefasını sürmüştür. Fakat çok sevdiği mavi köşkü 1974 yılında Türk askeri adaya çıktığında, Paulidis, bahçede bulunduğu söylenen bir kaçış tüneli kullanarak, yakındaki bir İngiliz köyüne kaçmış ve oradan da adayı terk etmiştir. Kaçarken, izini kaybettirmek için kaçtığı tüneli patlattığı söyleniyor.
Köşk’e olan ilgisini ve bir gün geri alma umudunu hiç kaybetmediği için köşk’ün bütün ihtiyaçlarını, bir mafya toplantısında öldürüldüğü 1986 yılına kadar karşılamaya devam etmiştir. Anlaşılan ”su testisi suyolunda kırılmış” ama kırılıncaya kadar da testiliğinden vazgeçmemiştir.))
1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası birçok şehir gibi Mavi Köşk’te Rumlardan alınınca Paulo Paolides’in gizli kasasından bir altın anahtar çıkmış, ancak bu anahtarın nerenin anahtarı olduğu ve hangi kapıyı açtığı hala bulunamamıştır. Bu anahtar halen Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesindedir. Sonuç olarak birçok ilginçlikleriyle bilinen Mavi Köşk Kıbrıs’a gelen herkesin ziyaretini bekliyor diyerek konuyu kapatalım.
Bugün Mavi Köşk bir ibret müzesi olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’nin himayesinde ziyaretçilerini ağırlamaya devam etmektedir. Acizane tavsiyem bu yazıyı okuyanlar Kıbrıs’a gittiğinizde mutlaka Mavi Köşk’ü de ziyaret edilecek mekanlar arasına eklemeyi unutmayınız.
İrtibat ve her türlü görüşleriniz için:salimfethiye@hotmail.com