Getto...

Prof.Dr. Kamil GÜNGÖR

Getto deyince ne gelir aklınıza bugün... Anadolu’nun derinliklerinden gelmiş, şehir yaşamına uyum sağlayamamış, geçmiş alışkanlıklarını terkedememiş, düşük gelirli ve bir arada yaşadıklarından çoğu zaman aralarına katılmanızın mümkün olmadığı, bir çok zaman suç-uyuşturucu merkezi, insan altyapısı da dahil her türlü alt yapısı zayıf, insanların gecekondularda yaşadığı, kimi zaman tarih ötesinden gelmişçesine kıllarla-kıyafetlerle... orta yerlerde dolaşan insanların yaşadığı izole mahaller... Başka ülkelerde de var elbet... Amerika’da Harlem böyledir mesela... Polis bile giremez.

Peki şuna ne dersiniz... Sokaklarında lüks araçların dolaştığı, kapı önlerinde güvenlikçi ve hizmetçilerin el pençe divan durduğu, milyon dolarlık ultra lüks villalarında şehrin o keşmekeşinden uzak ama bir o kadar da göbeğinde olan, çocuklarının yabancı kolejlerde, özel üniversitelerde hatta yurt dışlarında eğitim aldığı, pek çoğunun hayal bile edemeyeceği, rüyasında görse hayra yormayacağı toplumdan izole yaşamın adı ne...

Peki buralara bu kültürden olmayanlar girebilir mi... İki türlü giremez. Hem oralarda kullanabileceği kadar parası olamayacağından hem de insanların bakışlarına, sözlü hatta fiili tacizleriyle karşı karşıya kalmamak için... Hatırlasanız daha pek yakın bir zamanda parkta oturan ve kıyafeti beğenilmeyen bir hanımefendiye durduk yerde saldırı yapıldı böyle yerlerden birisinde... Buralardaki izole yaşamla, yukarıdaki izole yaşam birbirinden çok da farklı değil aslında… Her ikisi de gerçekte sırada insanın yaşamından çok uzak, her ikisi de kendisinden başkasına karşı ya da toplumsal değerlere karşı bir hassasiyeti yok…

Milletin-memleketin sorunları onları hiç ilgilendirmez... Ola ki memleket millet adına yapılmış güzel bir şey varsa sokağa çıkarlar elbette... Zoru görünce de izi belli olmasın diye hızlı bir şekilde topuklarlar... Çapulcudur çünkü hepsi… Ya da bankamatik ve benzinliklerde, market önlerinde görürsünüz onları… Gezi olaylarında ve 15 Temmuzda olduğu gibi…

Başkalarının sahip olmadığı kimi haklara (!) sahiptir onlar… Taksim istiklal caddesi onlarındır mesela... Kurtarılmış bölgedir çünkü… 10’dan fazla azınlık ibadethanesi vardır ama Müslüman memlekette bir caminin yapılması kimyalarını bozar. Ele geçirecekleri ilk fırsatta yıkmaya cesaret edemeseler bile Ayasofya gibi kapısına kilit vuracaklarından şüphe yoktur. Kendinizi yabancı bir ülkedeymiş gibi hissedersiniz buralarda… Girmeye pek de cesaret edemezsiniz zaten… Ya da diğerleri gibi atanan ama kendilerinden olmadığını düşündükleri rektöre her birinin karşı çıkma hakkı vardır. Protesto adı altında her hakaret meşrudur onlar için... Kayyum der başka bir şey demez.

Dedik ya başkalarında olmayan kimi hakları var diye... Doğal olarak da sıradan insan gibi değildirler. Alışkanlıklarından asla taviz vermezler. Yaşam kültürlerine olduğunu düşündükleri en küçük bir ima durumunda tanıdıkları bir kutsal yoktur. Yaşam kalitesindeki kısıtlamayı asla kabul etmezler. Homo’luk da, LGBT'nin her türlüsü de onların bu doğal özgürlük alanı içerisindedir. Başkalarına suç olan onlara haktır bir başka deyişle...

Siz bu insanların arasında yaşayabilir misiniz... Ya da gerçekten yaşayabilecek imkânımız olsa bile bu insanların arasında barınabilir misiniz... Bunun adı hem somut (yaşam standardı) hem de soyut (yaşam algısı) anlamda gettodur ama, birisi düşük gelirli olduğundan amatör ve suç, bu ikincisi ise profesyonel ve haktır (!).

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.