Genel Türkiye fotoğrafı bugün nasıl gözüküyor? Bence kötü değil.
Bir süredir iyi fotoğraf vermeye başladı Türkiye.
Ekonomi iyi.
Dünyada kriz defterini büyük ölçüde kapatıp hızlı büyümeye geçmiş ender ülkelerden biriyiz. Türkiye, büyüme konusunda Çin’le birlikte zirveye çıkmış durumda.
12 Eylül referandumuyla Türkiye’nin demokrasi alanında ileriye doğru önemli bir adım attığı dışarıda genel kabul görüyor.
ABD’den AB’ye siyasal ve ekonomik odaklarla büyük medyada dikkatlerin Türkiye’ye döndüğü bir olgu, eski deyişle ‘vakıa’dır.
Türkiye’nin artık daha fazla hesaba katılması gereken bir bölgesel güç olma yolunda ciddi mesafeler kat ettiği bu merkezlerde açıkça belirtiliyor.
Bu bakımdan Cumhurbaşkanı Gül’ün son Birleşmiş Milletler ziyareti de olumlu ipuçları vermiştir.
Bir başka olumlu gelişme, siyaset sahnesinde 12 Eylül sonrası kendini belli eden ‘yumuşama’dır.
Tayyip Erdoğan’la Kemal Kılıçdaroğlu arasında Kürt sorunundan yeni anayasa ve başörtüsüne kadar uzanan yelpazede bir süredir diyalog ve uzlaşma dili dikkati çekiyor.
Ne kadar devam eder bilinmez ama böyle bir yumuşamanın varlığı, genel Türkiye fotoğrafının düzelmesinde, bazı temel meselelerin hal yoluna sokulmasında hiç kuşkusuz olumlu bir rol oynayacaktır.
CHP’deki Baykal döneminin gerilimden beslenen o çatışmacı dili hatırlandığında, bu yumuşama Türkiye siyasetinde artık sorun değil daha çok çözüm üreten, negatif değil daha çok pozitif enerji yayan bir dönemin kapısını açabilir diye düşünüyorum.
Öte yandan, Kürt sorunu ile PKK konusunda barışa daha yakın duran bir Türkiye var karşımızda.
Dağda silahların sustuğu bir sükunet ortamında, Kürt sorunuyla silah ve şiddetin bağı nasıl koparılır sorusunun karşılığının daha rahat tartışılabileceği bir döneme, yakın geçmişten dersler de çıkararak, adım atabileceğimiz anlaşılıyor.
Bu konuda iyi sinyaller geliyor.
Silahların sustuğu ve dağdan iniş yolunun zamanla açıldığı bir ortamda Türkiye, kimsenin kuşkusu olmasın, demokrasi ve hukuk çıtasını çok daha hızlı yükseltir.
Dağda silahların patlamadığı bir ortamda bu ülkenin aş ve iş sorunu çok daha büyük bir hızla çözülür.
Uzun lafın kısası:
Bütün bu pencerelerden bakınca, genel olarak Türkiye iyi bir fotoğraf veriyor.
Ama bu Türkiye fotoğrafının orasında burasında lekeler de var, belirsizlikler de var. Genel fotoğrafa bakarken, bazı soru işaretleri gelip çengellerini zihinlere asıyor.
Tophane olayı...
Hanefi Avcı olayı...
44 dava olayı...
Ergenekon’da cezaya dönüşen tutukluluk süreleri...
Doğan Grubu’na yönelik astronomik vergi cezasının iş dünyasında yol açtığı kaygılar...
Siyasal iktidarın medya üzerinde uzayan ya da bazen çok koyulaşan gölgesi...
Başbakan Erdoğan’ın siyaset üslubundan, tarzından kaynaklanan ve değişik çevrelere, 12 Eylül’ün ‘hayırcı’ dünyasına yayılmış olan endişe bulutları...
Bütün bunlar, demin belirttiğim gibi, genel olarak iyi olan Türkiye fotoğrafındaki lekeler, belirsizlikler ve soru işaretleridir.
Ama bir noktaya dikkat!
Simdi sadece tek tek bunlara takılıp, genel Türkiye fotoğrafında yaşanan iyileşmeyi yok saymak yanlıştır.
Fakat tersi de geçerlidir.
Sadece genel fotoğrafa bakıp lekeleri, belirsizlikleri ve zihinlerdeki belirsizlikleri görmezlikten gelmek de bir başka yanlışa düşmek olur.