Zinakâr;önce inkâr eder.Böyle bir davranışta bulunmadığını karşısındakine kabul ettirmek için yemin billah eder.
Sonra, ortaya şahitler ve deliller çıkınca,binbir hikaye uydurmaya başlar, mazeretler sıralar ve bu işi hangi şartların tesiri altında yaptığını ispatlamaya çalışır.
Maksat;az bir zararla bu lekeden(suçtan) sıyrılmaya çalışmaktır.Kirlenen,zedelenen karizmasını tamamen kaybetmek yerine, hafif çiziklerle bu işten sıyrılmaktır.
Ahmak bir kumarbaz,kaybettiği halde oynamaya devam eder..''bu kez de oynuyayım da kaybettiklerimi geri alayım'' diye hırsına yenik düşer ve varını yoğunu masaya koyar.Ve netice değişmez ''kaybettiklerimi kurtarayım'' derken elindekilerden de olur.
Bazı kişi veya kurumlarca kötü niyetle yapılmış açıklamalara ancak kötü örnekler verilebilir. Bu yüzden;''Zinakâr'' ve ''kumarbaz'' örneklerini misal olarak gösterdim.
27 Ağustos 1987 tarihinde kurulan ve resmen faaliyet gösteren JİTEM'in önce varlığını inkâr eden, sonra da ortaya canlı tanık ve resmi belgeler çıkınca''JİTEM Genel Kurmay Başkanlığının görüşü ve İçişleri bakanlığının oluru alınmadan, Jandarma Genel Komutanlığı tarafından Terörle mücadele amacıyla kurulmuştur'' diyen Genel Kurmay başkanlığının durumu tıpkı yukarıda verdiğim örneklere benzemektedir.
JİTEM'in varlığından ve yaptıklarından birinci derecede sorumlu olan makam ve kurumlar önce, JİTEM'in varlığını inkâr yoluna gitti.
''Böyle bir birim veya kuruluş yoktur, hiçbir zaman da olmamıştır'' denilerek kesip atıldı.Susurluk Araştırma Komisyonu'nun ifade alma grişim ve taleplerine Teoman Koman ve Veli Küçük tarafından rest çekildi.O zamanki siyasi irade de pısırıklaşıp bu zorbaların üzerine gidemedi, kanunları işletemedi.
Zaman geçtikçe, ortaya canlı tanıklar ve resmi belgeler çıktı.Tanıkların verdiği beyanlar ve çizdiği krokiler üzerine bölgede başlatılan ceset arama kazı çalışmalarında yer altından ve kuyulardan kemikler çıkmaya başladı.Çıkarılan kemiklerin DNA testleri %99,9 kayıp kişinin DNA'sı ile uyuştu.
JİTEM bünyesinde dokuz(9) yıl Sivil Memur olarak çalışmış biri olarak, A.Kadir Aygan'ın resmi JİTEM maaş bodroları basında yayınlandı. Çizdiği ''JİTEM Kuruluş Şeması'' aynısı ile yüzde 99 örtüştü.
Herşey apaçık ortadaydı.JİTEM'i inkâr etmenin kiymeti harbiyesi kalmamıştı. Aslında; bu birimin varlığından ve faaliyetlerinden birçok kişi ve kurum gibi, sokaktaki simitçi çocuklar bile haberdardı. Fakat; Kuruluş amacı ve faaliyetleri biribiriyle çelişen bu birimin fikir babaları ve sorumluları suçlarını,hatalarını ikrar etmemek için direniyorlardı.
Sonunda kör bir inatla sürdürülen inkâr da fayda etmedi ve JİTEM'in varlığı resmen kabul edildi.
Kabul edildi fakat; bu kez başka bir taktiğe baş vuruldu.''en az zararla bu işin içinden sıyrılmak, bilgi kirliliği yaratarak esas sorumlu ve suçlu olanları perdelemek''.
Sahneye; JİTEM'in kuruluşundaki ilk çekirdek kadrodan olan Em.Albay Arif Doğan çıkarıldı.''Delidir, ne yapsa yeridir'' misalı, hasta ve tekerlekli sandalyeye mahkum Arif Doğan ''JİTEM'i ben kurdum, 1990 da da ben kapattım. sizin bahsettiğiniz JİTEM değil Gö...dir'' (sanki başka bir JİTEM varmış gibi)demeye başladı.
Medyaya ve Televizyonlarda Canlı yayın programlarına çıktı. karşısındakileri azarlamaya hakaret ve küfürler savurmaya başladı. Neylersin, bir kere adam ''adını deli'ye vurmuş kıçını çalıya''...İsveç'te yaşamakta olan ben yani, Abdulkadir Aygan için bile''Aygan'ı ben İsviçre'de öldürttüm!'' dedi...
Esas sorumlular,( Genel Kurmay Başkanlığı bir kez kafaya koymuş);''bu işi en az zararla, birkaç piyonu feda ederek esas gövdeyi kurtaracağım'' diye kendi kendine karar vermiş.Arif Doğan gibi bir çürük elma vasıtasıyla diğer büyükbaşları kurtaracak...Buna paralel olarak da Diyarbakır'da devam etmekte olan ''Faili meçhuller davası''ın da birkaç gariban ''itirafçı'' ve sivil kişi yem olarak harcanacak. Esas, baş sorumlular mevki ve makamlarında veya özel yaşantılarında birer''kahraman'' olarak yaşamaya devam edecekler...
Genel Kurmay'ın ve zamanın siyasi iradesini temsil edenler inkâr ve yalan üzerine kurulu senaryolarını devam ettiriyorlar.
Onların asıl korktukları şey; Güneydoğuda ve Doğuda kaybedilen,cesedi şuraya-buraya gömülen veya atılan yerel insanların cinayetlerinden dolayı yargılanmak değildir. Çünkü; buna bir kılıf bulurlar. Arif Doğan'ın ağzından ifade ettikleri gibi;'' biz teröristlerle çarpıştık, savaştık. Biz, sivilleri öldürmedik, ölnler PKK'li id'' diyerek kendilerine bir de ''kahraman''lık payendesi kazandırırlar.
Genel Kurmay'ın JİTEM'i inkâr etme imkânı kalmayınca, vaziyeti kurtarmaya çalışması, işi lokalleştirmeye, genelden özele indirgemeye çalışması başka sebeplerdendir.
Eğer; ''JİTEM'in kurulması için biz emir verdik, tüm faaliyetlerinden haberdar idik'' derlerse; Eşref Bitlis, Cem Ersever, İsmail Selen, Rıdvan Özden, Bahtiyar Aydın,Temel Cingöz, Kazım Çillioğlu, İsmet Yediyıldız cinayet ve ölümleri gündeme gelecektir. İşte bu noktada , sıkışacaklarını bildikleri için,hangi gerekçe ile bu insanları ortadan kaldırdıklarının hesabını veremiyecekleri için kaçamak yollar seçiyorlar.
Arif Doğan'ın''JİTEM'i ben kurdum,1990 da ben kapattım'' demesi ne kadar gerçekdışı ise, Genel Kurmay Başkanlığı'nın ''JİTEM bizim bilgimiz dışında, jandarma Genel Komutanlığ tarafından kurulmuştur'' demesi de o kadar gerçek dışıdır.
1990 yılında Kars Çakmak Kışlası'nda askerliğimi ''Tankçı Piyade Er''olarak ifa ederken, JİTEM D.Bakır Grup Komutanı Binbaşı Arif Doğan
beni telefonla arayarak''oğlum, seni yanımıza alacağız. kabul edersen Genel Kurmay'dan emir çıkarttırıp seni jandarma sınıfına geçirelim ve yanımıza alalım'' dedi.Tankçı Piyade'yi Jandarma sınıfına, JİTEM Grup Komutanı'nın istek ve tavsiyesiyle geçiş yaptıran Genel Kurmay'ın JİTEM'den haberi olmaz olur mu?
Yeri geldiğinde;TSK'nın sıkı ve sarsılmaz disiplininden bahsedenler, böylesi gerçekdışı beyanlarda bulunamazlar. Böyle saçma bir iddia karşısında kargalar bile gülerler.
Genel Kurmay Başkanlığı; silahlı kuvvetlerin beynidir,kalbidir ve başıdır. Baştaki beyinden bir sinyal veya emir verilmedikçe vucuttaki hiçbir kılcal damar bile kendi başına hareket edemez.
Faraza; bir ailede aile reisinden habersiz olarak bir fert bir faaliyette bulundu diyelim. Ne zamana kadar bu durmdan aile reisinin haberi olmayacak?.Bir ailede bile durum böyle iken sert bir disipline sahip TSK nın bünyesinde, memleketin dört bir yanına kol-budak salan bir teşkilat kurulacak, yıllarca yasal ve yasal olmayan faaliyetlerde bulunacak, adına resmi maaş bodroları ve ''Gizli'',''Çok gizli''evraklar düzenlenecek, resmi yazışmalarda ve telefon rehberlerinde adı geçecek fakat, Genel kurmayın haberi olmayacak?..Kimse artık bu palavraları yutmuyor.
Dürüst olunacaksa; günahıyla sevabıyla JİTEM ve faaliyetleri erkekçe masaya yatırılmalı, geçmişle hesaplaşılmalıdır.Herkes kendi payına düşen sorumluluktan kaçmamalıdır. Kaldı ki; JİTEM'in bütün faaliyetleri yasadışı veya memlekete- devlete zararlı faaliyetler değildi.
JİTEM'inBir sivil memuru olarak, payıma düşen tüm sorumlulukları üstlenmeye ve sonuçlarına katlanmaya hazırım.Genel Kurmay Başkanlığı da kendi sorumluluğuna sahip çıkarak mesuliyetini kabul etmelidir.Geçmişin kir-pasından kurtulmak, yeni bir beyaz sayfa açılmak isteniyorsa, bu konuda dürüst olunacaksa kıvırmanın gereği yoktur.
Yıllarca yapılanları birkaç ''yağmurdan kaçarken doluya tutul''muş ''itirafçı'' nın üstüne yıkmak dürüstlükle, ciddiyetle, ve ahlakla başdaşmaz.herkesi ve her kurumu; ciddiyete, samimi davranmaya, yalan-dolandan vazgeçmeye ve dürüst olmaya davet ediyorum.