İlk gençlik yıllarımda Zeki Alasya, Metin Akpınar ikilisine karşı, ayrıbir sempatim vardı. Onların, MTTB Tiyatro Kulübü’ndenyetiştiklerini bir yerde okumuştum. Tabi MTTB’nintarihçesini bilmediğim için, MTTB’yi1970’lerdeki duruşuyla tanıyordum.
MTTB 1916 yılında İttihat TerakkiCemiyeti’nin gençlik örgütü olarak kurulmuş vevarlığını, çeşitli fasılalarla 1980yılına kadar devam ettirmiş. 12 Eylül darbesiyle bütünsivil örgütler gibi, O da kapatılmış.
MTTB hakkında ilk kitap; 2004’de Bilgi ÜniversitesiYayınları’ndan “Bozkurt’tan Kur’an’aMilli Türk Talebe Birliği” ismiyle M. ÇağatayOkutan imzasıyla yayınlandı. 2. kitap 2005 yılında Zülküf Oruç’un çalışmasıolarak Pınar Yayınları’ndan “Bir ÖğrenciHareketi Olarak Milli Türk Talebe Birliği” adıylaçıktı. 3. kitabı ise, Doğan Duman ve SerkanYorgancılar yazdı, Vadi Yayınları 2008’de yayınladı.İslamcı örgütlerin, hakkında bir tarihçeyazılması bakımdan en şanslı olanıMTTB’dir, diyebiliriz.
Cumhuriyetin kuruluşundan beri, sisteme karşıvarlığını; her türlü zulme karşın,koruyabilmiş olan bu ülkenin dindarları, kendihikâyelerini yazma noktasında hep çekingen davranmışlardır.Bu sebeple de ülkenin demokratikleşme sürecinekatkıları; hiçbir zaman hak ettikleri şekilde ifadeedilmemiştir. Hatta İslamcıların varlığı bilesorgulanmıştır. Hele de diploma sahibi kişilerarasında dindarların olabileceği bile şüphelisayılmıştır. Bu aslında tam bir kara propaganda yöntemidirve bugün bile kullanılmaktadır. Hatta sonuçtaalınmaktadır.
12 Eylül Referandumu’nunsonuçları üzerine yapılan tartışmalarda“Referandum’da “Hayır” diyenler, ülkeninokumuşlarıdır; “Evet” diyenlerse ülkenincahilleridir.” Diye televizyonlar da konuşulmakta ve buna dainanılmaktadır. “Bu ülkenin solcuları, Kemalistleriyani CHP’ye oy vermişleri okumuş, yazmışaydınlardır; CHP’ye oy vermeyenlerse, okul yüzügörmemiş, feodal yapının cenderesinde boğulmuş,törenin kıskacına saplanmış, gerici ve yobazlardır.”Aradan birkaç yıl geçtikten sonra, bu zırvalar;tartışılmaz sosyolojik gerçekler olarak ele alınacakve bunun üzerinden genel kabuller oluşturulacaktır. Aynenbugün geçmişin gençlik hareketleriyle ilgili, genelkabul halini alan düşünceler gibi. Genel kabul şudur: “1960–1970arasında üniversitelerde, sadece solcular vardı ve onlardemokrasi mücadelesi veriyordu. Bu ülkede demokrasi varsa, insanhaklarına saygıdan bahsediliyorsa, bunu, solcularaborçluyuz” Bu tam bir yalandır ve bu yalan, 3-5 katil ve hırsızdan yaratılan kahramanlareliyle bu topluma yutturulmuştur.
Peki, gerçek nedir? Eğer matematik biranlam ifade ediyorsa, onun verilerine bakmak gerekir. Bu ülkedeokumuşların üye olduğu memur sendikalarınıntoplam üye sayısı, 1.000.000 (bir milyon)civarındadır. Kendisini solcu, Kemalist olarak tanımlayankonfederasyonun toplam üyesi 200.000’dir. Diğer 800.000 sendikaüyesi; kendilerini asla Kemalist ve solcu olarak tanımlamadığıgibi Kemalizm’e ve solculuğa karşıdırlar. 200.000’likkesimin büyük bir kısmı da, kendilerini solcu olaraktanımlasalar da, Kemalist olarak tanımlanmak asla istemezler.Fotoğraf bu iken; nasıl oluyor da medyada, “Ülkeninokumuşları, “Hayır”, Okumamışları“Evet” dedi” gibi saçma bir düşüncedile getirilebiliyor. Televizyonlarda masal anlatanlar, rakip bellediklerinitanımadıkları gibi, kendilerini de tanımıyorlar.
1960-1970 arası üniversite gençliğinebakıldığında ise, görülen manzara, bu günekadar oluşturulan efsanelerden çok farklıdır. Budönem üniversite gençliğinin en büyükörgütü MTTB’dir. 1960 Cuntası MTTB’yi solcularapeşkeş çeker. 1960 sonrası, örgütün ilkbaşkanı Faruk Narin; ardından da, CHP’de,Milletvekilliği dâhil, çeşitli görevlerde bulunanYüksel Çengel’dir. Bu dönemde çeşitli öğrenciörgütleri MTTB çatısı altındabirleştirilerek örgüt içerisindeki solcu etkinlikartırılır. TİP’in kongresi10 Ocak 1965’te MTTB binasında yapılır. Yani MTTB,Cuntacılar tarafından tamamen solculara teslim edilir. Ancakaynı yıl yapılan olaylı, çekişmeli 48.Kongreyle başkanlığa muhafazakâr kimliğiyletanınan Rasim Cinisli seçilir. Solcularkongre kaybetmelerine rağmen Genel Merkez binasını terk etmemekiçin direnir, kaba kuvvet kullanmaya kalkışırlar. Ancakgüçleri Genel Merkez’i korumaya yetmez ve kapıdışarı edilirler. Kongreden sonra görülür ki,sadece Cuntacılardan değil Rusya’dan da destek alınıyormuş.Yönetimin değiştiğinin farkına varamayan Ruslar MTTBhesabına bir müddet daha para yatırırlar. YaniRusların ve cuntanın desteğine rağmen efsane 68gençliği ayakta duracak durumda değildir. İşteefsanelerden sıyırdığınızda bütündönemlerde bu ülkede solun gücü budur. Olayın bir de1969 kongresi vardır ki; bu da İslamcılarla, Türkçülerinkarşı karşıya geldiği kongredir. CKMP’nin(MHP’nin eski ismi) desteklediği Komando lakaplı Mustafa Ok, Burhanettin Kayıhan karşısında kongreyikaybeder. Ve MTTB’nin kurtlu amblemi, Kur’an’lıamblemle değiştirilir. “Onlar top oynarken, biz vardık”diyenlerin her halde bu tarihten haberleri yok. Zeki Alasya,Metin Akpınar sempatimse bu tarihçeyi bilmememdenkaynaklanıyormuş. Yazık.