Gençleri Ordu’ya İçten Gelen Sevgi ve Özlemle Bağlamak...
Lise yıllarında aldığımız Milli Güvenlik Dersine ilişkin hafızamda yer eden en önemli görüntü ders başlamadan dışarıda bekleyen sınıf başkanının görevli öğretmen subaydan hemen önce sınıfa girerek “Dikkatttt” diye bağırmasıydı. Hepimiz ayağa fırlardık. Subay öğretmen bir askeri birliği denetler gibi “merhaba arkadaşlar” dediği zaman hep birlikte “Sağol” diye bağırırdık.
Bu yazıyı kaleme alma sebebim Kasım başında Ankara Kızılcahamam’da yapılan 18. Milli Eğitim Şurasında alınan bir karar oldu. Şura’da Milli Güvenlik Derslerinin kaldırılması tartışılmış ve sonrasında “dersin müfredatının gözden geçirilerek yenilenmesi ve derse branş öğretmenlerin girmesi önerisi benimsenmiş”
Milli Güvenlik Derslerinin çerçevesini 02.02.1980 tarih ve 16888 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Milli Güvenlik Bilgisi Öğretimi Yönetmeliği” çizmektedir.
Türkiye’nin adım adım askeri darbeye doğru itelendiği günlerde çıkartılan yönetmeliğin ”amaç” bölümünü incelediğimizde ilginç ve bir hayli düşündürücü bir içeriğe sahip olduğu görülecektir.
Amaç: Gençleri Ordu’ya İçten Gelen Sevgi ve Özlemle Bağlamak...
Milli Güvenlik Bilgisi Dersinin amacını belirleyen Yönetmeliğin 1/c maddesini birlikte okuyalım:
“Silahlı Kuvvetleri tanıtmak, gençleri ordu'ya içten gelen sevgi ve özlemle bağlamak, onları Silahlı Kuvvetlerle yapılan ana savunmanın temel bilgileri üzerinde fikren hazırlamak böylece Türk gençliğini her an ordu ve sivil savunmanın aktif organlarında görev alabilecek bir düzeye getirmek, birlik ve beraberlik ruhunu yaratmak ve vatansever bir gençlik yetiştirmektir.”
Yönetmelik bu amacın tesisi için çeşitli öğretim kurumlarında ne tür faaliyetler yapılacağını da tek tek belirlemektedir.
Neler mi?
· Resmi ve özel ilkokullarda, öğrencilere kendi öğretmenlerince askerliğe özendirici oyunlar oynatılmalı, (İlkokullarda)
· Askeri yürüyüşler yaptırılmalı, marşlar söyletilmeli ve askeri birlikler öğretilmeli, (İlkokullarda)
· Vatan, Sancak, Bayrak ve Silahlı Kuvvetler sevgi ve saygısı aşılanmalı, (İlkokullarda)
· Öğrenciler, bulunulan bölgenin olanakları oranında askeri törenlere (Alay günleri, yemin törenleri vb.) tatbikatlara seyirci olarak katılmalı, (Ortaokullarda)
· Kışlalara, askeri havaalanlarına harp gemilerine ziyaretler yapılarak askerlikle ilgileri geliştirilmeli, (Ortaokullarda)
· Resmi ve özel ortaokullarla bunlara denk okul ve sınıflarda öğrencilere kendi öğretmenlerince beden eğitimi, müzik dersleri ile izcilik çalışmalarında ve diğer ilgili derslerde, Milli Güvenlik bilincini geliştirici bilgiler verilmeli, (Ortaokullarda)
Bu maddelerle Milli Güvenlik Bilgisi kapsamında belirlenen amaçlar için liselerde ders kapsamında verilecek bilgiler diğer eğitim ve öğretim kurumlarına özel-resmi ayrımı yapılmaksızın nasıl ve hangi yöntemlerle verileceğinin sıralandığını görüyoruz.
Eminim bu maddeleri pek çoğunuz daha önce bir yerlerde okumamışsınızdır. Ama okulda okuyan çocuklarınızın katıldığı ancak pek çoğunun amacını kavrayamadığınız etkinliklerin hangi programın parçası olduğunu şimdi daha iyi kavrayabiliyorsunuzdur.
Okul=Acemi Birliği mi?
Bu tür konuların tartışılmaya, konuşulmaya başlaması bile ülkenin demokratikleşme yolunda attığı adımları ve kaydettiği gelişmeleri ortaya koyan önemli aşamalardır.
Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu Şamil Tayyar’a verdiği röportajda: “Artık bu devirde kışla mantığıyla ders verilmesinin hiçbir akli izahı yoktur. Hatırlıyorum, lisede subaylar Milli Güvenlik dersine girerken sınıf başkanı talimatla “dikkat” çeker, sınıfta “çıt” çıkmaz, acemi birliğini andıran görüntüler olurdu. O an, o sınıf, sanki okulun bir bölümü değil acemi er birliğinin eğitim sahasıydı. Şimdi buna şantaj ve fişleme iddiaları eklendi. Demokratik Türkiye, bu yükü taşıyamaz” görüşlerini paylaşmış.
Bakanın sözlerinde yer alan “şimdi buna şantaj ve fişleme iddiaları eklendi” cümlesi bugünlerde basında hayli yer alan bir haberle ilgili:
Haberin özet içeriği şöyle:
“İstanbul'daki Jandarma Bölge Komutanlığı'nın görev sahası içerisinde bulunan Düzce, Edirne, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya, Tekirdağ ve İstanbul'daki İHL'leri takibe aldığı belirlendi. Milli Güvenlik dersine giren subaylar 7 ilde bulunan 48 lisede fotoğraf ve görüntü kaydı alarak kılık kıyafet yönetmeliği ile ilgili takip yapmış. “
Haberin özeti şu. Milli Güvenlik Dersine giren subaylar derse girdikleri okullarda öğrenciler ve okul yöneticileri hakkında bir nev’i fişleme görevini de yerine getirmişler.
Şura’da ve Şura sonrasında yapılan değerlendirmeler: Milli Güvenlik Dersine giren subayların pedagojik formasyonlarının olmadığından, öğretmenlikle ilgilerinin bulunmadığından ve okullara asker elbiseli insanların ders için gelmelerinin uygun olmadığından bahisle bu derslerin askerlerden alınarak öğretmenlere verilmesine odaklanıyor.
Konunun şu ana kadar sığ bir düzlemde tartışıldığını düşünüyorum. Zaman içerisinde özellikle askeri darbelerden sonra ya da darbe benzeri dönemlerde (28 Şubat dönemi gibi) milli güvenlik bilgisini aşan militarist baskının meşruiyet kazanması için eğitim desteğine dönüşen hatta yukarıdaki haberde olduğu gibi okulları denetleme ve fişleme uygulamalarına yol açan bu dersin daha detaylı bir değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini düşünüyorum.
Milli Eğitim Bakanlığının akademik dünyayı da kapsayacak kapsamlı bir platformda konuyu bütün detayı ile değerlendirmesini ve nihai çözümü bulmasını bekliyorum.
Türkiye ders içeriğini, öğretmen subaylarını askeri makamların belirlediği, denetlemesini de yapabildiği bu uygulamaya son vermek durumundadır.
Seçenekler bellidir:
1-Ders devam eder. Ki Şura’da benimsenen görüş budur. Böyle yapılacaksa içeriği mutlaka Milli Eğitim Bakanlığınca belirlenmeli ve derslere sivil öğretmenler girmelidir. Ayrıca derslere insan hakları-demokrasi eksenli yeni bir bakış açısı hakim kılınmalıdır.
2-Ders tamamen ortadan kaldırılabilir ve beklenen amaç diğer sosyal derslerin içerisinde müfredat değişikliği ile sağlanabilir.
Benim tercihim ikinci seçenektir. Bu seçenek Türkiye’de olgunlaşmaya ve sorunlarını bir bir çözmeye çalışan demokratik gelişimi için daha uygundur.
Öğrencilerimiz günü geldiğinde asker olarak da sivil savunma kapsamında asker olmadan da vatanına hizmet etmeyi öğrenecektir. Onların asıl ihtiyacı çağdaş normlara uygun birbirine saygılı, demokrasiyi hazmetmiş insanlar olarak yetişmeleridir.
unalsade@mynet.com
NOT: Bu yazı Askerliği sevdirmenin yolu Başlığıyla Yeni Şafak Gazetesinde de yayınlanmıştır.