GELECEK BİRİMİZİN DEĞİL HEPİMİZİNDİR

Aytekin ATASOYU

Demokratikleşme Paketi Açıklandı. Değerlendirmeye pakete verilen isimle başlamakta fayda var. Malum paketin adı 'Demokratikleşme Paketi' paketin adı Türkiye’nin demokratik gelişimini tamamlamadığının bir göstergesidir. Türkiye demokratik gelişimini tamamlamamış bir ülke olsa da bu paket, ülkenin demokratik gelişimine ve hükümetin ileri demokrasi iddiasına katkı sunacak başlıklardan oluşuyor. Pakette yer alan ana dilde eğitim, başörtüsü serbestîsi gibi bir takım düzenlemelere karşı toplumun değişik katmanlarından tepkiler oluşabilir. Siyasal iktidar bunu hesap etmiş görünüyor. Siyasal iktidar, paketteki düzenlemeleri Akil İnsanlar heyeti raporları ve AB müktesebatına dayandırmaktadır. Yani paketin siyasal meşruiyeti bu şekilde sağlanmaktadır.

Seçim barajı düşüyor ve seçmen iradesi belirleyici oluyor

Paketin ilk maddesi seçim sistemi ile ilgilidir. Seçim barajı yüzde 5’e düşürülerek toplum katmanlarının mecliste daha fazla temsili sağlanacaktır. Şu anki siyasi tabloya baktığımızda, seçim barajının düşürülmesinde en çok yararlanacak partinin BDP olduğunu görmekteyiz. BDP seçim barajının düşürülmesiyle birlikte artık bağımsız adaylarla seçime girmeyecek yani kanunların arkasından dolanmayacaktır. Seçim barajının düşürülmesinin yanı sıra dar veya daraltılmış seçim sistemine geçilecek. Bu uygulama seçmen iradesinin hem parti düzeyinde hem de aday seçimi üzerinde daha fazla artması anlamına gelmektedir. Seçmen iradesinin aday seçiminde daha etkin hale gelecek olması lider sultasını kıracak, yerelde güçlü olan isimlerin genel merkeze ve parti liderine bağımlılığını azaltacak ve yerelde desteklenen isimler bu noktada ciddi şekilde rahatlayacaktır.  Siyasi partilere üye olma kriterleri değişiyor. Artık seçmen olan herkes siyasi partilere üye olabilecek. Bu düzenleme devlet memurlarının siyasi partilere üye olmasının önünü açan bir düzenleme.

Baş Örtüsü Yasağı Kalkmadı Sadece Yumuşatıldı

Paketteki önemli düzenlemelerden birisi ise kamu çalışanlarına getirilen kıyafet serbestîsi. Artık asker, polis ve yargı mensubu dışındakiler kamuda başörtüsü kullanabilecekler. Başörtüsü ile ilgili yapılan düzenleme eksik bırakılmış durumda. Yasak tamamen ortadan kaldırılmamış, yumuşatılmıştır. Çünkü asker, polis ve yargı mensupları bu özgürlük alanının dışında tutulmuştur. Bu nokta düzeltilmelidir.  

Yaşam tarzına müdahale cezalandırılacak

Paketin en önemli maddelerinden birisi ‘nefret suçları’na yönelik olarak yapılacak düzenlemedir.  Toplumun bir kesiminde var olan yaşam tarzına müdahale endişesi bu düzenleme ile gideriliyor. Yani yaşam tarzları kanunla garanti altına alınıyor ve yaşam tarzlarına karşı müdahale edecekler ağır yaptırımlara tabi tutuluyor. Bu maddenin içerisinde din, dil, etnik köken vb aidyetleri dolayısıyla ayrımcılığa tabi tutulanları da kapsıyor. Artık kimsenin aidiyetlerine karşı baskı, asimilasyon vb uygulamalar yapılamayacak.

Dini vecibelerin engellenmesine yönelik ceza yaptırımı uygulayan bir başlıkta pakette mevcut.  Fakat bu madde muğlâk kalmış durumda, çünkü bu durum zaten anayasa da belirlenmiş bir durum ama uygulamada laiklik gerekçe gösterilerek ciddi sıkıntılar yaşandı geçmişte. Onun için bu başlığın içeriği muğlâklığa ve karşıt yorumlara yer vermeyecek derecede net bir şekilde düzenlenmelidir.

Paketteki bir başlıkta Toplantı ve yürüyüş hakkı konusunda yapılan düzenlemelerdir. Bu düzenlemeyle artık toplantı ve yürüyüş yapacak olanların temsilcileri toplantı ve yürüyüşlerin nerede yapılacağını mülki amirle birlikte verecekler.

Ana dilde eğitimin önü açılıyor

Paketin en önemli maddesi ana dilde eğitim ile ilgili olan başlık. Artık özel okullarda Türkçe dışındaki dillerde eğitim öğretim yapılabilecek. Bu düzenlemeyle özellikle Kürtçe eğitimin önü açılmış oldu. Kürtçenin eğitim dili olarak kullanılması Kürtçenin bilim dili olmasına en büyük katkıyı sunacaktır. Bu düzenleme ile artık Kürtçe; eğitim, bilim ve edebiyat dili olma yolunda ilk adımı atacaktır. Bu düzenlemeye en büyük tepki ulusalcılar ve MHP kadrolarından gelecektir.

Tillo gibi, Norşin gibi isimleri ile sembol olmuş fakat sonradan ismi değiştirilmiş yerler ayrık eski isimlerine yeniden kavuşacaklar. Bu konuda itirazların yükselmesi muhtemel, Çünkü bu düzenlemeyi Cumhuriyetin devrim ruhunu aykırı görenler olacak hatta bu düzenleme kimi çevrelerce karşı devrim olarak adlandırılacaktır.

Köy isimleri geri verilir ama eski isimler tabelada yer bulamayabilir

Paketle ilgili olarak bir başka düzenleme ise şu. Q,W,X gibi mevcut kullandığımız alfabede olmayan harflerin kullanılmasından dolayı cezai yaptırım uygulanamayacak. Yani bu harfler artık rahatça kullanılabilecek. Alfabede olmayan harflerin kullanımı için yapılan düzenleme fazlasıyla eksik bırakılmış. Bu düzenleme sadece cezai yaptırımı ortadan kaldırmaktadır. Fakat dilin kullanımı ile ilgili sıkıntıları ortadan kaldırmamaktadır. Günlük hayatta sıklıkla kullandığımız bazı seslerin harf olarak karşılığı mevcut değil. Bu hususlarda göz önüne alınıp sık kullanılan bazı seslerin alfabede yer alması sağlanmalıdır. Örneğin bazı köy isimleri eski ismini aldığında isimlerdeki bazı seslerin harf olarak karşılığının olmamasından dolayı isimler tabelaya yazılamayacak.

Aleviler İle İlgili Düzenlemelerin Olmaması Tartışmayı Alevlendirecek

Pakette Alevilere yönelik ciddi bir düzenlemenin olmadığını görüyoruz. Alevilere yönelik tek somut düzenleme Hacı Bektaşi Veli’nin isminin Nevşehir Üniversitesine veriliyor olması.  İstanbul’daki üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim isminin verilmesinden sonra onurlarının kırıldığı söylenen Alevilere bu isim değişikliği ile köprü düzenlemesinin kasıtlı olmadığı mesajı veriliyor. Fakat burada bir ayrıntıyı dile getirmekte fayda var. Hükümet Alevilerle ilgili açıklanan paketten bağımsız bir çalışma yürütülüyor.  Alevilerle ilgili düzenlemelerin bu çalışmada yer olacak olması nedeniyle açıklanan pakette Alevileri doğrudan ilgilendiren düzenlemelere yer verilmemiş olabilir. Zaten Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik değindiğim hususları dile getiren bir açıklama yaptı.

Dağ Fare mi Doğurdu?

Paketteki ana başlıklar bunlardan ibaret. Sonuç olarak siyasi iktidar, demokratikleşme adına ciddi bir adım atmış durumda. Açıklanan paketteki düzenlemeler yeterlimidir diye baktığımızda, düzenlemelerin yeterli olmadığı görülmektedir. Zaten Başbakan konuşmasının başında demokratikleşme adına yapılan bu düzenlemelerin ilk ve son düzenleme olmadığını, ileride başka düzenlemelerinde olabileceğine işaret etti. Yani kamuoyunda yapılacak tartışmaların ardından yeni düzenlemelerin olması kuvvetle muhtemel. Açıklanan demokratikleşme paketi demokratikleşme sürecinin bir aşaması olduğundan ve yeni düzenlemelerin önümüzdeki süreçte gündeme gelecek olmasından dolayı dağ fare doğurdu diye doğru olmayan eleştiriler yapılmamalı ve pakette eksik görülen hususlar noktasında gerekli çalışmaları yapması için hükümete destek verilmelidir.

Paket Seçim Yatırımı mı?

Açıklanan pakette mağduriyet yaşamış, bir şekilde siyasal sistem tarafından ihmal edilmiş veya öteki olarak görülmüş bütün kesimlerin sorunlarının çözümüne yönelik adımların atıldığını görmekteyiz. Paket yeni açıklandığı için ve henüz uygulama noktasında vücut bulmadığı için paketin somut çözüm öneriler getirmediğine dair kimi çevrelerce açıklanan demokratikleşme paketine eleştiriler yöneltilecektir. Mağduriyet yaşamış, bir şekilde siyasal sistem tarafından ihmal edilmiş veya öteki olarak görülmüş kesimlerin umutlarını artıran bir paket olmasından dolayı bu paketi seçim yatırımı olarak görenler olacaktır. Ayrıca yapılacak düzenlemeleri yetersiz, hükümetin derin meseleler karşısında bakışını ise sığ olarak niteleyenler olacaktır. Ayrıca düzenlemeler içerisinde karşılaştırma yöntemiyle ‘şu kesim için iyi ama falan kesim için hayal kırıklığı oldu’ seklinde değerlendirmede bulunup yapılacak düzenlemeleri eleştirenler olacaktır. Bütün bunlar kendi iç mantığı içerinde tutarlı olarak görülse bile şu husus önemlidir. Türkiye’de artık politika yapıcılar sistem tarafından mağdur edilenleri görüyor, ötekileştirilmiş kesimlerin sorunlarına karşı pozitif bir tutum sergiliyor, bu sorunların çözümü ve mağduriyetlerin giderilmesi için bir süreç işletiyor.  Yapılacak düzenlemelere bu gözle bakılmalıdır. Mağduriyet yaşayanlar ve ötekileştirilenler geçmişin acı hatıralarından, hayat tarzına müdahale edileceğini düşünenler geleceğe dair korkularından sıyrılarak sürece pozitif katkılar nasıl sunarız bunun gailesiyle hemhal olmalıdırlar. Çünkü hepimiz biriz ve gelecek birimizin değil hepimizindir… 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.