Gel de yanma birader

xxx78

Son zamanların en büyük safsatası generallerin topluca gözaltına alınması sonrasında daha da yaygın hale getiriliyor. Safsata şu: "Ak Parti kendi zenginlerini yarattı; geçmişle hesaplaşıp intikam alma peşindeler; eskiden mağdur ve mazlumdular, şimdi mağrur ve zalim oldular..."

Herhalde bu yolda sarf edilen eleştirileri sizler de duymuş olmalısınız. Duymamanız imkânsız, çünkü son zamanlarda bizleri dahi etkisi altına alan bir iddialar demeti bu. Safsata demem de yaygınlaşması yüzünden...

Ak Parti'nin üzerine oturduğu varlıklılar tabanının 'Anadolu kaplanları' olduğu sorgulanmadan kabul edilen bir gerçek... Bu insanların büyük çoğunluğu MÜSİAD'ta örgütlenmişlerdir. 'İstanbul Dükalığı' da denilen ve en fazla beşyüz aileden oluştuğu bilinen TÜSİAD yapılanması karşısında, MÜSİAD daha az varlığa sahip daha çok işletme sahibini temsil ediyor.

Sekiz yıllık Ak Parti döneminde MÜSİAD'ın yapısında ve üye sayısında gözle görülür bir değişiklik olmadı. Krizden az etkilenmişlerse, bunun sebebi, bu insanların, üretimi azaltmamak için gözlerini yeni ihraç kapılarına dikmeleridir. Görebildiğim kadarıyla TÜSİAD'ın kapısını çalacak yeni Ak Parti zengini de yok ortada. Oysa ANAP'ın ilk sekiz yılında, TÜSİAD, yeni zenginlerle müthiş büyümüştü.

MÜSİAD'ta bir kalabalıklaşma görülmüyor, TÜSİAD kabuk değiştirmiyorsa "Ak Parti kendi zenginlerini yarattı" önermesi nasıl doğru olabiliyor?

Bu konuda söylenebilecek tek şey, Ak Parti iktidarının daha önce ortalıkta görünmeyen muhafazakâr zenginlerin evden dışarı çıkmalarını sağlamış olma ihtimalidir. Evden-işe ve zaman zaman vakıf faaliyetlerine katılan muhafazakâr işadamlarıyla aileleri fertleri, bu dönemde ilgi alanlarını genişletmiş olabilir.

Göze batmaları herhalde bu yüzden...

Esas kulak tırmalayıcı olan, Ak Parti döneminde, gücünü iktidardan alan birilerinin, intikamcı hislerle geçmişin hesabını sormaya kalkıştıkları, vaktiyle mağdur ve mazlum iken şimdilerde mağrur ve zalim haline dönüştükleri iddiasıdır.

İktidarın bozma etkisi bilinir; bu iddiada bulunanlar, sanırım, o evrensel etkinin burada da geçerli olacağı varsayımından hareket ediyor. Yoksa, ortada, iktidarın gücünü başkaları üzerinde kullanmaya kalkan bir şımarıklar sürüsü yok. Kime zulmediliyor ki, zalimi arayalım? Gururun etkisi altına düşmüş, yanlış işler yapmaya kalkan kim?

Devlet adına hareket eden, bağımsızlığına toz kondurmaya hevesli olmadığını son olaylarla bir kez daha öğrendiğimiz savcıların gözaltı, yargıçların tutuklama kararlarını iktidarla irtibatlamak, yalnız siyasilere hakaret olmaz, yargıç ve savcılara da bühtan olur...

Sekiz yıllık iktidarın bilançosu çıkartıldığında kaydı düşülecek bir-iki münferit örnekten öteye geçilebileceğini sanmıyorum. Her iki kişiden birinin oyunu alarak iktidar olmuş bir siyasi kadro sekiz yıldır işbaşında ve şımarıkça davranış olarak örnek verilebilecek bir-iki münferit olay...

Ortalıkta dolaşan iddiaların en yanlış bölümü ise, sekiz yıllık Ak Parti iktidarında mağdurlarla mazlumların yer değiştirdiği önermesidir. Ak Parti iktidarı sekiz yılda zenginlerini daha zengin edemediği gibi, fakir-zengin her muhafazakârın şikâyet konusu olan sorunlu alanları ortadan kaldırmada da pek başarısı görülmedi.

Sekiz yıl önce kimler mağdur ve mazlum idiyse, 2010 yılında da mağduriyetleri ve mazlum olma halleri devam ediyor onların; aradaki tek fark, iktidar kendilerine yakın olduğu için seslerini yükseltememeleri...

Zâlimlerin avukatlığına soyunan bir kalem, eskisi kadar zulüm yapamadıkları için yakınanlara, sabır ve tevekkül tavsiye ediyordu.