Her mümin bu dünyanın geçici, ahiret hayatı için hazırlık yapılması gereken bir mekandan ibaret olduğunu bilir ve buna inanır. Bu bakımdan bu geçici dünyada güzel şeyler bırakabilmek, ebediyen sevgi, saygı, hürmetle anılabilmek ve özellikle de Allah'ın rıza ve sevgisini kazanabilmek için çabalayanlara, bu dünyayı inancımız doğrultusunda değerlendirilebilenlere ne mutlu..
Erbakan Hoca'nın bu dünyada bütün gücüyle Allah yolunda ve Allah'ın rızası için çalıştığına dün sabahın erken saatlerinde Ankara Hacıbayram-ı Veli Camii'nde, yine sabahın erken saatlerinden itibaren dünyanın dört bir köşesinden koşup gelen milyonlar iştiraki ile Fatih Camii'nde gerçekleştirilen cenaze namazları vesilesiyle şahitlik ettiler.
Dün sabahın çok erken saatlerinden itibaren Ankara'nın dört bir köşesinden müminler Hacı Bayram-ı Veli Camii'ne akın ettiler. Sabah namazına daha bir saate yakın bir zaman varken caminin içi dolmuş, ilerleyen saatlerde toplananlar caminin avlusunu bütün istikametleri ile doldurmuştu. Gecenin soğuğunu adeta yüreklerdeki sevginin ateşiyle ısıtmış, insanlar yaklaşık üç saat boyunca en ufak bir üşüme hissetmeden cenazenin etrafından ayrılmamış, cenaze namazının arkasından Rahmetli Hocamızı tekbirlere İstanbul'a uğurladılar.
İstanbul ayrı bir alem, ayrı bir güzellikti. Ama Ankara'daki İstanbul'a gitme imkanı olmayan Erbakan Hoca sevdalılarına böyle bir imkanın sağlanmış olması sanıyorum bir güzellik ifadesiydi. Akıl edenlerden Allah razı olsun. Bu sadece benim duam değil, çevremde çeşitli kişilerden bu duayı duydum. Cami içinde ve avlusunda toplanan 10 binlerce mümin tek vücut halinde yılların oluşturduğu sevgiyi dile getiriyor, bu duygu saflar boyu yayılıyordu. Elbette sevgi ve hüzün iç içeydi. Bu iki duygu birbirine zıt gibi görünse bile birbirini tamamlayıcı bir etki oluşturuyordu. İnsanları gecenin saat 03.00'ünden itibaren Hacı Bayram Camii'ne yönelten duygu elbette sevgiydi, vefaydı ama insanlarda sevdiklerini kaybetmenin hüznü de yoğun bir şekilde yansıyordu. Bunu insanların yüzünde açıkça görmek mümkündü. Bazen bu hüzün gözyaşı olarak ortaya çıkıyor, çoğu zaman ise içten içe yaşanıyor, insanlar derin düşüncelere dalıyordu. Kim bilir o sırada bu vesileyle bir araya gelmiş insanlar bir iç muhasebesi yapıyordu.
Kendi adıma uzun yıllar boyunca kendisinden çok şey öğrenmiş olduğumu o muhasebe sırasında bir kez daha hatırladım. Geçmiş yıllar, acı tatlı anılar bir sinema şeridi gibi gelip geçti. Erbakan Hoca'yı sadece tanımış olanlar bile sanıyorum anlatacak anılara sahiptir. Çünkü o insanların gözünün içine bakarak konuşur, anlattıkları inancının yansıması olurdu.
Aslında şu günde Hocamın ardından yapılacak tek şey dua etmektir. Milyonlar zaten bunun için İstanbul ve Ankara'da biraya gelmedi mi? Milyonlar sürekli Kur'an-ı Kerim okuyor, son görevlerini yapmanın gayreti içinde değiller mi?
Geçmişte neler yaşanmış, neler söylenmiş olsa da dün gördük ki Erbakan Hoca sadece ülkemizde değil, dünyanın dört bir köşesinde sevgi halesi oluşturmuştu. Aslında bunu sağlığında da biliyorduk ama bilmeyenler bu vesile ile görmüş, öğrenmiş oldular. Tanımayanlar ya da yanlış tanıyanlar Erbakan Hoca'yı tanımış oldular. Kalpleri mühürlü olmayanlar için milletimiz gerçeğin görülmesini sağlamış oldu.
Allah Rahmet eylesin Hocam... Mekanın Cennet olsun. Allah hepimize Cenneti'nde buluşmayı nasip etsin. Amin.