Haftaya bir leş haberiyle uyandık.
Terör örgütünün başı, sözde kâinat imamı, yüzlerce kişinin katili, milyonlarca kişinin hakkını yiyen mel’un insan Fetullah Gülen cehenneme doğru yol almış.
Çok karanlık bir örgüttüler o meşhur darbe kalkışmasına kadar.
Kardan yürüyüp izini belli etmeyen, ama devletin tüm kılcal damarlarına yerleşebilecek kabiliyette olan bir örgüt.
Nasıl yerleşti?
Kimler buna müsaade etti?
Neden hep göz yumuldu?
Bu ve bunun gibi soruların cevabı hep darbe girişiminden sonra haber kanallarında dinledik.
Ben bunlardan bahsetmek istemiyorum.
Neden bu tür örgütlere göz yumuluyor ya da görmemezlikten geliyor?
Bunun iki amacı var; biri rant, diğeri de siyasi amaçla.
Yıllardır bu örgüt himmet adı altında milletin dinî duygularını galeyana getirerek büyük bir varlık elde ettiler. Sadece milletin duygularıyla da oynamadılar; korkutarak, sindirerek, şantajla boyun eğdirerek de paralarını katladılar.
Bizim Türk milleti cidden zaafı çok büyük olan millet.
Hele ki dinî duygular, acıma duyguları olunca cebindeki parayı paylaşmayı hemen seviyor.
Kürsüye çıkan o mel’un sözlerine kanarak oluk oluk paralar aktı bu örgüte.
Keza kurban paralarını toplayarak, kurban kesmeyip yine paraları cukka ettiler.
İçimizden bir canavar ortaya çıkarttık. Ve o canavarı da zapt edemedik. Hatta güç zehirlenmesi geçiren bu canavar devleti de ele geçirmeye kalktı.
Bunu yaparken de dışarıdan da büyük destekler aldı.
Sonuçta devletin paraleli olmayı başardılar.
Bu zapt edilemeyen örgüt siyasi olarak da partileri kendi eksenine çekmeye çalıştı.
Bunda başarılı olduğu partiler de vardı. Adını vermek istemiyorum.
Onlar istiyordu ki, davul onların boynunda olsun, biz tokmağı vuralım.
MHP bu konuda büyük bir imtihandan geçti ve başarılı oldu.
Ak Parti’yi de ele geçirmeye çalıştılar lâkin Reis’in dik duruşu buna engel oldu. Gerçi partinin içinde yok muydu bu yapılanmadan olanlar?
Olmaz olur mu, vardı.
Belki hâlâ da var.
Ancak şunları söylemeden edemeyeceğim.
Bizim siyasilerin en büyük zaafı da kanaat önderlerinin uyarılarına pek ehemmiyet göstermemek.
Bu örgütle ilgili olarak en önemli üç kişi uyarılarda bulunmuşlardı.
Bunlardan ikisi Merhum Prof. Dr. Necmettin Erbakan, diğeri de Merhum Kadir Mısıroğlu.
Zaten bu örgüt bu iki ismi de sevmiyordu.
Hele ki 28 Şubat döneminde adeta Merhum Erbakan’a karşı düşman idiler. Ama her nedense Ecevit’e olan sevgisini Erbakan rahmetliye gösterememişti mel’un.
Bu isimlerden bir diğeri de Rahmetli Hocam Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan idi.
Hocamız bizi daha 1990’lı yıllarda uyarmıştı bu örgüte karşı. Hatta onun ağzından bizzat duymuştum bu mel’una “hoca demeyin” diye. Çünkü onun hocalıkla ilgisi yoktu, o birilerinin kuklasıydı.
Şimdi ben Rahmetli Hocamızın 1990 yılının Mayıs ayının başında yaptığı o meşhur sohbetini burada paylaşmak istiyorum.
Paylaşmadan önce de ben buradan devlet büyüklerimiz haddim olmayarak uyarmak istiyorum.
Böylesi yapılanmalar tarihte bitmedi, şimdi de bitmez.
Fetö örgütü bugün yarın tarihin çöplüğünde yer alır ama yenileri de ortaya çıkar.
Süleymancılar diye bilinen grup da yakın zamanda baş ağrıtabilir.
Bunların yapıp ettikleri de tez zamanda mercek altına alınmalı.
Alınmazsa aynı tehlikelerle karşı karşıya kalabiliriz.
Bunlar da kapalı kutu ve ne yaptıklarını kimse bilmiyor.
Yapılanmaları mükemmel ve para akışları da çok hareketli.
Kesinlikle bu grubun faaliyetleri dikkatle ele alınmalı.
Şimdi sizi Merhum Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamın o meşhur sohbetiyle baş başa bırakıyorum. Rabbim böyle mel’unlara fırsat vermesin ve başta bizi yönetenleri ve bizleri de onlara karşı uyanık olmayı nasip eylesin.
“İslam'da cemaatle beraber olunması tavsiye edilir. Cemaatle beraber olmak "hakla", "hakikatle" beraber olmaktır! Tek başına olsa bile, hakikatle beraber olan cemaattir. Hakikatten kopmuş olanlar, milyonlarca da olsa tefrikadadır.”
“Bugün maalesef tüm İslâm âlemi emperyalist güçlerin sultası altındadır. Kuş uçurtmazlar, takip ederler... Hem de kendisi takip etmez... Amerika seni John'la takip etmez, Smith'le takip etmez. Adı senin benim gibi olan Müslümanla takip eder; canına okur. O milletin içinden çıkmış hain vasıtasıyla takip eder ve millete en büyük zararı, kendi içinden çıkmış insanlara yaptırır. Parayla satın alır, ajan edinir ve öyle kullanır.”
“Herkese ajan demiyoruz; metot bilmediğinden, ilimden uzak olduğundan emperyalist onu kullanır, fark etmez. Sahte bir takım organizasyonlar var, topluyorlar insanları etraflarında, ondan sonra onları toptan satıyorlar! Götürüyor, olmadık yere bağlıyor... Mü'min feraset gözüyle bunları anlayabilmeli. Hizmet ediyorum diyen insanları, organizasyonları irfan teraziniz ile tartın!”
“Böyle birtakım insanlara, organizasyonlara körü körüne bağlanmayın! Her birinize istiklâl tavsiye ediyorum. Hür olun, hizmeti kendiniz tespit edin, yapmaya çalışın!”
“Emperyalistlerin türlü oyunları var. İslâm, bir kimsenin hizmetiyle yürüyecek hâle gelirse, o kimseyi yok ederler, öldürürler, satın alırlar, tehdit ederler. Ne yapmak lâzım? Hizmeti yaygınlaştırmak lâzım, herkesin lider olması lâzım. "Tek lider, vazgeçilmez insan..." diye bir şey olmaz. Bakın, Filistinli çocuklarla niye başa çıkamıyorlar? Hepsi lider.”
“Bir lidere, tek hocaya, tek ekibe bağladığı bir yığın insanı, böyle üzüm salkımını sapından tutar gibi, istediği yere götürüyor!”
“Onun için, teşkilât kurdurtuyorlar; teşkilâtın başına kendi adamlarını --hain bir kimseyi-- koyuyorlar. Öteki insanların hepsini, üzüm salkımı gibi oraya buraya götürüyorlar.”
“Müsaadeli, ağabeyli, bilmem neyli hizmet olmaz... Tâbî olmayın kimseye! Bana da tabi olmayın! Bana tabi olursanız, beni sıkıştırırlar. Ondan sonra, "Sen bu adamlarına şöyle yap!" derler. İslâm'a, Allah'ın emrine tabi olun! Allah'ın dinine hizmet edin! Tek başınıza olsanız da, hakla beraber olun! O zaman İslâm kalkınır; başka türlü kalkınamaz! "Aa, efendim, dirlik, düzenlik, birlik, beraberlik, organizasyon bozulmasın" diyorlar.
“Her biriniz İslâm için, kendinizin dünyada kalmış tek adam olduğunuzu düşünün. Ama senin gibi aynı hedefe yürüyen başka insanlar varsa; onlarla da işbirliği yap! Yapmıyorsa, silkele at be! Sen onu sırtında taşımak zorunda mısın? Beni sırtında taşımak zorunda mısın? Kimse kimseye hürriyetini vermesin! Hürriyet aziz şeydir. İnsan, ancak Allah'a kul olur.
"Allahım! Ancak sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz."