Ey çocuk! Sen vuruldun ve sizler öldünüz. Bense öksüz kaldım. Gül bahçeleri aralayan soğuk toprakta can verdiniz. Ben yaşayan bir ölü gibi pişmanlığımla üç maymunu oynadım. Öldünüz görmedim; haykırdınız, feryâd ettiniz bir ana çağırdı uzaktan -Nerdesiniz? Duymadım. Biri işkence mi ediyor, gül yerine dikenler mi ekiyor taze gönüllere?
Ben bilmiyorum, ben görmem, göremem!
Her taşı yakut olan bu vatan,
Can verme sırrına erenlerindir derdi şair bilirim. Yine de seni ateşlerde sırılsıklam bırakan benim, biziz. Sesim gür çıkar bazen , düşlerim geleceğe dair parlak ve aydın; fiyakalı esvaplar, sevdiklerim, para, makam ne büyük yük bana ki size ulaşamıyorum. Ne büyük kalabalığım ne sağlam zincirlerim varmış beni size bırakmayan. Bu yüzden susuyorum. Ben haykırmak fikrinde iken yüklerim korkaklığımı alevlendirir. Heyhât “İnsanlar zararda, ben zarardayım.”
Ben size cefa edilirken sustuğum , üçbeş günlük âhvâhlarla kendimi avuttuğum, size ümit veremediğim ve sizden ümit mevsiminde çiçekler alamadığım için suçluyum. Bilirim şüphe yok sizin her biriniz hak isteyeceksiniz mahşerde benden. Ben vuruldum, beni öldürdüler sen neredeydin? Müslümana yakıştı mı? Sen benim için ne yaptın?
Sen can verdin ve ben kul hakkını sana teslim etmedim. Bu dünya denilen ihtişamlı hayatın büyüsünden kurtulamayan benim. Çünkü ben acizim. Sadece konuşur, sadece içten geçiririm, icraatim bu. Genç beyinlere ışık olmak, ufuk pencerelerine şimşekler çaktırmak gayesi var. Ben idealistim ve sadece muhatabım ilgilendirir beni çünkü sizi yok saydım. Üç lokma ekmeğin hesabını yaparak, rızık korkumu arşa çıkartarak, kul hakkını sırtlayarak ve sizi yok sayma fikrinin sonunu bile bile... Hakkınız var bende.
Açmayan bir gül misali ,
Yunusun gök ekinleri misali,
Misali de misali…
Şimdi ben dağlanmış kalp gibi suskun, hakkını savunamayan kadar aciz, emanete sahip çıkamayan kadar kahırlıyım ve Yaradan affından sonra kapınızdayım, mahşerde affınıza muhtacım.
Ey çocuk. Cürmüm ağır. Ben suçluyum. Sustuğum, sen ağlarken güldüğüm, sen can verirken ben yaşadığım için. Ne senin için yaşayabiliyor ne de senin yerine can verebiliyorum. Sahi ben kaçıncı mevsimindeyim hayatın ve kaçıncı mertebesinde insanlığın?