İsrail’in Gazze saldırılarının yeni başladığı günlerde Bahreyn’e bir toplantı vesilesiyle gitmek kısmet olmuştu. Bahreyn’in Başkenti Manama’da yer alan Ahmet Al-Fateh Ulu Camii’ni ziyaret etmek hedeflerim arasındaydı. Ülkenin en büyük camisi 6500 metrekare bir alanda 7000’den fazla kişinin ibadet yapabildiği muazzam ve görkemli bir eser.
Türkiye’nin değerli Bahreyn Büyükelçisi Esin Çakıl hanımefendinin desteğiyle yaptığım ziyarette cami görevlileri bize samimi bir karşılama yapmış ve hem eseri gezip hem de detaylı bilgi almıştık.
7000 Kişi Kapasiteli Bahreyn’in En Büyük Camisi
Cami 1987 yılında Şeyh İsa İbn Salman al Khalifa tarafından yaptırılmış ve 1988 yılında ibadete açılmış. Adını ise Bahreyn’in kurucusu Ahmet Al Fateh’ten almış. Caminin devasa kubbesi fiberglas malzemeden yapılmış ve 60 ton ağırlığında. Bu özelliğiyle Dünyanın en büyük fiberglas kubbeye sahip camisi olarak kayıtlara geçmiş.
İtalya’dan getirilen mermerler, Avusturya’dan gelen camlar ve Hindistan’dan gelen tika ağacından yapılmış görkemli kapılar camiye verilen özenin göstergelerinden.
Al-fateh camiinde duvar süslemesi olarak da kufi hat tercih edilmiş.
Kapsamlı bir kütüphanesi de olan camiyi Vaaz Grubu Başkanı Farahat Mohammed Al-Kindy bizzat kendisi gezdirdi ve bilgilendirdi. Ziyaret sonrası bize özel okunan Kur’an-ı Kerim tilaveti ise son derece etkileyiciydi.
Cumhurbaşkanımız da Camiyi Ziyaret Etmiş…
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Bahreyn ziyareti sırasında (13 Şubat 2017) camiyi ziyaret etmiş ve açılan anı defterini imzalamış. Aynı deftere duygularımızı yansıtma imkânı bize de nasip oldu.
Bahreyn’den güzel anılar ve izlenimlerle ayrıldık. Bu arada İsrail’in Gazze zulmü artarak devam ediyordu ki Bahreyn’den bir mail aldım.
Al-Fateh Camii Vaaz Grubu Başkanı Farahat Mohammed Al-Kindy’den aldığım mail şöyleydi:
“Bahreyn'deki Ahmed Al-Fateh Ulu Camii'mizi ziyaretinizden onur duyduk ve sizinle tanışıp size etrafı gezdirme ayrıcalığına sahip oldum.
Bu, size ve Kurumunuza, İsrail denen cani Siyonist yapının soykırım ve ayrım gözetmeyen bombardımanıyla karşı karşıya olan Filistinli kardeşlerimize yönelik korkunç katliamı durdurmak için Türk Hükümetini mümkün olan tüm yollarla müdahale etmeye ikna etmeniz ve iyi niyetli görevlerinizi kullanmanız için acil bir çağrıdır.
Siviller, İsrail'e yönelik herhangi bir saldırıya karışmamış olan kadınları, çocukları ve yaşlıları öldürüyorlar. Son 31 gündür devam eden bombardımanlarda sayıları 10.000'e yaklaşan binlerce masum sivil ve yaklaşık 4000 çocuk öldürülmüş, 30.000 kişi yaralanmış ve binlercesi de gidecek yeri olmadan yerlerinden edilmiştir. Hastaneler, okullar, sağlık klinikleri de zarar görmüştür.
İsrail Gazze'ye giden gıda, yakıt, su ve tıbbi malzemeleri kesti. Eğer bu Müslüman bir ülke tarafından Hıristiyanlara ya da Yahudilere yapılsaydı tüm dünya onları kurtarmak için harekete geçerdi. Bu çifte standart neden? Rusya Ukrayna'ya saldırdığında ve Ukrayna'nın bazı bölgelerini işgal ettiğinde Batılı Ülkelerin hepsi Ukrayna'yı destekledi ve desteklemeye devam ediyor ki bu yapılması gereken doğru şeydi. Ancak Filistin ya da Gazze söz konusu olduğunda mazluma karşı zalimi destekliyorlar.
Bunun olmasına nasıl izin verebiliriz? İnsan hakları örgütleri nerede? Müslüman olmayan Hıristiyan ülkelerin malum nedenlerle Müslümanları desteklemesini bekleyemem ama Cumhurbaşkanınız Recep Tayyib Erdoğan’ın Filistin halkını ve Filistin halkının topraklarındaki yasa dışı İsrail işgaline karşı özgürlük ve bağımsızlık haklarını önemseyen iyi bir Müslüman olduğuna inanıyorum.
Sizden Rabbimiz ve Yaratıcımız Allah adına, lütfen Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyib Erdoğan’a yazarak bu krize müdahale etmenizi ve Gazze halkının masum hayatlarını, İsrail ordusunun sivillere karşı yürüttüğü korkunç soykırımdan ve Filistin halkını topraklarından tahliyeye zorlamak için hastanelerin, okulların, su arıtma tesislerinin, evlerin ve apartmanların yıkılmasından kurtarmanızı rica ediyorum.
İçinde bulundukları durumun ciddiyetinin ve hepimizin desteğine, ister siyasi, ister askeri, ister insani, ister diplomatik, isterse de onlar için dua etmek olsun, olan acil ihtiyaçlarının farkında olduğunuzdan eminim.
Son olarak, bu konuyu ciddiye alacağınızı ve Gazze'deki kardeşlerimize yardım etmek için elinizden geleni yapacağınızı umuyorum; bu, dünyadaki tüm Müslümanların üzerine düşen bir görevdir, ancak her biri kendi olanaklarına göre hareket etmelidir. Yüce Allah bu konudaki çabalarınız ve desteğiniz için sizleri mükâfatlandırsın.
Lütfen en içten dileklerimi kabul edin.
Farahat Mohammed Al-Kindy.
Vaaz Grubu Başkanı”
Aynı dertten muzdarip büyük bir ailenin mensubu olmaktan büyük bir mutluluk duymama vesile olan maile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu olarak “Gazze Soykırımı”nin başlamasından itibaren gösterilen çaba ve gayretleri anlattım.
Farahat Beye yazdığım cevap:
“Sayın Farahat Mohammed Al-Kindy,
İsrail’in 7 Ekim 2023 tarihinden itibaren Filistinli sivil halka yönelik başlattığı uluslararası hukuk ve insancıl hukuk normlarını ihlal eden ve savaş suçu teşkil eden saldırıları devam etmektedir. İsrail’in sivilleri de hedef alan saldırıları neticesinde başta kadın, yaşlı ve çocuklar olmak üzere binlerce kişi hayatını kaybetmiş, on binlerce kişi yaralanmış ve bir milyondan fazla kişi ise yerinden edilmiştir. Bu süreçte, Gazze’de insanların en temel gereksinimlerine ulaşamamasına, hastanelerin, ibadet yerlerinin, sivil yerleşim alanlarının dahi bombalanmasına ve temel hak ve özgürlükler ile insancıl hukukun en temel ilkelerinin ihlal edilmesine tanık olunmuştur. Gazze’de sivil halka yönelik sistematik biçimde gerçekleştirilen ve savaş suçu teşkil eden saldırılar Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu olarak tarafımızca defaatle telin edilmiştir.
Gazze’de yaşanan ve bir insanı drama dönüşen bu katliam Kurumumuz tarafından 13/10/2023 tarihinde başta Birleşmiş Milletler olmak üzere tüm uluslararası kuruluşların tarafları masaya çağırarak, sorunun adil biçimde, diplomatik yöntemlerle ve ivedilikle çözümü hususunda tarafları uzlaşıya davet etmesi gerektiği çağrısından bulunulmuştur (https://tihek.gov.tr/press-release-on-cessation-of-conflicts-between-palestine-and-israel).
18/10/2023 tarihide İsrail tarafından Gazze’de çoğunlukla kadın, yaşlı ve çocukların bulunduğu bir hastaneyi hedef alması Kurumumuz tarafından insanlık suçu olarak değerlendirilmiştir. Gazze’de yaşanan ve bir insani drama dönüşen bu katliam Kurumumuz tarafından telin edilmiştir ( https://tihek.gov.tr/press-release-on-the-targeting-of-a-hospital-in-gaza-by-israel).
22/10/2023 tarihinde İsrail tarafından Gazze’de sivillerin bulunduğu Nusayrat Mülteci Kampında bulunan bir pazar yerini hedef alması neticesinde çok sayıda sivil can kaybı yaşanması üzerine Kurumumuz yetkilileri insanlık onurunu ve insan haklarını muhafaza etmek için daha yapıcı bir tavır almaya davet etmiş, Gazze’de sivil halka yönelik sistematik yürütülen ve savaş suçu teşkil eden bu şiddet eylemlerini telin etmiştir (İlgili açıklama için bkz https://tihek.gov.tr/press-release-on-the-targeting-of-civilians-in-gaza-by-israel).
İsrail’in Gazze’ye giriş ve çıkışları kapatması, gıda ve ilaç gibi insani ihtiyaçların temininin ve seyahat özgürlüğünün kısıtlayarak Gazze halkı haksız ve kapsayıcı bir “cezalandırıcılığa” maruz bırakması, Kurumumuzca sistematik bir biçimde işlenen insanlık suçu olarak değerlendirilmiştir. Kurumumuz tüm insanlığı ve uluslararası toplumu bütün aktörlerini bu vahşet karşısında daha dirayetli biçimde duyarlılık göstermeye davet etmiştir ( https://tihek.gov.tr/-press-release-on-the-cessation-of-israels-war-crimes-attacks-in-gaza ).
30/10/2023 tarihinde Gazze’de tek kanser hastanesi olan Türk-Filistin Dostluk Hastanesi’nin hedef alınması Kurumumuz tarafından savaş hukukuna aykırı olarak değerlendirilmiştir. İnsancıl hukuk kurallarına aykırı olarak Filistinlilere yönelik gerçekleştirilen sistematik ve kuşatıcı saldırı ve eylemler Kurumumuzca telin edilmiştir (https://tihek.gov.tr/press-release--on-the-targeting-of-the-turkish-palestinian-friendship-hospital-by-israeli-forces).
Avrupa Ulusal İnsan Hakları Kurumları Ağı'nın (ENNHRI) aktif bir üyesi olan Kurumumuz, Ulusal İnsan Hakları Kurumları Küresel Ağı (GANHRI) üyesi 120 akran ulusal insan hakları kurumuna Gazze’de sivil halka yönelik sistematik biçimde gerçekleştirilen ve savaş suçu teşkil eden saldırıların sonlandırılmasına ilişkin bir çağrı mektubu göndermiştir.
Söz konusu mektupta, tüm GANHRI üyeleri bu vahşet karşısında daha dirayetli biçimde duyarlılık göstermeye, Gazze’de yaşanan insan hakları ihlallerini sonlandırma noktasında etkin bir rol üstlenmeye davet edilmiştir (https://tihek.gov.tr/en/letter-on-the-cessation-of-systematic-attacks-against-civilians-in-gaza-that-constitute-war-crimes).
Kurum Başkanımız Prof. Dr. Muharrem Kılıç, GANHRI Başkanı ve Katar Ulusal İnsan Hakları Komitesi Başkanı Maryam Abdullah Al Attiyah ile Ulusal GANHRI Akreditasyon Alt Komitesi Başkanı ve Filistin Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu (ICHRP) Başkanı Dr. Ammar Al Dwaik’e, Gazze’de sivil halka yönelik sistematik biçimde gerçekleştirilen ve savaş suçu teşkil eden saldırılar konusunda uluslararası dayanışmanın güçlendirilmesine yönelik bir mektup göndermiştir. Söz konusu mektupta, Gazze’de sivil halka yönelik sistematik biçimde gerçekleştirilen ve savaş suçu teşkil eden saldırıların Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından yakından izlendiği belirtilerek Filistin Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu (ICHRP) başta olmak üzere GANHRI ve Katar Ulusal İnsan Hakları Komitesi ile dayanışmanın ve iş birliğinin güçlendirilmesi hususundaki temenniler dile getirilmiştir (https://tihek.gov.tr/en/chairman-prof-dr-muharrem-kilic-sent-a-letter-to-strengthen-international-solidarity-regarding-the-systematic-attacks-in-gaza).
Kurumumuz ulusal insan hakları kurumu olarak mevcut durumu yakından takip etmekte ve İsrail’in savaş suçu teşkil eden eylemlerine ilişkin ulusal ve uluslararası düzeyde farkındalık oluşturmak amacıyla yetkisi dâhilinde çeşitli girişimlerde bulunmakta kararlıdır. Ayrıca Kurumumuz, Gazze’de tüm insanlığın gözleri önünde yaşanan insanlık trajedisinin sona erdirilmesi noktasında her türlü iş birliğini değerli bulmaktadır. Bahreyn’deki içten misafirperverliğiniz için tekrar gönülden teşekkür eder, yaşanan insanlık trajedisine dikkat çektiğiniz için memnuniyetimi ifade etmek isterim. Hayatını kaybeden Filistin vatandaşları için en içten taziyelerimi sunarım. Filistin halkı için barış ve refahın bir an evvel gelmesini temenni ediyorum.”
Bu cevabımıza Değerli Üstad Farahat’ten samimi bir karşılık geldi: Cevapta özetle “Gazze konusunda gösterdiğimiz çabalardan dolayı kalbi teşekkürlerini ilettiğini, ilgili taraflara gönderilen mektupların ve kamuoyuna yapılan duyuruların çok önemli ve etkileyici olduğunu” ifade ederek “Lütfen çalışmaya devam edelim ve dua edelim” şeklinde temennisini dile getirdi.
Evet, Gazze’de büyük acılar çekiliyor. Ancak bu acılar yeryüzünde Müslüman olan ve olmayan milyonlarca insanın kalplerini “merhamet” çizgisinde bir araya getiriyor. Geleneksel kurumlar hegemonik güçlere boyun eğerken ve kurulan tüm mekanizmalar iflas ederken “Sivil Toplum”un sesi ve isyanı her yerden duyuluyor.
Dünya yeni bir dünyaya evrilecek. Şehit Filistinli çocukların ahı dünyayı değiştirecektir. Dünya beşten hem büyük hem de haklıdır…
Ferahat bey’e bu vesile ile teşekkür ediyor. Hayırlı uzun ömürler diliyorum…