Rusya Başbakanı Vladimir Putin; Moskova'dan destek isteyen Yunanistan Başbakanı Yorgo Papandreu'yi teskin etmek için şu sözleri söyledi: "Amerika'nın durumu Yunanistan'dan daha iyi değil. Hepimiz biliyoruz; küresel ekonomik kriz ne Yunanistan'da ne Rusya'da ne de Avrupa'da başladı. Okyanus'un karşı tarafından bize geldi..." Dünyanın üçüncü büyük döviz rezervine sahip ülkesi olan ve bu pozisyonunu politik güce dönüştürme eğiliminde olan Rusya, 2008 yılında batan ve Avrupa tarafından sahipsiz bırakılan İzlanda'ya destek olmuştu. Bunu bilen Atina, Avrupa'nın çöküşteki ülkesi olarak Moskova'ya yöneldi.
ABD Merkez Bankası eski başkanı ve Barack Obama'nın ekonomik reform projesinin mimarı Paul Volcker, CNN'den Fareed Zakaria'ya verdiği söyleşide; ABD'nin karşı karşıya bulunduğu en büyük krizin, "yönetim mekanizmasının toptan çöküşü ihtimali" olduğunu açıkça dile getirdi. 2006'da başlayıp 2009'da zirveye tırmanan krizin ABD'ye ödeteceği bedel hala kesin olarak öngörülemiyor. Bir çok ekonomist, "iyileşme" işaretlerinin sanal, yanıltıcı olduğunu söylüyor.
Dev miktarda doların vergiden kaçmak için off-shore adreslere yöneldiği, ABD merkez bankasının krizi önlemek amacıyla piyasaya vermekte olduğu 2,2 trilyon doları geri alma konusunda sıkıntı yaşayacağı belirtiliyor. 2009'un bütçe açığı 1,4 trilyon dolar oldu. Bu, 2008'in tam dört katı. 2010 ve 2011'de bu rakamın 2,6 trilyon dolar olacağı öngörülüyor. Hem de iyileşme tahminlerine göre bir beklenti bu. Dünyanın ABD piyasasından kaçtığı bir dönemde trilyonlarca dolar açığın nasıl kapatılacağına dair endişeler oldukça yüksek. Yani ABD'nin durumu dünya savaşı döneminden bile kötü. Böyle düşünenler, ABD için daha büyük felaket beklentilerini gizlemiyor.
2010 ise Avrupa ülkelerinin çöküşüyle başladı. Portekiz ve Yunanistan'dan sonra İspanya, hemen ardından ise İtalya'nın büyük bir krize sürükleneceği endişesi söz konusu. "PIGS ülkeleri" denilen Portekiz, İtalya, Yunanistan ve İspanya üzerinden bütün Güney Avrupa'nın ciddi sarsıntı geçireceği, kısa zaman içinde krizin Avrupa'ya yayılacağı, euro ekonomik bölgesi dışında kalan İngiltere gibi ülkelerin de benzer durumda olduğu ifade ediliyor. Tablo ve verileri okuyanlar, "çöküş" ifadesini rahatlıkla kullanır oldu.
Tabi kriz, bir takım üstü kapalı ilişkileri de deşifre etmeye başladı. Yunanistan ile Goldman Sachs arasında 2001 yılında yapılan anlaşma üzerinden bu ülkenin gerçek verilerinin gizlendiği, bütçe açığı kapatılmış gibi gösterildiği ortaya çıktı. JP Morgan'ın da 1996'da İtalya ile yaptığı anlaşma ile benzer bir operasyon yaptığına inanılıyor. Yine İngiltere ve İsviçre ile ilgili de benzer iddialar söz konusu. Bu anlaşmalarla ilgili Avrupa çapında büyük bir soruşturma açılabilir. The Wall Street bankalarının geçtiğimiz yıl, borç içindeki bazı ülkelere el altından para aktardığı ya da benzer operasyonlar yaptığı söyleniyor. Öyleyse, bütün bunlara rağmen kriz ortaya çıkabiliyorsa durum daha da vahim demektir. Örte örte, gizleye gizleye bugüne getirdiler ama artık yol bitti.
Şimdi iddia daha da büyük. ABD ve Avrupa ülkelerinden, euro ekonomik bölgesinden sonra G-7 olarak bilinen dünyanın patronlarının çöküşün eşiğine olduğu, G-7'yi çöküşten kurtarmak için çok geç kalındığı belirtiliyor. Aslında bir çok ülkenin müflis olduğuna inanılıyor. Yakın gelecekte ülke iflaslarının ardı ardına geleceğine dair ciddi bir korku söz konusu.