Füze Kalkanı referandum ile çözülebilir... Ya Başörtüsü

xxx135

Öyle anlaşılıyor ki bazı konuların çözümünü politikacılara bırakmamak gerekiyor. Çünkü politikacılar sorunları çözmek yerine ağızlarında sakız yapıp çiğnemeyi bir bakıma siyasi malzeme olarak kullanmayı tercih ediyorlar. Bu bakımdan referandum olayına toplum olarak alışmamız gerekiyor. Bu takdirde konular çözümsüzlüğe terk edilmekten kurtulur. Millete başvurulur sonuç ne çıkarsa razı olunur. Söz gelimi Füze Kalkanı projesine dahil olarak İsrail'in güvenliğini garantiye almak adına sorumluluk üstlenmekten kurtulmak için referandum bir çözüm olabilir. Bunun gibi yıllardan beri çözümsüzlüğe terk edilmiş bazı konularda referandum yoluyla çözüme kavuşturulabilir. Ancak burada ciddi bir sorun söz konusu... Temel insan hakları ile ilgili olmayan iç ve dış bazı sorunlar konusunda referanduma başvurularak çözüm bulunabilir ama temel insan haklarının oylanması düşünülemez. Çünkü, temel insan haklarının verilip verilmemesi için oylama yapılamaz, yapılmamalıdır. Başörtüsü sorunu da bunlardan birisidir. Çünkü, inanç özgürlüğü temel insan haklarındandır. Eğer temel insan haklarının oylanması söz konusu olursa o zaman çoğunluğun azınlığa tahakkümü gündeme gelebilir. Halbuki esas olan ne çoğunluğun azınlığa nede azınlığın çoğunluğa tahakkümüdür. Ülkemizde yıllardan beri devam edip gelen azınlığın çoğunluğa dayatması ve tahakkümü nasıl ülkeyi sürekli gerilime itmiş, çatışmalara sürüklemişse  ve buna son verilmek isteniyorsa toplumun tümünün temel insan hak ve özgürlüklerini teminat altına alan toplumsal sözleşmenin biran evvel hayata geçirilmesi zorunludur. Referandum yoluyla temel insan haklarının kullanılmasını sağlamaya çalışmak, bir başka gün bir başka çoğunluk tarafından o hakkın iptalini gündeme getirebilir. Bir diğer ifade ile çoğunluk oyunu elinde bulunduranlar rahatlıkla bazı temel insan haklarının iptali yönünde oy kullanabilirler.

Bu bakımdan öncelikli olarak temel insan haklarının herkes için teminat altına alınmasını sağlayacak yeni bir anayasaya bir diğer ifade ile toplumsal sözleşmeye ihtiyaç vardır. Geciktirilmeden bu işin halli gerekiyor. Ne var ki  temel insan haklarını teminat altına alabilecek bir toplumsal sözleşmenin yapılması da zor görünüyor. Böyle olunca da çoğunluğun razı olduğu bir takım özgürlükler teminat altına alınabilir gibi bir görüntü ortaya çıkıyor. Böyle bir görüntü ise farklılıklara rağmen huzur ve güven içinde birlikte yaşamayı zorlaştırıyor.

Demek istediğim o ki özellikle uluslar arası ABD üsleri ve Füze Kalkanı projesi, hatta NATO üyeliğine devam edip etmemek  gibi bazı konularda halkın oyuna başvurmak sorunun çözümü konusunda gerekli olabilir ama temel insan haklarının teminat altına alınması için referanduma gidilemez. Bu hakların verilmesi kims enin keyfine bırakılamaz. Bu noktada her ne alanda olursa olsun bazı hakların kullanılmasının engellenmesinin önlenmesi için siyasiler arasında bir genel uzlaşmaya gidilmesi zorunludur. Uzlaşma sağlanamaz ve özellikle de darbe dönemlerinde hazırlanmış anayasalar yoluyla bazı kurumlara azınlığın çoğunluğa tahakkümünü sağlayacak hak ve yetkiler verilmiş ise öncelikli olarak bu ayrıcalıklı azınlık tahakkümüne giden uygulamaları sağlayan kurumların yeniden düzenlemesi için referanduma gidilebilir. Zaten son anayasa değişikliğinin halk oylamasında bu nokta ağırlık kazanıyordu.

Öncelikli olarak bir takım sürtüşmelere son vermek adına kurumlar arası bilek güreşini andıran mücadelelere son vermek gerekiyor. Buna son vermek de sanıldığı kadar zor değildir. Günümüz dünyasında temel insan hakları  v e bu hakların sınırları bellidir. Aslında yüzyıllar boyu kendi geçmişimizde de temel insan haklarına saygıyı esas alan uygulamalar vardır. Ancak, kendilerini Batı'ya kaptırmış olanlar için Batı değerleri esas ise o takdirde de yüzyıllar öncesinden gelen uygulamalar vardır. Bu uygulamalar çerçevesinde yapılacak temel yasa ve buna bağlı düzenlemeler yoluyla toplumu rahatsız eden pek çok uygulamaya son verilebilir ve insanlar artık temel haklar konusunda mücadele vermek zorunda kalmazlar.