Kıyamet, insanın sonu demek; insanlığın sonu demek; dünyanın sonu demek; hayatın sonu demek. Kıyamet, elbette ki, hak; elbette ki, tahakkuk edecek muhakkak. Ama şirret bir milletin, aşağılık bir insan türünün türlü tuhaf iğrençliklerinden ötürü mü kopacak kıyamet?
İnsanlığın gözünün önünde hunharca, barbarca cinayetler işleniyor yarım asırdır; ama insanlık susuyor! Üstelik, "siz bunlara layıksınız! Çünkü itiraz ediyorsunuz siz!" denilerek haksızlığa, işgale, işkenceye, katliama isyan eden, teslim bayrağı çekmeyen, insanlığın onurunu koruyan ve kurtaran Osmanlı'nın bu kimsesiz, bu yetim çocukları hunharca katlediliyor.
İnsanlığın kıyameti değil de, nedir bu? Yahudi, yarın, hükümranlığına boyun eğmeyen herkese de aynı şeyi yapmayacak mı sanıyorsunuz?
Evet, Filistin, yine kan ağlıyor. Oluk oluk kan akıyor Gazze'de yine. Günahsız çocukların, masum kadınların, her ân pis bir Yahudi saldırısının kurbanı olmaya aday bütün Filistinlilerin kaynayan kanı, fokur fokur kaynatıyor Filistin'deki cadı kazanını.
Avrupa tarihi, insanların, cadı kazanlarında cayır cayır yakıldıkları kanlı bir tarihtir, aynı zamanda. Cadı kazanlarını hiç söndürmedi Avrupalılar tarih boyunca. İnsanlar cayır cayır yakıldı. Afrika yakıldı. Amerika yakıldı. Amerika'daki bütün yerliler, kıtanın asıl sahipleri; hırsız, soysuz, haydut Avrupalılar tarafından gözlerinin yaşlarına bakılmadan yok edildi.
Yüzyıllarca Avrupa kentlerinde Yahudi cadı kazanları kuruldu; Yahudi darağaçları kuruldu; zincirlere vurularak sokaklarda süründürüldü Yahudiler. Luther, Yahudileri imha planları hazırladı. Luther'in torunu Hitler, gaz odaları kurdu; cayır cayır yaktı Yahudileri.
Avrupa, Yahudiler için tam bir cehennemdi. O yüzden Amerika'ya kaçtılar. Amerika'yı kurdular. "Yahudi ruhu" olmasaydı, Amerika kurulur muydu? Hayır! Çünkü, "Yahudi ruhu", kapitalizmin, açgözlülüğün, doymak bilmezliğin azdırdığı, azmanlaştırdığı bir ruhsuzluk hâli/ydi.
Avrupa'da Yahudiler esirdiler. Amerika ise, Yahudilerin eseri ve esiri oldu: Amerika, New York demektir. New York yoksa, Amerika yoktur. Amerika'nın da, dünyanın da kabesi, New York'tur: Finans dünyasının, siyaset dünyasının, ekonomi dünyasının, medya dünyasının tapınakları New York'tadır ve Yahudilerin kontrolündedir. New York'tan gelecek her buyruğa uymak zorundadır Washington.
New York'u New York yapanlar, Yahudilerdir: Dünyada İsrail'den de fazla Yahudi'nin yaşadığı tek yer, New York'tur. O yüzden New York'a, Jew York denir Batı'da. (Jew, Yahudi demektir).
New York, Yahudiler tarafından rehin alınmıştır. Amerika ve dünya, Jew York tarafından esir ve rehin alınmıştır. Bu gerçeği, Batı'da yaşayan herkes bilir, iliklerine kadar hisseder; ama hiçbir şey diyemez. Bir şey demeye kalktığı ân, hayatını söndürürler adamın.
Nitekim Actor's Studio'nun yetenekli "metodist" oyuncusu Marlon Brando, "Hollywood'a Yahudiler hâkim" demişti de, anasından doğduğuna bin pişman edilmişti. Yahudilerin kontrolündeki medya, Marlon Brando'ya bu dünyayı dar etmişlerdi. Adam, sonunda kahrından öldü gitti.
Şimdi Yahudiler, dünyayı esir kampına dönüştürmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Bunun en aşağılık provasını, Filistin'de yapıyorlar yarım asırdır. Amerika'yı ve Avrupa'yı dize getiren insan türünün en aşağı örneği bu insan-altı yaratıklar, İslâm dünyasını, Müslümanları, münhasıran da Filistin'i, Filistinlileri, Filistinli çocukları dize getiremedikleri, kendilerine boyun eğdiremedikleri için çıldırıyorlar. Kuduruyorlar. O yüzden, kan banyosu yaptırıyorlar, kan kusturuyorlar Filistinlilere. Bütün Müslümanlara âlem-i ibret olsun diye.
Oysa tarih boyunca Batılıların cadı kazanlarından sadece Osmanlının çocukları Müslümanlar kurtarmış, kucak açmışlardı Yahudilere. Yahudiler, intikamlarını Batılılardan alacaklarına Osmanlının çocukları sahipsiz, yetim Müslümanlardan alıyorlar. Böyle bir şeyi, ancak aşağılık bir varlık türü yapabilir/di yalnızca.
Kansız bu adamlar. Kana susamışlar. Kan içerek yaşabiliyorlar. Çünkü Frankenstein ruhu var bunlarda. Dünya, Frankenstein ruhlulara emanet edilebilir mi?
Not: 3 yıl önce yayımlanan bu yazıyı küçük değişikliklerle yeniden yayımlıyorum. Yazının, bütün Yahudileri değil, Yahudi ruhu denen tiplemenin içine giren ve ne yazık ki, Yahudilerin omurgasını oluşturan, dünyayı aptal yerin koyan kitleyi tasvir ve tarif ettiğini hatırlatmak isterim. İsrail'de bile bu iğrenç, Nazilerden farksız Yahudi ruhuna isyan eden insanlar olduğunu söylemek bile gerekmiyor; ama bu, hiçbir şeyi değiştirmiyor: Nazi-İsrail devleti, kan içmeden yaşayamayacağını ispatlıyor yarım asırdır, bütün insanlığın gözünün içine bakarak!