Forex hakkında

xxx52

Forex, uluslararası spot döviz piyasası işlemleri olarak da ifade ediliyor. Bu konu ile iştiğal edenlerin açıklamalarına göre:

"Forex piyasasında yatırım yapacağınız teminatın 200 katına kadar pozisyon alabilme, işlem yapabilme limitiniz vardır. Yani yatırmış olduğunuz 1$ için size 200$lık işlem yapma imkanı verilir. Dolayısıyla yatırımcıların yaptıkları fiziki işlemlere göre kullanılan kaldıraç oranında kar etme imkanı vardır. Riskiniz ise yatırmış olduğunuz teminatla sınırlıdır. Yatırımcılar diğer yatırım araçlarında ellerinde olmayan bir malı satamaz. Bir satış işlemi oluşabilmesi için daha öncesinden mutlaka bir alış işleminin olmuş olması gerekir. Ancak forex piyasasında bir paritede alış yapmadan, eğer o paritenin düşeceğini düşünüyorsanız direkt satış yapabilirsiniz. Dolayısı ile düşen piyasa koşullarında da kazançlar elde edebilirsiniz."

Forexin yukarıda anlatılan şekli göz önüne alındığında bu işlemi (bu şekilde döviz alım satımını) müşterileri adına yapan kuruluşlar ve şahıslar -açıkça bir vekalet akdi bulunmasa bile- işlemi, müşterinin vekili olarak yapmış oluyorlar. Bu arada müşterinin kendilerine verdiği/yatırdığı paranın iki yüz katına kadarını da onlara ödünç veriyor ve bu para ile de döviz alıp satıyorlar.

Peki bu kadar parayı niçin ödünç veriyorlar? Müşteriye iyilik olsun (karz-ı hasen) diye mi, yoksa kendileri için garanti olan kazancı sağlamak ve büyütmek için mi?

Elbette ikincisi. Çünkü müşterinin yatırdığı teminat var, zarar olursa bu teminattan zarar karşılanacak. Kâr olursa müşterinin hesabına yazılacak ama işlem yapan da komisyon alarak kazanç sağlayacak. Yani burada bir "menfaat sağlayan ödünç verme" durumu var ki, fıkıhta bu caiz görülmüyor.

Vekil adına yapılan işlem zarar ettiğinde bütün zararı onun üstlenmesi gerekirken "yalnızca teminatı ile sınırlı" olması da fıkıh ölçülerine sığmıyor.

Elde olmayan, satın alınmamış paranın satılması (madûmun satımı) fiilen teslim veya teslim şartı bulunmadığı için yine fıkıhta caiz görülmüyor.

"Bu işlemin topluma, ülke eknomisine faydası var mı?" sorusuna verilecek cevap "hayır"dır.

"Riskleri var mıdır ve kimin için vardır?" sorusunun cevabını ekonomi yazarlarımızdan Fevzi Öztürk'ün, "Sanal kumara denetim geliyor" başlıklı yazsısından (Y.Şafak, 9. Mayıs. 2009) okuyalım:

Finansal piyasaların olmazsa olmazı denetimdir. Eğer dünya, finansal mühendislik harikalarının! bir eseri olarak bugün krize girmişse, bunun en büyük nedenlerinden biri de denetim zafiyetidir...

Yaşanılan krizle birlikte tüm dünyada finansal işlemlerin denetimine yönelik tekniklerin geliştirilmesi ve artırılması gündemin birinci sırasına oturmuşken; Türkiye'de öyle bir "hayalet piyasa" var ki hiçbir denetime tabi değil.

Hayalet piyasa diyoruz çünkü; Türkiye'de birkaç kurumsal aracı kurum bu hizmeti veriyor ancak işlemlere aracılık yapan birçok firmanın bilinirliği sadece internet üzerinden verilen reklamlardan ve internet sitesi isimlerinden ibaret.

Bu piyasa; "Foreign Exchange" sözünün kısaltılmış hali olan FX ya da Forex diye bilinen, para birimlerinin kendi aralarındaki fiyat hareketlerinden kazanç sağlamaya yönelik oluşturulmuş bir piyasadır. İşlemlerin belli bir merkezi yok. Kesintisiz, 24 saat aralıksız işlem yapabilme imkânı mevcut.

Aslında FX çok teknik bir piyasa, birçok değişken söz konusu. Bunun içindir ki dünyanın en riskli piyasası olarak kabul edilir. Buna rağmen dünyada bu piyasada işlemler her geçen gün biraz daha artarak 3 milyar dolarlık işlem hacmine ulaşılmış durumda.

Bu kadar rağbet görme nedeni ise finansta "kaldıraç" olarak tabir edilen, elinizdekinden daha fazla yatırım yapabilme ve risk alma imkânı sunulması. Bu imkân o kadar büyük ki, bazı işlemlerde 400 katına kadar çıkabiliyorsunuz. Yani elinizdeki 1000 dolarla 400 bin dolarlık alım satım yapabiliyorsunuz. Dolayısıyla kârınız ve zararınız da 400 bin dolara göre belirleniyor. Nasıl risk ama... FX işini yapan yurtdışındaki kurumlar belli denetimlere tabi olurken, bizde "mantar gibi çoğalan" bu kurumlar yasal boşluklardan dolayı maalesef hiçbir denetime tabi olmadıkları gibi bu işlemlerden doğan kazançlara da vergi yok..."