Fatih Altaylı'nın hazırladığı Teke Tekte konuşan genç kadının bana göre de yanlış olan sözlerinden sonra belli bir kesim eteklerindeki taşı dökmeye başladı.
Eteklerindeki taşı dökmekle kalmadılar; etekleri zil çaldığı için, döktükleri taşı yerden alıp o genç kadının suratına fırlatmaya başladılar.
Hatta bununla da kalmadılar; o kadın üzerinden, başörtüsü yasağına karşı olanlara da fırlatmaya başladılar.
Evet değerli kardeşlerim; Allah aşkına mugalata yapmayın ve bir düşünceye karşı çıkarken düşünce üretin, slogan değil..
Hele hele dogmaya karşı çıkayım derken yeni dogmalar ihdas etmeyin.
BİR: Atatürk'ü sevmiyorum; Humeyni'yi seviyorum diyen Nuray Bezirgan, Ak Parti'nin temsilcisi değildir; hele hele Müslümanların temsilcisi hiç değildir.
İKİ: Müslümanların temsilcisi olmayan bir kadının sevdiği Humeyni de Müslümanların temsilcisi değildir.
ÜÇ: Müslümanların temsilcisi olmayan bir kadının, Humeyni'yi sevmek gibi bir yanlışlığa düşmesi o kadını recm etmenin mazereti değildir.
DÖRT: Humeyni'yi sevmek suç olmadığı gibi, Atatürk'ü sevmemek de suç olmamalıdır.
BEŞ: Yaşanan bazı zulümlere rağmen, dünyada Müslümanlığın en iyi yaşandığı yer olan bir ülkenin kurucusunu sevmemek, kınanması gereken bir husustur; ama sadece kınanması gereken bir husustur.
ALTI: Atatürk'ü sevmeyenleri kınamak günah olmadığı gibi, Atatürk'ü sevmeyenleri kınamamak da suç değildir.
YEDİ: Beşinci paragrafta yer alan cümleyi anlamamak suç ve günah değildir ama anlayıp da lafı alabora etmek ayıptır
SEKİZ: O kadının yanlış bir laf etmesi karşısında çıkıp Anayasa Mahkemesi'nin ne kadar haklı olduğunu gördünüz değil mi? demek, ayıptan daha öte bir şeydir,
DOKUZ: Bir insanın Kuran-ı Kerim'de başörtüsü yasağı bulunmamaktadır deme hakkı vardır; hatta Kuran-ı Kerim'de başörtüsü yasağı olduğuna inanmasına rağmen başörtüsü takmama hakkı da vardır.
ON: Ancak bir insan, Kuran-ı Kerim'de başörtüsü yasağı olduğuna inansın veya inanmasın başörtüsü takıyorsa o genç kadının üniversiteye sokulmamasını istemek jakobenliğe at koşturmak, demokrasiye ise nal toplatmaktır.
ONBİR: Bu engelleme işinin rejisörlüğünü, senaristliğini ya da aktörlüğünü yapmamış olsalar bile, bu filmi gösterime sokmak, gösterilse bile bunu alkışlarla izlemek, izlemese bile seyirci kalmak Anayasa Mahkemesi'nin işi değildir.
ONİKİ: Mahkeme'nin işi, işi çığırından çıkaran bir hak ihlali karşısında resim seçiciliği görevini ifa etmek değildir; oyuncu seçimi (casting) yapmak ise hiç değildir. Onu alıp bunu yerine koymak yani montaj yapmak da değildir.
ONÜÇ: Mahkeme'nin işi, filmi piyasaya sürmek de değildir; işi, sadece ve sadece filmi korsan bir şekilde piyasaya sürenlerin hukuksuzluğu karşısında adaletin tecellisini tesis ve temin etmektir.
Evet, bazı yazar ve bazı siyasetçilerin işi de bazı figüranlara aktörlük payesi vermek değildir.
Atatürk'ü Koruma Kanunu ya da benzeri bir kanun dünyanın neresinde görülmüştür?
Haşa, Cenab-ı Allah ile Atatürk'ü mukayese ediyormuşum gibi bir anlam çıkmasını istemem ama mesele daha iyi anlaşılsın diye yazıyorum..
Bu memlekette Ben Allah'a inanmıyorum diyen insanlar var mıdır? Elbette var..
Peki insanların böyle bir düşünceye sahip olmaya hakkı var mıdır? Eğer laik bir ülkede yaşıyorsak elbette böyle bir hakkı olmalıdır.
Türkiye laik bir ülke olmalı mıdır? Evet olmalıdır.
Hah, işte geldik meselenin nirengi noktasına..
Bu memlekette Allah'a inanmıyorum demek suç değilse, ki suç olmamalıdır (Yani günahı boynunadır) Ben Atatürk'ü sevmiyorum, çünkü onun fikirlerine inanmıyorum demek niye suçtur?
Ben Allah'a inanmıyorum demek, evet benim inançlarıma göre günahtır..
Ama bu sözün söylenebilme hakkı da olmalıdır; çünkü bu, laik bir devletin olmazsa olmaz koşullarından biridir.
Buna karşılık Ben Atatürk'ü sevmiyorum demek, benim düşüncelerime göre sadece kınanabilir bir görüştür ve ben de kınıyorum zaten.. İşte bu hakkın mevcudiyeti de demokratik hukuk devleti ilkesinin bir tezahürüdür.
Evet, neticede Atatürk de Humeyni de büyük bir devrimcidir.
Ancak, Humeyni'nin insanların başını zorla kapattıran rejimi İslam'ın öngördüğü rejim değildir..
İnsanların başını zorla açtıran bir rejimin ise Atatürkçü bir rejim değildir.
Olsa olsa Atatürk gibi bir lidere ihanet eden jakoben elitlerin peşrev çektiği totaliter bir rejimdir.