FALUN GONG VE ÇİN

Ayhan Nuri YILMAZ

                         FALUN GONG VE ÇİN

                                                 

29. yaz olimpiyatları bütün dünyayı saran, Çin aleyhtarlığının üstüne oldukça görkemli bir törenle açılışını yaptı. Çin hükümeti depdebeli bir gösteri ile bütün dünyaya ne kadar muhteşem bir ülke olduklarını gösterdi adeta. Çindeki insan hakları ihlalleri, Tibet ve Türkistan'ın bağımsızlık talepleri ve bu talebi ezmek adına işlenen cinayetler bu gösterinin şaşaası karşısında, dünya gündemindeki öncelik ve önemini yitirecekti sanki. Peki sahiden böyle olmuş muydu? Toronto'nun en  ilginç kısımlarından biri olan China Town'da (Çin Mahallesi) dolaşırken karşılaştığım güncel bir hadise durumun hiç de böyle olmadığını ve Çin Komünist Partisinin sebep olduğu sorunların hala gündemde öncelik teşkil ettiğini göstermeye yetmişti.

 

Önceki yazimda Toronto'nun inanilmaz bir etnik çeşitliliğe sahip olduğundan bahsetmiştim. Çin kökenliler bunlar arasında birinci sırada gelmekte ve Toronto nüfusunun neredeyse %20 sini oluşturmaktadırlar. Bu şehirdeki her beş kişiden birinin çinli olduğu anlamına gelir. Bu durum Kanada'nın coğrafi olarak Çinden uzak olsa da etnik ve kültürel olarak oldukça yakın olduğuna da işaret etmektedir. Şehir sakinleri mütemadiyen bu muazzam geçmişe sahip kültürle bir şekilde temas etmektedirler. Bu günümüz şartlarında büyük ölçüde mutfak kültürü ile cerayan ediyor olsa da Kuzey Amerikanın en büyük Çin Mahallelerinden birine sahip olması nedeniyle Toronto, bu mahalleyi ziyaret edenler açısından başka etkileşimleri de gündeme getirmektedir. Ben tam da Çinde Olimpiyatların başlamasından bir sonraki gün Çin mahallesini adımlıyor bir yandan da yiyecek ve eşya babında ilginç bir şeyler aranıyordum. Sevimli yaşlı bir Çinli kadın gülümseyerek bana Falun Gong'u bilip bilmediğimi sordu. Falun Gong'u ilk kez geçen kış onbinlerce taraftarının Çin Komünist Partisini (ÇKP) protesto yürüyüşü esnasında görmüş ve akabinde okuduklarım ve duyduklarımdan Budizm merkezli bir tarikat ve şifa tekniği olduğunu öğrenmiştim. Bu muhteşem kalabalık bir yandan geleneksel çin danslarına benzeyen hareketler yapıyor bir yandan da taşıdıkları posterlerle mesajlarını Torontolulara duyuruyorlardı.

 

Şimdi ise bu güler yüzlü çinli teyzenin anlattıkları ile daha fazla şeyler öğreniyordum. Yaşlı Çinli teyze anlattıkça heyacanlıyor ve inançlarının hakikat, adalet ve merhamet olmak üzere üç temel ilkeye dayandığını, insanı merkez aldıklarını, ÇKP'nin maneviyatı ve ruhsallığı yadsıyan yanının bu öğretiden bu yüzden rahatsız olduğunu ve yasakladığını anlatıyor. Falung Gong, 1950 lerde başlayan ve geleneksel olan bir çok şeyi hedef alan kültür devriminden yaklaşık 40 yıl sonra 1992 de Li Honzhi adında biri tarafından halka tanıtılmış ve kısa sürede popüleritesini artırarak yüz milyona yakın takipci edinmiş. Başalangıçta şifa tekniği ve meditasyon gibi göründüğü için pek tepki çekmeyen bu hareket, özgür düşünceyi savunması ve Komünist doktrini temel almadığı için sisteme ve rejime karşı tehdit gibi algılanmış ve yasaklanmış. Yasaklandığından beri de binlerce insan Falung Gong takipçisi olduğu için tutuklanmış ve işkence görmüş. Hatta bu grup, tutukluların organlarının alınarak satıldığını ve Çin Yönetiminin bu işi ciddi  bir kazanç kapısı gibi gördüklerini de iddia ediyor.

 

Bu arada gözüm falun gong pratiği yapan çinli adama takılıyor. Görüntü bana bir yandan huzur verirken bir yandan da ÇKP'nin inanca karşı yaptığı bu savaşta hiç bir şansı olmadığını duyumsuyor ve gülümsüyorum.

 

Barış ve Huzurla kalın,

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.