Faizli zalim soygun düzeni

xxx95

Dünyanın yani insanlığın yıllık geliri 60 trilyon dolar...

Dünyanın, bütün insanlığın bir yılda ödediği FAİZ 80 trilyon dolar...

Dünya devletlerinin ve insanlığın tüm BORCU 100 trilyon dolar civarında...

Dünyaya FAİZLİ borç verenler toplam olarak en fazla 100 bin kişi civarında...

İnsanlığın geliri belli, verdiği faiz belli, zalim sömürü düzeni ve sömürenler belli... Dünya gelirinden çok faiz veriyor, böylesine bir belaya ve böyle bir kısır döngüye düşmüş...

Biz faizi nasıl tanımlıyoruz: Bir taraf kaybediyorken bir taraf kazanıyorsa, bu 'faiz'dir. İnsanlık gelirinden daha fazla faiz verdiğinden, dünya iflas etmiş durumda.

Türkiye'de olduğu gibi son varlıklar da 'özelleştirme' adı altında elden çıkarılıyor ama borçlar bir türlü bitmiyor! Milletimizin seksen yıllık birikimi son sekiz yılda 'babalar gibi satılmasına' rağmen, borç durumu ne âlemde? Borçlar azalabildi mi, yoksa katlandı mı?

Küresel sömürü sermayesi sahipleri ne yapıyorlar?

Özelleştirme organizasyonları veya daha başka dümenlerle dünya varlıklarını tek elde topluyor, tekel oluyorlar. Tekel olmaları sebebiyle ellerinde biriken ve patlarcasına şişen sömürü sermayelerini insanlığın varlıklarını toplamada kullanıyorlar. Devletlerin ödenemeyen borçları ile onların giderek katlanan fahiş faizlerini ülkelerin varlıklarını sattırarak güya kapattırıyorlar ama ülkeler iflas ediyor, altın yumurtlayan tavuklar kesiliyor! Bu vahşi ve zalim soygun düzenine göre kurulmuş ülke ekonomileri daha ne kadar dayanabilir?!.

Bir ülke düşünün...

Çalışan nüfusu 30 milyon...

Bu çalışabilenlerin yarısı yani 15 milyonu işsiz...

İş bulup çalışabilenlerin de yüzde sekseni asgari ücretli değil mi?..

75 milyon nüfusu ile bu ülkenin adı 'TÜRKİYE' değil mi?!.

Bu nüfusun çoğunluğu genç ama gençler işsiz değil mi?!.

Gençler 'aş-iş-eş-ev' bulup da evlenebiliyor mu?!.

Asgari ve ortalama ücret 500-600 lira değil mi?..

En düşük kira bile 250-300 lira değil mi?!.

Bu nasıl bir gelir dağılımı böyle?!.

Aile bu durumda ne âlemde?..

Devlete kadar uzanan yapılanmanın temeli olan aile kurumu çökmüyor mu?..

Ana direk olan aile müessesesi çöküyorsa, zamanla devlet de çökmez mi?..

Yukarıdaki hesaplar yetmedi mi?..

Yetmediyse, o zaman alın size başka bir hesap daha...

Somuncu milletiz ya, Türk milleti aç karnını somunla yani ekmekle doyurur ya...

Bu ülkede aç insanların besleneceği veya en azından karnını kuru ekmekle doyuracağı ekmeğimizin bir kilogramı ortalama 3 lira...

Buğdayın bir kilogramı ise 0,35 lira...

Aradaki dengesizliği gördünüz mü?..

Buğday ile ekmek arasında tam 10 kat yani yüzde 1000 fiyat farkı var!..

Bir çuval unun, yani 50 kilogramın fiyatı 40 lira ve 220 ekmek çıkar...

Bu durumda çiftçimiz ne yapsın, köylümüz nasıl üretim yapsın?!.

Dünyada ve ülkemizde işte böylesine "vahşi ve zalim bir düzen" var. Bu "zalim soygun düzeni"ne kim nasıl dur diyecek? Bu konu çok önemli ve ekonomi başta olmak üzere her şeyin bel kemiği değil mi; dünya "Adil Ekonomik Düzen"e muhtaç değil mi?..