Merkez Bankası gösterge faizi yüzde 7.0’den 6.5’e indirdi. Ne için bunu yaptı? Sıcak para girişini frenlemek, dolar fiyatını 1.50 TL’nin üzerine çıkarmak için yaptı.
Sadece faizin yarın puan indirilmesi sonucu sıcak para girişi frenlenemez. Çünkü döviz getirerek net yüzde 7-8 döviz faizi alanların faizindeki 0.5 puanlık azalma, faizin cazibesini yok etmez. Faizi indirebiliyor muyuz yüzde 3, yüzde 4’e... İşte o zaman sıcak para girişini frenler. Ama Türkiye’de faizin (şimdilik) o kadar aşağıya çekilmesine imkân yok.
Gelelim faiz indiriminin kuyruğuna takılacak olan bankaların kanuni karşılık oranlarını yükseltme arayışına.
Kanuni karşılık oranı artırılınca (1) Bankalar topladıkları 100 lira mevduatın daha çok payını Merkez Bankası’na devretmek mecburiyetinde kalır. Böylece kredi olarak kullanabilecekleri imkânları daralır. (2) Müşteriden topladıkları 100 liranın tamamı için faiz öderken, Merkez Bankası’na bu paranın bir bölümünü faiz almadan yatırdıkları için, kaynağın maliyeti artar.
Merkez Bankası kanuni karşılık oranını neden artırıyor? Kredi genişlemesinin sınırlandırılması isteniyor. Böylece tüketimdeki artış durdurulacak. İnsanlar daha az tüketince, daha az ithalat yapılacak. Dış ticaret açığı küçülecek. Dış ticaret açığı küçülünce de cari açıkta (döviz açığında) büyüme engellenecek.
Sadece kanuni karşılık oranlarının yükseltilmesi tüketimi sınırlamada etkili olamaz. Bankaların kârlılığını biraz azaltır. Kredi faizini biraz artırır. O kadar.
Bütün bunlardan sonra dolar fiyatı 1.50 TL’nin üzerine çıkar mı? Dolar fiyatını ucuzlatan, sermaye hareketleri ile ihtiyaçtan fazla döviz girişidir.
2010 yılının ocak-ekim döneminde dış ticaret açığımız 55.1 milyar idi. Bu büyük açığın etkisinde cari açık (döviz açığı) 35.7 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu döviz açığını kapatmak için bizim sermaye hareketi ile ülkemize en az sıcak para-soğuk para bu kadar dövizin girmesi gerekiyordu. Fakat buna karşı sadece 4.5 milyar doları soğuk para olmak üzere 46.5 milyar dolar döviz girişi oldu. Çıkarınız bundan 35.7 milyar dolarlık döviz açığını.
Kalan 10.8 milyar dolar piyasada kaldı. Bu fazlalık dolar fiyatını ucuzlattı. Ucuzlatıyor.
Sonuç: Sıcak paranın azı yarar (çünkü şimdiki yapıda mahkûmuz) çoğu zarar... Bütün mesele çoğunun nasıl frenleneceğinde.
Dolar fiyatı ne olur? Açık rakamından fazla giriş sürdükçe dolar fiyatı 1.50’lerde dolanır. Fazlalık eksiye döner ise dolar fiyatı yükselmeye başlar.
CNBC-e‘ye göre gelecek bin günde neler olacak?
CNBC-e bundan 10 yıl önce ekonomi kanalı olarak yayına başladı. Doğuş grubu Başkanı Ferit Şahenk “Ekonomi ile ilgilenenler için, herkes için bilgiyi anında, tam olarak öğrenebilmek çok önemlidir” diyor. CNBC-e’nin Genel Yayın Müdürü Servet Yıldırım “Dünyada ve Türkiye’de gelecek bin günü bilmenin çok önemli“ olduğunu söylüyor.
Kanalın 10’uncu yılı için düzenlenen toplantıda iki yabancı uzmanı dinledik. Gelecek bin günde dünyada neler olacağını anlattılar.
Piyasaların geleceği hakkında doğru tahminleri ile ün yapan, Tatlı Cadı olarak tanınan Meredith Whitney ABD’de ekonominin toparlanmasının çok, hem de çok zor olduğunu anlattı. Moral bozdu.
Ardından Hong Kong’da yaptığı konuşma ekrana yansıtılan “Felaket Tellalı” borsacı Marc Faber “Paranızı her türlü kâğıttan uzak tutun. Bir yere bağlayacaksanız madene veya gayrimenkule bağlayın” dedi.
Marc Faber’e göre ABD’nin devamlı borçlanması ve para basması, bir yanda faiz yükünü artırırken öte yanda enflasyona yol açacak, sonuç olarak doların değeri düşecek, ABD Hazinesi borç yükü altında ezilecek.
Marc Faber “gelişmekte olan ülkelerin, bu arada Türkiye’nin göreceli olarak daha iyi durumda olduğunu“ belirtiyor.