Ayşe Hanım Teyzem, bankaların mevduata ödedikleri faizin düşüklüğünden yakınıyor.
“Bankalar devamlı kâr açıklıyorlar. Kârların birazından vazgeçerek mevduat faizini azıcık da olsa artırsalar ne olur?” diyor. Sonra anlatıyor:
“Eskiden bankadaki mevduat hesabımın faizini emekli maaşıma ekleyerek şöyle böyle yaşardım. Şimdilerde faiz geliri diye bir şey kalmadı. Banka faizinden vergiyi kesiyorlar. Kalan net faiz enflasyonun bile altında...”
Ayşe Hanım Teyzem’e dedim ki; “Faiz ile geçinme devri bitti... Bundan sonra faize kafanızı takmayınız. Faiz oranları değişik nedenlerle artsa bile, her zaman enflasyonun altında kalacak...”
Ayşe Hanım Teyzem sinirlendi. “Sen farkında değilsin... Çok kişi faiz geliriyle kirasını ödüyordu. Çok kişi maaşına faiz gelirini ekleyerek bütçesini denkleştiriyordu. Çocuk okutuyordu. Faiz geliri gitti. Gelir gider dengeleri altüst oldu.”
Anlatmaya çalıştım. “Ayşe Hanım Teyzeciğim” dedim. “Çılgın faiz ve çılgın enflasyon dönemi sona erdi. Bu Türkiye’ye özgü bir uygulama ve sürdürülemeyecek bir düzen idi. Türkiye’de eskiden mevduat faizi oranını devlet belirlerdi. O dönemlerde mevduat faizi enflasyon oranının üzerine çıkamazdı.
30 yıl yüksek faizle yaşadık
Turgut Özal 1 Temmuz 1980’den sonra faiz oranlarını serbest bıraktı. Faiz oranları ve enflasyon çıldırdı. Genelde faiz oranları enflasyon oranının çok çok üzerine çıktı.
1980 yılından sonra serbest ve yüksek faiz nedeniyle banker faciası yaşandı. Bankalar battı, çok kişi birikimini kaybetti ama yüksek faiz devam etti.
Bazıları, evini satarak elde ettiği paranın faiziyle yaşamaya başladı. Çok kişi erken emekli olarak aldığı tazminatın faiziyle yaşamını sürdürmeye başladı. Bazıları dükkânını kapatıp sermayeyi faize yatırdı.
Emekliler için, ev kadınları için mevduat faizi ek bir parasal imkân oldu.
Faiz geliri bekleyişinde olanlar bu yaşam biçimine alıştı. Ama bu faizi ödeyenler, ceplerinden, kasalarından faiz gideri çıkanlar ezildi. Esnaf, işadamları ve hatta devlet, yüksek faiz ödediği için ciddi sorunlarla karşılaştı.
Yüksek faiz artık hayal
Türkiye’deki bankalar, şirketler, işadamları yurtdışından borçlanma imkânına kavuşunca, döviz ile ucuz krediye yöneldiler. O zaman mevduat sahiplerine ödenen yüksek faizin tek kaynağı Hazine oldu. Bankalar Hazine’den yüksek faiz aldıkları için, mevduata da yüksek faiz ödeyebildi. Merkez Bankası ucuz döviz politikasını sürdürebilmek için krize kadar yüksek faiz politikasını destekledi.
Ama kriz ile çok şey değişti. Merkez Bankası bile ucuz faiz politikasından yana...”
Ayşe Hanım Teyzem sinirlendi. “Hikâye anlatmayı bırak. Anladık. Bundan sonra faizden ümit yok... İyi de üç beş kuruşumuzu nereye yatıralım da, eskiden faizden gelen kadar olmasa da her ay biraz gelirimiz olsun? Döviz mi alalım, borsaya mı gidelim, eve arsaya mı para bağlayalım?”
Ayşe Hanım Teyzem’e dedik ki; “Faiz para kazandırmayınca, bunlar da para kazandırmaz. Onun için eski günleri unutunuz. Artık paradan para kazanmak devri kapandı gibi...” Bu söylediklerime sinirlendi. Allahaısmarladık bile demeden uzaklaştı.
Eminim ki yarın gene beni arar. Ben de yarın ona, borsadan, dövizden ve gayrimenkulden gelecek gelirle yaşamanın neden güçleştiğini anlatırım.