Ülkemizin toptan bir iç savaş riski ile yüz yüze bırakıldığı haftanın, sonucu en çok merak edilen virajı da dün gerçekleştirilen HSYK seçimleri ile sağ salim dönüldü. Viraj içinde viraj... Kötü haftanın iyi haberi bu oldu açıkçası.
Kötü hafta; çünkü Kobani merkezli PKK-İŞİD keşmekeşinde ülkemizin bir anda yangın yerine dönmesi, akabinde düşen helikopter personelinin ve Sivas’ta meydana gelen trafik kazası nedeniyle de emniyet mensuplarının ölümü... İç acıtan ve yürek burkan olayların gölgesinde gerilen sinirlerimiz ve sıkılan yumruklar... Ve tabiki ülkeyi boydan boya etkisi altına alan öfke kabarması.
Ve tüm bunların keşmekeşinde dün gerçekleştirilen HSYK seçimleri ile birlikte ülkemiz keskin bir dönemeci savrulmadan geçmeyi başarırken, bu ülkenin milli ve manevi değerleri ile yoğrularak büyümüş ve bu günlere gelmiş bir sivil toplum hareketi olan “Gülen Cemaati” malesef yok olmanın sondan bir önceki eşiğine, geri dönülmez bir şekilde gelmiş oldu! Böyle girift bir ifade kullandım, çünkü hala, bu kazanamayacakları savaşı, “pes ederek” vatan, millet ve cemaat lehine hayırlı bitirme adına son bir şansları daha var. Ama bu şansı asla kullanmayacaklar.
Yandı gülüm keten helva!
Tek yapmaları gereken ülkedeki dönüşümün katalizatör gücü olan hükümetle başlattıkları savaşı “pes ederek” bitirmek ve kendi iç muhasebelerine gömülüp, yanlışa karışan ve ülkenin milli sırlarını başka ülkelere servis edenlerin cezalandırılmasına yardımcı olmak. Cemaati kendi emel ve art niyetleri çerçevesinde, uluslararsı sistemin güç odaklarına taşere edenlerin yakasına yapışmak.
Yoksa bu gidişat iyiye değil.
Yeni yeni kaleler ihdas edip onların Roma Garnizonları’nın düştüğü gibi düşüşlerini izlemek periyodik olarak dibe vurmaktır ve 50 yılık bir emeğe yazık etmektir. Bu gidişin sonu; ne Prut Seferi, ne de Pirus zaferidir! Baltacı Mehmet Paşa bile Prut’tan elleri bu kadar boş dönmemişti..! Oysa, Tayyip Erdoğan ve çevresi, Kanije komutanı Tiryaki Hasan Paşa gibi uluslararası sisteme direniyor. Millet de bu yüzden bir uzun adamaın tiryakisi!
Tabi, tiryakla haşhaşı karıştırmamak lazım! En azından ayarını kaçırmamak lazım! Sonra Ekrem abi gibi başı dumanlanıp psikoloğa koşmakta var işin sonunda! Hem “Maraş Otu” sizin neyinize yetmiyordu birader.!? En azından yerli malı!
Daha hala, o güçten başı dönmüşlüğün verdiği kibirle, nereye kadar gidecek bu iş? Yazık günah değil mi? Suç hep hükümette mi? Sizin hiç mi suçunuz yok? Fethullah Gülen hiç yanılamaz mı? Dikdatörlükle suçladığınız ve girdiği son on seçimi kazanmış adamı daha ne kadar idam sehpası ile tehdit edeceksiniz? Bu tutum ve davranışlarınızın bile, sizi korkunç kıldığının farkında değil misiniz? Elde ettiğiniz kısmi güçle bütün ülkeyi birbirine kattınız, ya peki bütün güç sizde olsa ülkeye ve kendinize yapacağınız zulmün sınırları neçe olurdu?
Ey cemaatin ileri gelip geri gidenleri: HSYK seçimlerinde, resmen, o “dokunanın yandığı(!)” gücünüzün perti çıktı ve mutlak sınırlarınız belli oldu. Yalnızca askeriye içerisindeki kripteksinizin içine sığdırdıklarınız kaldı. Bu son barutunuzu da kullanacağınızdan eminim. Daha doğrusu bu yola saparak top yekün intihar edeceğinizden eminim ama benimkisi “Ancak mü’minler kardeştir” düturunca mü’min kardeşlerimi ikaz etmektir.
Intihar kötüdür ve toplu intihar, toptan kötüdür.
Bana hükümetin yanlışlarından bahsetmeyin. Zira, biz hançeremiz yırtılırcasına parti içinde bunları haykırırken, koca “Samanyolu Medya Grubu ve Cemaat” halinden oldukça memnundu. Ve biz yapalyalnızdık itirazlarımızda. Gelin bu hatalar silsilesinden dönün. Gelin, bu birikimi heba etmeyin. Gelin bu ülke müslümanlarının histerik bir sosyo-psikolojik travma yaşamasına son verin.
Bayram kardeşim pek hazzetmemişti ama ben, kavganın en başında dile getirdiğim bir arabesk şarkısının sözleriyle bitirmek istiyorum. Neden arabesk şarkı olduğuna gelince, görüyorumki bu memlekette arabesk seven sadece ben değilmişim! Koca koca hoca efendilerde baya baya arabeskçi çıktı! Halbuki biz kendilerini “Nurcu” bilirdik!
Neyse bitirelim. Bu şarkı, benden, sevmeden kavuşanlara gelsin! Sevipte kavuşamayanlar ise Pensilvanya’ya lütfen!
zaman zaman beni düşünüp ağlıyormuşsun leyla.
efkar dağıtmak için içiyormuşsun leyla.
etme leyla, yapma leyla, kendine kıyma leyla,
dünyanın hali bu üzülme leyla
sana intizar etmedim ki
ne bu hal, nedir bu kederin leyla?
istemiyorsan beni burda
korkma korkma giderim leyla.
geri dönmem sözümden,
ödün vermem özümden,
öperim gözlerinden,
hoşçakal leyla.
kalbi kırık olan ben,
bağrı yanık olan ben.
senin olmadığın yerde,
boynu bükük kalan ben.
kötü düşünme hakkımda,
tanırsın beni sen, tanırsın leyla.
acı çekmek varsa bahtımda
çekerim, çekerim, giderim leyla.
geri dönmem sözümden,
ödün vermem özümden,
öperim gözlerinden,
hoşçakal leyla.
Hemen kızmayın be, bu ne alaycılık falan diye. Vallahi bu kalemimin % 25’i. Kardeşlik hukuku gereği daha fazla kıyamıyorum. Kızgınlığım daha fazla ama onu adalet duygularımın önüne geçirmek istemem.
E mail: akpinartahsin@hotmail.com
Twitter: @akpinartahsin