Evlat mı Ecdat mı?

Lütfi AYHAN

         Hayatta önceliğimiz annemiz mi kızımız mı, babamız mı oğlumuz mu, evladımız mı ecdadımız mı? Elimizdeki 5 liraya hem oğlumuzun  hem babamızın acil ihtiyacı olsa hangisini tercih ederiz/etmeliyiz? Yanımızdaki 1 metre kumaşa, bir çift ayakkabıya, bir bardak süte kızımız ve annemiz aynı derecede gereksinim duysa annemizi mi,  kızımızı mı tercih ederiz/etmeliyiz? Evlatlarımızdan biri ile  ebeveynimizden biri aynı anda  bize;" sana ihtiyacım var baba/anne, sana ihtiyacım var evladım gel!" dese önceliği hangisine veririz?    Bu konuda aklımız, nefsimiz,  içinde yaşadığımız toplumsal değerlerimiz ne diyor?

             İnsanlar yaratılandır. Acizdir, zayıftır, zamanla ve mekanla sınırlıdır. Dünü tam,  yarını hiç görememe sıfatları ile mevsuftur. Ademoğullarının, gerek hayatla ilgili gerekse yarınla (ahiretle) ilgili bilgileri ve bilgi kaynakları  kıttır. Bu sebeple onların dünya ve ahirete ait  vereceği hükümler  eksiktir, zayıftır. İnsanoğlu hakiki bilgiye, şaşmaz ölçüye, mutlak gerçeğe ancak  bu zaaflardan uzak olan Allah'ın verdiği bilgilerle ulaşabilir.

            Evreni , alemleri, arşı, kürsü,  bu günü ve sonsuz yarını (ahireti) yaratan Halikuzülcelal, yarattıkları içinde en yüksek vasıflara sahip olan insanları eğitmek, bilgilendirmek  için peygamberler,  kitaplar göndermiştir. Hayatın tüm temel değerlerini gönderdiği  kitaplarla ve resuller aracılığı ile  bize ulaştıran Rabbimiz, çiceklere, böceklere , insanlara,  akrabalara, yakınlara, amcamıza, dayımıza, halamıza, teyzemize, onların çocuklarına, dedemize, ninemize,  çocuklarımıza,  annemize, babamıza nasıl davranmamız gerektiğini,  onlara karşı vazifelerimizin neler olduğunu ayetlerle hadislerle açıklamış. 

            Evladımız mı öncelikli ebeveynimiz mi sorusuna cevabına geçmeden konu ile ilgili bazı ayet ve hadislere göz atalım. Ayet ve hadislerden bir kısımını görünce  başlıkta sorduğum soruya kendiniz bir cevap verceksiniz:  

      "Ey iman edenler, yakıtı insan ve taş olan Cehennem ateşinden kendinizi ve çoluk çocuğunuzu koruyun."

 

Gerçek şu ki, kâfirlere, Allah'tan gelecek bir zararı, ne malları, ne de evlatları engelleyemez.

 

"O inkâr edenler (var ya), onların ne malları, ne de evlatları, onlara Allah'a karşı hiçbir

fayda sağlamayacaktır.

Onlar, ateş halkıdır; orada ebedi kalacaklardır...".

 

"Ve iyi biliniz ki, mallarınız ve evlatlarınız birer imtihan aracından başka birşey değildir.

Allah katında büyük ecir vardır". Ebeveynle ilgili ayetler:

 

Nisa Suresi/ 36: 
Allah'a ibadet edin ve o'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Anne-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya, ellerinizin altında bulunanlara iyi davranın; Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.
Bakara Suresi/ 83: 
Ve bir vakit İsrailoğullarından şöyle söz almıştık: "Allah'tan başkasına tapmayacaksınız, anne-babaya, yakınlığı olanlara, öksüzlere ve biçarelere de iyilik yapacaksınız. ..."

De ki: "Gelin, size Rabbinizin neleri yasakladığını okuyayım! O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın, babanıza annenize iyilikten ayrılmayın..."Yusuf Suresi/99,100: 

Konuya direk açıklık getirecek ölçü ise Peygamber Efendimizin şu hadisinde gizli

:"Mağaraya Giren Üç Arkadaşın Kıssası. Üç kişi bir mağaraya sığınmışlardı. Ancak mağaranın kapısı büyük bir kaya parçası ile kapanmış ve dışarı çıkmalarına engel olmuştu. Bun­lar da salih ve iyi amellerini anlatarak Cenâb-ı Allah´tan kapının açılması dileğinde bulunmuşlar, bunun üzerine kapı açılmıştı.«Sizden önceki ümmetlerden üç kişi bir ara yola koyulup yürümekte idiler. Yağmura yakalandılar. Bir mağaraya sığındılar. İçeri girdikten sonra mağaranın kapısına bir kaya gelip kapıyı kapattı. Birbirlerine şöyle dediler; «Vallahi sizi buradan ancak doğruluk kurtarır. Sizden her biriniz, doğru davrandığı bir işini anlatarak dua et­sin.» Onlardan biri şöyle dedi: 

«Allah´ım, biliyorsun ki, benim yaşlı anne ve babam vardı. Her gece onlara koyunlarımın sütünü getirip içirirdim. Bir gece geciktim. Geç va­kitlerde eve geldim. Onlar uyumuşlardı. Çoluk çocuğum ise, açlıktan bağrışıp çağrışıyorlardı. Anne ve babama içirmeden, onlara süt içirmezdim. Takat onları uykudan uyandırmaktan da hoşlanmadım. Onları kendi hallerine bırakmaktan da hoşlanmadım. Şafak doğuncaya kadar onları bekledim. Eğer bu işi sırf senin korkundan dolayı yaptığımı biliyorsan, bizi bu sıkıntıdan kurtar.»

Kapıdaki kaya parçası biraz daha aralandı. Göğü görebildiler. ...."Hadiste anlatıldığı gibi Duası kabul olunan  adam ebveynini çocuklarına tercih etmiş. 

Günümüz de bizler nasıl bir ortamda büymüşsek tüm sevgimizi tüm enerejimizi, tüm dikkatimizi çocuklarımıza veriyoruz. Halbuki bizler birer gövde ebeveynimiz kök, evlatlarımız dal ve meyvedir. Bu nedenle kökün hakkını köke dalın hakkını dala vermek hepimizin boynunun borcu ahiretimizin garantisidir.

        Yaradanımız hiç birimizi evlat - ecdat ikileminde bırakmasın! Evladını hakkını evlada ecdadın hakkını ecdada verenlerden eylesin. (amin)  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.