Nigar ALMANGIZI bacıma ve tüm dertli Azeri kardeşlerime ithaf edirem...
“Barack Hüseyin Obama...” ABD’nin çiçeği burnunda yeni başkanı ilk yurdışı resmî ülke ziyaretini Türkiye’ye yaptı. Bu önemlidir. Lakin daha önemlisi sayın ABD başkanının verdiği mesajlar şüphesiz. Biz, eski dünya lideri bir devletin mirasçısıyız... Bir zamanlar tarihindeki ilk (ve son) vergiyi Osmanlı’ya vermişti ABD...
Amerika – Türkiye ilişkileri kısa süreler dışında genelde iyi ve yakın, samimi ilişkiler olagelmiştir. ABD, Ortadoğu ve Avrupa arasında köprü konumundaki Türkiye’yi dışlamaktan kaçınmıştır. Bunun siyasî ve ABD menfaatlerini gözeten yanı var elbette. Anormal da değildir. Her ülke kendi yakın ve uzak menfaatlerini korumakta, belirli sınırlar ve ölçüleri aşmadıkça mazurdur.
ABD ile müttefik bir ülkeyiz. NATO üyesiyiz. Bir İslâm ülkesi olarak (bazıları bunu kabul etmiyor ve gıcık kapıyorlar) Ortadoğu’da kalıcı bir barışın anahtar ülkesi de biziz. Obama kabinesi, evangelist Bush ve avanesinin bir illet olarak bıraktığı Büyük Ortadoğu Projesi’ne kaldıkları yerden devam edecek midir? Yoksa bu projede bazı tashihler yapacak ve “Haçlı Seferleri” ziyniyetinden kurtulacaklar mıdır?
BOP’u tamamen kaldırıp çöpe atacaklarını sanmıyorum ama en azından bölge barışını bozmayacak ve İsrail’i lüzumundan fazla şımartmayacak bir tavır takınabilirler... Akıl ve hikmet yolunu seçerlerse George W. Bush’un izinden gitmemeleri gerekir.
Başkan Obama, Ermenistan – Türkiye ilişkilerini ele alıyor. Yakınlaşma ve ilişkilerin (barış esasına göre) temeli uzlaşma olan bazı formüllerini öneriyor. Bunlar klasik diplomatik sözler belki. Ama dostumuz Azerbaycan’ın hoşuna gitmiyor burdaki yakınlaşma. Onlar tamamen haksız değiller. Meşhur hikâyedir, “kuyruk acısı...”
Adamın evlâdını ısırıp öldürmüş yılan. O da hamle yapmış ancak yılanın sadece kuyruğunu koparabilmiş... Gel zaman git zaman bunlar hep bir birinin açığını gözetir, düşmanlık ederlerken yılandan barış teklifi gelir. Adam gün görmüş geçirmiş, akıl ve hikmet sahibi biridir. Üstelik yılan kuyruğunun bir parçasını o ise, ciğerini kaybetmiştir. Yılana, “bu iş olmaz, bende bu evlât acısı, sende o kuyruk acısı varken biz asla dost olamayız” demiş..
Filistinde nice aileler yok oldu. Nice analar canları ciğerleri olan evlâtlarını kara topraklara kendi elleriyle defnettiler. Gazze hadisesi en yakın İsrail vahşetidir. Azeriler de Filistinliler gibi çok büyük acılar çekmişler, yakın tarihte Ermeni mezalimiyle inim inim inlemişlerdi... Ne hazindir ki Ermenilere o gün bu gündür, bir Türkiye başbakanı çıkıp da “ONE MINUTE” diyemedi... Azeriler de yılanı unutmadı haklı olarak!
Bir azeri olan, Nigar hanımın “Hocalı Unutulmaz!..” başlıklı makalesinin sadece başlangıcını okumak bile yeterli:
“Hocalı faciasının üzerinden tam 17 yıl geçti!.. 17 yıl önce Şubat’ın 25’inden 26’sına geçen gecede Ermeni-Rus Birleşik Askeri Birlikleri, Azerbaycan’ın Karabağ bölgesindeki Hocalı şehrini haritadan sildi. O gece sarhoş Ermeni ve Rus birlikleri; çocuk, kadın, yaşlı demeden herkesi katletti. Bu yetmezmiş gibi katlettikleri insanların cesetlerine de hakaret ettiler. Öldürdükleri kadınların göğüslerini kestiler, çocukların ve yaşlıların cesetleri üzerinde iğrenç oyunlar oynayan Ermeni- Rus vahşileri, ölülerin ağzındaki altın dişleri bile söküp aldılar. Bu günahsız insanların yardımına gelen asker ve polislere karşı yaptıkları ise akla gelmeyecek biçimde dehşet ve ibret vericidir. Yaralı polis ve askerlerin diri diri kalbini çıkaran Ermeniler, esir aldıkları insanların gözü önünde “bütün Türklerin bu akıbeti yaşayacaklarını bunun için ellerinden geleni esirgemeyeceklerini” bildirmişlerdi. O günlerde Azerbaycan’da bulunan Fransız, Alman, Rus medyasının temsilcileri de bu dediklerimizi doğrulamaktadır...”
“Barış olsun, sınır kapıları açılsın” demek kolay. Türkiye için iyi de olabilir bunlar... Ama Türkiye, dengelerin kördüğümünde yer alan bir ülkedir. Türkiye bir yandan kendi millî çıkarlarını düşünürken diğer yandan komşuları ve ırkdaşlarının çıkar ve acılarına da saygılı olmak zorundadır. Ermeni, Azerbaycan’da türlü fenalıklar yaparken hiçbir halt edemeyen bizler bari onların acılarına saygılı olalım. Ermelilerle Azeriler kıyamete kadar düşman kalmasınlar ama bu ütopik bir yaklaşım şu an..
Azeri kardeşlerimizin acıları bizim acılarımızdır. Menden selam olsun hepisine... 08 Nisan 2009