Bir arkadaşım evlenme teklifi aldı. İlk aldığı teklif değil elbet ama heyecanlı olduğu kadar stresli bir durum…
Hayatının en önemli kararlarından biri olacak.
Takdir edersiniz ki evinde huzuru olmayan insan iş ve sosyal hayatta da başarılı olamaz. Önce huzur… Huzur evde başlar.
İlk bakışta mesleklerinin aynı olması, yaşlarının uygun olması, fiziksel özellik olarak yakışıyor olmaları, aynı memleketten olmaları olumlu yönler olarak gözüküyor.
Genç kızımızın hayat dolu, esprili, çalışkan olması; esas oğlanın da faal, sosyal, hedefleri olan birey olması da güzel…
Mantık evliliği düşünülüyor olsa ayrıntıya girmeden “Evet” denilebilecek bir durum. Lakin her şey bununla bitmiyor.Artık gençler, görünce heyacanlanmak, her zorluğu yenmeye değecek kadar sevebileceği bir kişi arıyor.
Geçmiş yaşantıların izleri, mecburiyetten söylenmiş yalanlar, yaşın her geçen gün ilerlemesi, dört dörtlük birini zaten bulamazsın gibi söylemler, ailelerin tepkilerinin merakı gibi etkenler de var. Ayrıntılar önemlidir.
Geçmiş yaşantılar denince aklınıza kötü şeyler gelmesin. İnsanın başına hayatta gelmeyecek şey yoktur. Geçmiş insana yapışır kalır mı yoksa silkinip içinden çıkılır mı sorusuna; o şartlara ve isteğe bağlı elbette demek istiyorum. Yalan, zaten başlı başına bir sorun. Baştan söylenmeyen gerçekler sonradan ortaya çıkınca acı verir, saklamak adına susmak da yalanın yandan görünüşüdür. Evliliği bitirebilecek kadar büyük sorundur. İnsanı sözleri yaşatır ya da bitirir.
Yaş ilerlemesi meselesi hayli önemli husus. Çünkü insan yaş ilerledikçe ne istediğinden çok ne istemediğini biliyor. Özgürlüğe alışmış bireylerin böyle büyük bir sorumluluk alması onlara ürkütücü gelebiliyor. Hayatını birleştirdiğin insanla yaşamaya başlamak bazen anne ve babayla bile fikir ayrılıkları olduğu gerçeği düşünüldüğünde gerçekten zor gibi geliyor değil mi? Dört dörtlük insan kavramı da zaten değişken, yirmi yaşında belki görünüş ya da para önemliyken otuz yaşında sağlığın en önemli husus olduğunu anlıyorsunuz. Ailenin kökeni, çocuğun yetiştirilme tarzı ne kadar önemliyse ergenlik sonrası edinilen arkadaşlar da o kadar önemli… Her insanın hataları, bireysel farklılıkları olabilir. Kimsenin karşı taraf için dört dörtlük olması gibi bir husus söz konusu olmaz. Ailelerin tepkisine gelince, kimse evladının mutsuz bir evlilik yapmasını istemez. Anne babalar her zaman gerçeği görür, kesinlikle karşı çıkıyorlarsa bildikleri vardır. Fakat tanımak, tartışmak, fikrini söylemek öncelikli haklarıdır. Zaten eski Türk filmlerindeki kadar sorun yaşacaklarını sanmıyorum. İnsanların yıkıcı değil yapıcı olması gerektiğini her zaman söylemez miyiz?
Evlilik, sabır, saygı ve hoşgörü çerçevesinde karşılıklı yürütüldüğünde öyle güzel bir kurum ki…
Biz, iki tarafı da tanıdığımız için olaya olumlu bakmaya ve baktırmaya çalışıyoruz. Genç kızımız kararsızlıklar, endişeler, bilinmezlikler içinde kaybolup uykusuz gecelere adım atalı epey günler geçti. Böyle bir hususta da hemen karar vermek oldukça zor elbette. Esas oğlanın da durumu malum… Ağızdan çıkacak karar onun hayatına yön verecek. En kötü karar bile kararsızlıktan iyidir lafı bu ciddi konuda hiç işe yaramıyor. Verilen kararın hayata daha fazla artı eklemesi lazım...
Hiç kimse boşanmak için evlenmez, yuva kurmanın mutluluğunu yaşamak, çocuk sahibi olup dünyanın en güzel duygusunu tatmak, mutluluğu, üzüntüyü kısacası hayatı paylaşmak için evlenir.
...Ve tabi ki bunlar için bir "Evet" kelimesine, bir Bismillah lafzına, bir de yeni bir hayat için cesur olmaya ihtiyaç vardır.
Etrafımızdaki insanların mutluluğundan mutluluk duyarız.
Rabbim herkese huzurlu yuvalar kurmayı nasip etsin.