Dışarıda kış günlerini andıran bir hava var. Yağmur yağıyor… Cama vuran yağmur damlalarının sesi, kapı arasından içeriye girmeye çalışan rüzgarın sesine karışıyor.
Kahvaltı için aldığım sıcak simit, bir dilim peynir ve çayım önümde.
Çayımı yudumlarken; akşam öğrendiğim haber kulaklarımda çınlıyor, anılar canlanıyor gözlerimde.
Eski dostluklar geliyor aklıma. Yıllar önce yağan yağmurun altında ıslanmaktan korkmadan omuz omuza şevkle, neşeyle, inançla; beraber çalıştığım ağabeylerimi düşünüyorum. Onların imanla perçinlenmiş dostlukları ısıtıyor kalbimi, hatıralarımda…
O eski Pazar sabahları geliyor aklıma. Hani sabah namazında Eyüp Sultan’a gitmek üzere sözleştiğimiz o günler…
Akşam yatağa girince “ya sabahleyin uyanamazsam, gidemezsem Eyüp Sultan’a …” korkusuyla gözüme uykunun girmediği o geceleri anımsıyorum tebessümle.
Sevgili ağabeylerimle aynı çay bardağını sırayla kullandığımız zamanları, sabah namazından sonra sıcak simidi paylaşmamızı yad ediyorum.
Unutamıyorum, hiçbir menfaat ve art niyet olmaksızın toplandığımız sohbet meclislerini…
Bu meclislerin dostluk kokan havasını, kurduğumuz hayalleri, heyecan ve aşk dolu konuşmalarımızı hatırlıyorum. Özlüyorum o günlerdeki özlemlerimizi…
Bir yudum alıyorum çayımdan ve tekrar dün geceyi düşünüyorum. Ağabeyimin hakkında aldığım o haber geliyor aklıma.
“Beraber yola çıkan dostlar, terk eder mi dostunu yarı yolda?” diyorum, kendi kendime…
Eski dostlukların geçmiş günlerde kalabileceğine inanmak istemiyorum.
Düğünlerde bir araya gelemeyen eski dostlarımın; cenazelerde bile bir araya gelemedikleri acı gerçeği; dışarıdaki yağmurun cama çarpması gibi çarpıyor yüzüme.
Bize neler oldu diyorum…
Yokluk zamanında kuru simidi paylaşanlar, şimdi niye böyle yapıyorlar?
Çileli yollarda, yılmadan; inancı uğrunda koşturanlar, şimdi niye birbirinin sırtına basmak için yarışıyorlar?
Sohbet meclislerinde minderini dostuna uzatanlar, ne oldu da şimdi birbirine mezar kazıyorlar?
“Siyaset çarkının kirli dişlileri dostlukları demek böyle çiğniyor, yok ediyormuş” diyorum kendi kendime…
Düşündükçe hüzünleniyorum, kalbim burkuluyor ve şairin şu dizeleri dökülüyor dilimden:
Dost dost diye hayaline yeldiğim
Dost ise ayırmış özünü benden
Çatık kaşı benlerini saydığım
Çevirmiş nicedir yüzünü benden
Hani dost uğruna can baş verenler
Hasbeten söylesin gözle görenler
Şimdi bizden yüz çevirir yarenler
Evvel sektirmezdi gözünü benden
Dostlukların baki… Dostların vefalı olması dileğiyle,
Allah’a emanet olun…
bariskiso@hotmail.com