Ulusalcılar sokakta!
Organizatör ADD…
Destek verenlerden bazıları iddianamelerde…
Amaç onlara göre ‘Cumhuriyet…’
***
BDP’liler sokaklarda!
Organizatör Kandil…
Destek verenler ölümlerden medet umanlar…
Amaç onlara göre ‘Özgürlük…’
***
Aslında iki grubun hedefi de ‘kaos’ ve
‘gerilim.’
Yani amaçları ne cumhuriyet ne de özgürlük;
Amaçları hükümetin Kasım ayında açıklaması
muhtemel olan demokratikleşme
paketi öncesi yeni süreci engellemek.
***
Geçmişe gidelim…
Ergenekon operasyonları başladığında
sokakları ateşe veren PKK…
Soruşturma derinleştiğinde baskınlar,
İddianame kabul edildiğinde sivil katliamlar…
Eş zamanlı sokaklarda ulusalcılar ‘Cumhuriyet
elden gidiyor…’
Demokratik açılım; bayrak mitingleri,
provokasyonlar ve dost mayın patlaması…
Orgeneraller gözaltında, sokaklarda gösteriler;
Öcalan’ın saçı kesildi iddiasıyla sağı
solu yakanlar…
Yeni çete soruşturmaları, ulusalcılardan
yeni eylem girişimleri,
Öcalan zehirlendi iddiasıyla sokakları
zehirleyenler…
Hepsi mi tesadüf?
***
Sorular:
Önce ulusalcılara;
* Cumhuriyeti dışarıdan fonlanan STK’lar
mı koruyacak?
* Bu STK’lar yıllardır misyoner faaliyet
yürüten yapılar ile beraber mi Cumhuriyet’i
koruyor?
* Villalarında, yatlarında yıllarca halktan
uzak duran beyaz Türkler mi emperyalizmi
dize getirecek?
* Bu yapılar; terör devleti İsrail tanınırken,
Hitler’e selam gönderilirken, İsrail ile
işbirliği anlaşmaları imzalanırken, ithal
bakanlar göreve getirilirken, IMF sömürürken,
Küresel güçler önünde eğilirken,
ABD karşısında el pençe durulurken,
Çekiç güç sınırlarımızda konuşlandırılırken
ve halkının yarısından çoğu yoksul
bir ülke iken neden ‘tam bağımsız Türkiye’
diye alanlarda görülmediler?
* ”Emperyalizme karşı direniyoruz “diyenler;
Çeçen halkı boğazlanırken, Bosna
yok edilirken, Gazze bombalanırken ve
Ortadoğu işgal edilirken neredeydiler?
Şimdi PKK yandaşlarına;
* Kendi özgürlüklerini İmralı’nın özgürlüğüne
değişen bir yapının adı nasıl
olurda devrimci olarak nitelendirilir?
* Son model otomobillere binenler, ihaleler
ile servetlerine servet katanlar, modacıları
her defasında ziyaret edenler, sivil siyaset
yerine Kandil’den emir alanlar, Uludere
katliamında kameralar önünde gülenler,
gencecik bedenlerin ölümünden nemalanmak
isteyenler, yoksul haklar hayat
mücadelesi verirken, çocuklar çöplerden
ekmek toplarken, tatil köylerinde günlerini
gün edenler mi Kürtleri özgürleştirecek?
* Kürtlere özgürlük ise sorun, Suriye’de
katledilen Kürtlerin hakkı ne olacak?
Kimliksiz yaşamaya mahkûm edilen
Kürtler için neden direnişe geçilmedi?
Aksine Baasçılarla bir olunup muhalif
Kürtler niçin hedef alındı?
* Yıllardır Kürtleri maşa olarak kullanmak
isteyen küresel güçlere karşı neden tek
bir eylem gerçekleştirilmedi?
* Ne değişti de İran’da zalimce uygulamalara
maruz kalan Kürtlerin hakları
unutuldu?
* Bakırköy Alışveriş Merkezi, Güngören,
Ulus Anafartalar, Eminönü ve Mavi Çarşı’yı
bombalayarak, okulları yakarak;
son 27 yılda 474 masum vatandaşı öldürerek
mi Kürtlerin hakları alınacak?
* Şiddete karşı çıkan Kürtlere sistematik
yıldırma politikaları uygulayarak, ölüm
kamplarında iç infazlar gerçekleştirerek,
kaçırıp, tehdit ederek ve ölüm listesine
alarak mı sorunlar çözülecek?
* En kutsal hak yaşam hakkı değil mi? Yaşam
hakkı bu kadar kutsal iken özgürlük
cezaevlerindeki gençleri ölüme yollayarak
mı temin edilecek?
sokakta!
Organizatör ADD…
Destek verenlerden bazıları iddianamelerde…
Amaç onlara göre ‘Cumhuriyet…’
***
BDP’liler sokaklarda!
Organizatör Kandil…
Destek verenler ölümlerden medet umanlar…
Amaç onlara göre ‘Özgürlük…’
***
Aslında iki grubun hedefi de ‘kaos’ ve
‘gerilim.’
Yani amaçları ne cumhuriyet ne de özgürlük;
Amaçları hükümetin Kasım ayında açıklaması
muhtemel olan demokratikleşme
paketi öncesi yeni süreci engellemek.
***
Geçmişe gidelim…
Ergenekon operasyonları başladığında
sokakları ateşe veren PKK…
Soruşturma derinleştiğinde baskınlar,
İddianame kabul edildiğinde sivil katliamlar…
Eş zamanlı sokaklarda ulusalcılar ‘Cumhuriyet
elden gidiyor…’
Demokratik açılım; bayrak mitingleri,
provokasyonlar ve dost mayın patlaması…
Orgeneraller gözaltında, sokaklarda gösteriler;
Öcalan’ın saçı kesildi iddiasıyla sağı
solu yakanlar…
Yeni çete soruşturmaları, ulusalcılardan
yeni eylem girişimleri,
Öcalan zehirlendi iddiasıyla sokakları
zehirleyenler…
Hepsi mi tesadüf?
***
Sorular:
Önce ulusalcılara;
* Cumhuriyeti dışarıdan fonlanan STK’lar
mı koruyacak?
* Bu STK’lar yıllardır misyoner faaliyet
yürüten yapılar ile beraber mi Cumhuriyet’i
koruyor?
* Villalarında, yatlarında yıllarca halktan
uzak duran beyaz Türkler mi emperyalizmi
dize getirecek?
* Bu yapılar; terör devleti İsrail tanınırken,
Hitler’e selam gönderilirken, İsrail ile
işbirliği anlaşmaları imzalanırken, ithal
bakanlar göreve getirilirken, IMF sömürürken,
Küresel güçler önünde eğilirken,
ABD karşısında el pençe durulurken,
Çekiç güç sınırlarımızda konuşlandırılırken
ve halkının yarısından çoğu yoksul
bir ülke iken neden ‘tam bağımsız Türkiye’
diye alanlarda görülmediler?
* ”Emperyalizme karşı direniyoruz “diyenler;
Çeçen halkı boğazlanırken, Bosna
yok edilirken, Gazze bombalanırken ve
Ortadoğu işgal edilirken neredeydiler?
Şimdi PKK yandaşlarına;
* Kendi özgürlüklerini İmralı’nın özgürlüğüne
değişen bir yapının adı nasıl
olurda devrimci olarak nitelendirilir?
* Son model otomobillere binenler, ihaleler
ile servetlerine servet katanlar, modacıları
her defasında ziyaret edenler, sivil siyaset
yerine Kandil’den emir alanlar, Uludere
katliamında kameralar önünde gülenler,
gencecik bedenlerin ölümünden nemalanmak
isteyenler, yoksul haklar hayat
mücadelesi verirken, çocuklar çöplerden
ekmek toplarken, tatil köylerinde günlerini
gün edenler mi Kürtleri özgürleştirecek?
* Kürtlere özgürlük ise sorun, Suriye’de
katledilen Kürtlerin hakkı ne olacak?
Kimliksiz yaşamaya mahkûm edilen
Kürtler için neden direnişe geçilmedi?
Aksine Baasçılarla bir olunup muhalif
Kürtler niçin hedef alındı?
* Yıllardır Kürtleri maşa olarak kullanmak
isteyen küresel güçlere karşı neden tek
bir eylem gerçekleştirilmedi?
* Ne değişti de İran’da zalimce uygulamalara
maruz kalan Kürtlerin hakları
unutuldu?
* Bakırköy Alışveriş Merkezi, Güngören,
Ulus Anafartalar, Eminönü ve Mavi Çarşı’yı
bombalayarak, okulları yakarak;
son 27 yılda 474 masum vatandaşı öldürerek
mi Kürtlerin hakları alınacak?
* Şiddete karşı çıkan Kürtlere sistematik
yıldırma politikaları uygulayarak, ölüm
kamplarında iç infazlar gerçekleştirerek,
kaçırıp, tehdit ederek ve ölüm listesine
alarak mı sorunlar çözülecek?
* En kutsal hak yaşam hakkı değil mi? Yaşam
hakkı bu kadar kutsal iken özgürlük
cezaevlerindeki gençleri ölüme yollayarak
mı temin edilecek?