Ermeni Komitaları Öldürdü….

Ünal SADE

Aşağıdaki fotoğrafı ilginç bir tarihi mekân olan Sinop “Seyit Bilal Türbesi” haziresinde çektim. Bu hazireyi belki başka bir yazıda ele alabilirim. Burası Hz. Hüseyin’in torunu Seyit Bilal’ın türbesi etrafında ilginç hikâyelerle dolu bir hazire. Seyit Bilal’in yanı sıra Cezayirli Ali Paşa Camii, Yozgatlı Çapanoğlu Müşir Ahmet Şakir Paşa’nın mezarı, Sinop limanında Ruslarla çarpışırken Şehid olan Amiral Hüseyin Paşa’nın mezarı yanı sıra “Hanımlar Türbesi” gibi pek çok hikâyeye ev sahipliği yapıyor.

İşte Burada mezar taşında tüm hikâyesi “Van İlbayı Ali 1907 de Batumda Ermeni Komitaları Öldürdü” yazan mezar da bulunur.

Sinop-Van arası yaklaşık 1150 kilometre, Sinop-Batum arası ise 686 km. Van Valisi iken Batum’da Ermeni Militanlar tarafından şehid edilen Ali Rıza Paşa’nın Sinop’ta mezarı nasıl olur?

Konuya burada ara verelim ve ABD Başkanı Joe Biden’in 24 Nisan’da 1915 olaylarına ilişkin açıklamasına gelelim. Öncelikle her konuda olduğu gibi bu konuda da yazan- çizen, bol bol tweet atan pek çok kişinin, hatta yetkilinin bildiriyi tam olarak okumadığını düşünüyorum. Bu açıklama her yıl 24 Nisan’da ABD Başkanlarının yaptıkları açıklamalardan sadece biri olarak geçiştirilecek bir açıklama değil.

Başkan Biden ana hatlarıyla;

“Osmanlı Döneminde yaşanan Soykırım” ifadesini kullanıyor ve “kendimizi böyle bir vahşetin bir daha yaşanmamasına adıyoruz” beyanıyla hem suçluyu! İlan ediyor hem de konuya “adama” gibi bir duygusallık katıyor.

Bu suçlu belirleme talihsizliğini “24 Nisan 1915'ten itibaren Konstantinopolis'teki Ermeni aydınların ve cemaat liderlerinin Osmanlı makamları tarafından tutuklanmasıyla bir buçuk milyon Ermeni, imha kampanyasında sürgün edildi, katledildi veya ölüme yürüdü” sözleriyle pekiştiriyor. Ve İstanbul’a “Konstantinopolis” deme cüretini de ilave ediyor.

İç Kamuoyuna ve ABD’de yaşayan Ermenilere seslenirken de:

“Hayatta kalanların çoğu, ABD de dâhil olmak üzere dünya çapında yeni evler ve yeni hayatlar bulmak zorunda kaldı. Ermeni halkı güç ve dayanıklılıkla hayatta kaldı ve cemaatini yeniden inşa etti. On yıllar boyunca Ermeni göçmenler ABD'yi sayısız şekilde zenginleştirdiler, ancak atalarının birçoğunu kıyılarımıza getiren trajik tarihi asla unutmadılar. Hikâyelerini onurlandırıyoruz. O acıyı görüyoruz. Tarihi doğruluyoruz. Bunu suçlamak için değil, olanların tekrarlanmamasını sağlamak için yapıyoruz.

Bugün, kaybedilenlerin yasını tutarken, gözlerimizi geleceğe, çocuklarımız için inşa etmek istediğimiz dünyaya doğru da çevirelim. Bağnazlığın ve hoşgörüsüzlüğün günlük kötülüklerinden etkilenmeyen, insan haklarına saygı duyulan, tüm insanların onurlu ve güvenli bir şekilde hayatlarını sürdürebildiği bir dünya. Gelecekteki zulümlerin dünyanın herhangi bir yerinde oluşmasını önlemek için ortak kararlılığımızı yenileyelim ve tüm dünya insanları için şifa ve uzlaşma peşinde koşalım.

Amerikan halkı, 106 yıl önce bugün başlayan soykırımda ölen tüm Ermenileri onurlandırıyor.”

Cümleleriyle. Hem kanaatlerini “tarihi doğrulama” olarak sunmaya devam ederken örtülü ve açık Osmanlı Yönetimini itham etmeye devam ediyor.

1915 olaylarından 8 yıl önce Van Valisi Ali Rıza Paşa’nın başına gelenlere tekrar dönelim ve şahadeti ile sonuçlanan hikâyesini kısaca özetleyelim.

Van civarında yaşayan Ermenilerin İngiliz, Rus ve Fransız siyasetinin kışkırtmaları ile bölgenin karışmaya başladığı o dönemde Ermeni Meselesi konusunda bilgi ve birikime sahip Hakkari Mutassarrufı Ali Rıza Paşa kendi isteğiyle 18 Mart 1907’de Van vilayetine Vali olarak tayin edilir.

Van’da durma noktasına gelen devlet hizmetlerini yeniden düzene sokan Vali, Müslüman ve Hristiyanlar arasındaki itilafları da sulh yoluyla çözerek bir barış ortamı sağlar. Vali Ali Rıza Paşa’nın faaliyetleri Türk-Ermeni çatışması çıkarmak isteyen emperyalist güçler destekli (özellikle Ruslar) Ermeni Komitaların hoşuna gitmeyecek ve bölgede katliamlar yapmaya başlayacaklardır. Bölgede Türkler dışında Komitaların istediklerini yapmayan Ermeniler de hedef haline gelmiştir. Devlete bağlığını bozmayan Ermeni asıllı Gevaş Kaymakamı Armarak Efendi’de çeteler tarafından katledilir.

Taşnak ihtilal Cemiyetinin Van’da büyük bir isyan hazırlığında olduğu ve Rusya’dan silah ve cephana tedarik ettiği Davit ismindeki bir çete üyesinin pişmanlık itirafıyla öğrenilmesi üzerine Yedi Kilise, Kobanis Kilisesi ve Dere mahallesinde Taşnak yanlılarının evlerinde yapılan aramada yüksek miktarda silah ele geçirilir. (2000 tüfek, 5000 bomba, 50000 fişek) İhbarcıyı Haçboğan çarşısında öldüren ve çıkan çatışmada sekiz Müslümanı da şehit eden Komitacılara operasyon yapılır ve 30’un üzerinde Taşnak üyesi çeteci öldürülür.

Vali Ali Rıza Paşa’nın Ermeni çetelerle başarılı ve bölge halkıyla uyumlu mücadelesi Bölgede emelleri olan emperyalist devletlerin hoşuna gitmemiş ve İstanbul’a baskı politikası yürütmüşler ve nihayet 20 Ekim 1908’de Vali görevden alınmıştır. Bölge halkının “Valimiz Kalsın” çabaları durumu değiştirmemiş ve Ali Rıza Paşa Erzurum üzerinden Batum’a gelmiş ailesinin bulunduğu İstanbul’a deniz yoluyla gitmek istemiştir.

Gemiyle seyahati öğrenen Ermeni komitacılar pusu kurarak tam gemiye bineceği sırada Vali’yi ateş altına alıp şehit etmiştir. Aynı gemiye maalesef tabutu konulmuş ve İstanbul’a uğurlanmıştır. Ne var ki Karadeniz’de kopan fırtına sebebiyle gemi Sinop limanına sığınmış ve cenaze daha fazla bekletilmeyip Seyit Bilal Camiine defnedilmiştir. Şehit Paşa ilahi bir hikmetle Hz. Hüseyin soyundan gelen Seyit Bilal’a komşu olma şerefine nail olmuştur.

Acı haber Van’a erken ulaşmış, Vanlılar, ağlayarak yolcu ettikleri Ali Rıza Paşa’nın hatırasına şu ağıtı yakmışlar…

Arpa ektim biçemedim
Bir düş gördüm seçemedim
Alışmıştım savuk suya
Issı sular içemedim

Ali Paşa giyer kürkü
Yarı sansar, yarı tilki
Ali Paşa buradan getti
Yıkılasan Van’ın mülkü

Üç atım var biri yedek
Arkadaşlar binin gidek
Ali Paşayı vurmuşlar
Yavrusuna haber verek

Yıllar sonra da bu sevgi Van’da devam etmektedir. 2007 yılında Cumhurbaşkanı Gül’ün Van ziyaretinde Van’lılar “Ali Paşa’nın mezarının Sinop’tan alınıp Van’a naklini” istemişler ve bu Sinop’ta infiale yol açmıştır. Ali Paşa Van’lıların kalbinde ve Sinop’luların himayesinde ilahi adaletin tecelli edeceği günü beklemektedir…

Sonuç itibariyle Biden’ın “Soykırım” ifadesini kullandığı ve yukarıda detaylandırdığım açıklama ile başımızda sallanıp duran Demokles’in kılıcı başımıza inmiş ve bu anlamda tehdit olmaktan çıkmıştır. Ancak burada iki noktaya işaret ederek yazımı toparlamak istiyorum.

Öncelikle kendi geçmişi (Kızılderili Katliamları, Afrika köle ticareti ve kölelik suçları, başta Irak olmak üzere dünyanın pek çok yerinde yapılan emperyalist askeri operasyonlar) bu noktada sorun yumağı olan ABD’nin tarihsel süreçleri görmezden gelerek sürekli kaşıdığı ve nihayet “suçlamayla” sonuçlanan Ermeni Meselesi konusunda en son konuşması gereken ülke olduğunun altını çizmemiz gerekir.

600 yıl bu topraklarda barış içinde yaşayan Ermenilerin Osmanlı Devletinin güçlü zamanlarında başına hiçbir şey gelmez iken neden 1800’lü yılların sonundan itibaren bu sürece sürüklendiğini, emperyalist güçlerin bu anlamda yaptıkları kışkırtmaların analiz edilmesi gerekir.  “Soykırım” suçlaması yapan ABD’nin de Osmanlı Coğrafyasında Antep, Musul, Arapkir, Tokat, Kayseri, Maraş, Halep, Sivas, Harput, İzmit, Urfa, Antakya, Diyarbakır ve Merzifon gibi yerlerde açtığı okullar ve bu okullarda ermeni çocuklara verdiği eğitimlerle sürece katkısı unutulmamalı/unutturulmamalıdır.

Son olarak ifade etmek istediğim nokta ise bu konuda tüm ilgili kişi ve kurumlar olarak sınıfta kaldığımızdır. Ermeni meselesi bir tarih yalanı olarak birilerinin raflarında beklerken sadece dönemsel ve tartışma ortamlarında ortaya çıkıp bir şeyler söyleyen ama bu konuyu ve haklı tezlerimizi sürekli Dünya gündeminde tutamayan Dışişleri Bürokrasimiz, Üniversitelerimiz , Basınımız, Kurumlarımız…hep birlikte suçluyuz.

Türkiye’de (Z) kuşağının yakın döneme ilişkin bile tarihsel hafızalarının olmadığından yakınırız. Bizim (Z) kuşağına bile anlatmadığımız/anlatamadığımız bu konuda Dünya kamuoyunun biz bir şeyden yapmadan bizi haklı görmesini beklemek bir aymazlık değil midir? Üstelik başta Ermeni lobisi olmak üzere aleyhimize çalışan bunca lobi varken.

Biden’ın açıklamasından sonra bizim (Z) kuşağı Ermeni militanlar tarafından şehit edilen diplomatlarımızdan haberdar oldu. Tabii ki hemen yanıp sönen cılız gündemi takip edenlerle sınırlı…

Gazeteler Şehit diplomatlarımızın toplu fotoğraflarını yayınladı. “Ermeni terör örgütlerinin şehit ettiği Türk diplomatları unutulmuyor” haberleri yapıldı. Ama İtiraf edelim ki hangisinin ismini, hikâyesini biliyoruz. Bu konuda yazılmış kaç yazı, kitap, film vs . Var.? Ermeniler tarafından şehid edilip Sinop’ta mezarı bulanan şehit Valimizi kim bilir? Tarihimize bizim vefamız yok ki…

Ne zamanki kendi tarihimize, değerlerimize bu topraklarda sahip çıkarız, o zaman dünya kamuoyunda da sesimiz gür çıkar…

unaltelekom@gmail.com

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.