Erken uyarı

xxx78

Başörtülü anneler veya derece aldığı halde kürsüye çıkartılmayan türbanlı öğrenciler ile ilgili en son haberi işittiniz mi? Henüz işitmedinizse şimdiden duyurayım, önümüzdeki günlerde hemen her gün bu tür haberler karşınıza çıkacak. Üniversitelerde ders yılı bitti, mezuniyet törenleri başlıyor ve siyaset arenasında sürmekte olan 'savaş' hali, birileri tarafından, muhtemelen üniversitelere de taşınacak.

'Empati' yeteneğinden yoksun insanlar oldukları için bu tür uygulamaları yürütenlere “Üzerinde düşünün” dememin bir yararı yok; ancak bir anlığına şu tablo üzerinde düşünmenizi sizlerden bekleyebilirim:

Annesiniz, yememiş içmemiş çocuğunuzun iyi yetişmesi için çabalamışsınız, o da mezun olarak bunu size fazlasıyla ödemiş... Bu fedakârlığın taçlandığı diploma merasimine gidiyorsunuz ve kapının sadece sizler için kapalı olduğunu öğreniyorsunuz...

Ya da şu tablo: İlköğretim, lise yıllarını geride bırakmış, üniversiteyi de kaç-göçler arasında bile olsa bitirmeyi başarmışsınız; hem de dereceyle... Üniversitenizin bulunduğu ilin devlet erkânıyla ilin önde gelen sivil toplum temsilcilerinin katılacağı bir törenle diplomanızı almanıza sıra gelince... “Olmaz, bu halde sahneye çıkamazsın!” deniliyor...

Annesiniz veya mezuniyet hakkı kazanmış genç kız... Yani kadınsınız... Baba veya üniversite mezunu olmaya hak kazanmış erkek çocuk olduğunuzda bu yasaklar işlemiyor. Annenin eşi veya ailenin erkek çocuğu olana hiçbir yasak yok. Onlar olduğu gibi tören alanına girip oturabiliyor, hak etmişse sahneye çıkıp diplomasını da alabiliyor... Sizinle aynı görüşte olsalar bile!

Genç kız veya kadın olduğunuzda başınıza 'yasak' diye dikilenler, eşiniz veya kardeşinizin önünde kapıları kendileri açıyorlar...

Böyle bir durumda kendinizi nasıl hissedersiniz?

Şu yakın zamanda Meclis tam da bu türden ayrılıkçı davranışları yasaklamak üzere bir anayasa değişikliği gerçekleştirdi; Anayasa Mahkemesi'nin görev alanına girmemesine rağmen 'iptal ettiği' ve 'yürütmesini durdurduğu' değişiklikler... Bu sebeple bu yıl da mezuniyet törenlerinde ayrımcılık sürecek.

Bir kısım medya öyle istediği için devam edecek bu. CHP anayasa değişikliğine itiraz ettiği için devam edecek. Bir medya grubunun yazarları “Biz de istemiyoruz” dedikleri halde yasağın devamını sağladılar, CHP sözcüleri de “Bu sorunu biz çözeriz” iddiasını sürdürdükleri halde...

Bugün henüz haberi erişmemişse yarın mutlaka haberdar olacaksınız: Ülkenin dört bir yanındaki üniversiteler ve yüksek okullarda hazin tablolar sergilenecek... Anneler gözyaşı dökecek, genç kızların öfkeleri tepelerine vuracak. Kimi kadın olduğu için ayrımcılığa maruz kaldığını düşünecek, kimi sebebi başka yerde arayacak...

Bu erken yazı her yıl tekrarlanan tablolar bu yıl görülmesin diye yazılıyor. CHP “Biz çözeriz” söyleminde samimiyse, bir kısım medya “Biz de istiyoruz” sözünü içten sarf ettiyse işte fırsat şimdi: Üniversitede okuyan kızlar için çözümünü engelledikleri sorunun hiç değilse mezuniyet törenleri sırasında ortadan kaldırılmasına katkıda bulunsunlar. Annelerin gözyaşlarını dindirmek, genç kızların öfkelerini indirmek onların elinde... “Bu yıl mezuniyet törenleri kısıtlamasız yapılsın” deseler yeter.

Mezuniyet töreni düzenleyen yüksek öğretim kurumları da sorunu kendiliğinden çözebilir aslında. Kapıları herkese açarak, sahneyi kimseye kapatmayarak, ya da töreni kampus dışı bir sivil alanda düzenleyerek... İyi niyetli olunca çözülmeyecek sorun yoktur.

İyi niyeti yanlış yerlerde mi arıyorum?