Erkekler Gizli Nikâhla ve Çok Kadınla Evlenebilir mi?
Üniversite öğrencisi bir kardeşim başından geçen hayati öneme sahip evlilik öyküsünü anlatarak bizden yardım istedi. Kısaca şöyle özetleyeyim:
“Birinci sınıftayken burs aldığım iş adamı beni sevdiğini söyleyerek evlilik teklifinde bulundu. Evli olduğunu dolayısıyla bu evlilikten birinci eşinin ve akrabalarının haberi olmaması gerektiğini, bana ayrı bir ev tutacağını ve bütün ihtiyaçlarımı karşılayacağını söyledi. Ben de böyle bir teklif karşısında biraz düşündüm ve kararımı verdim. Kendi aramızda nikâhımızı kıydık ve evlendik. İki yıldır evliyiz. Ben eşimi çok seviyorum, o da beni.
Şimdi okul bitti. Ben babamın evine dönmek zorundayım. Ailemin bu evlilikten haberi yok. Eğer öğrenirlerse, annem kalp krizinden gider, babam da beni öldürür. Şimdi ben ne yapacağım?”
İkinci bir vakıa ise şöyle:
“Bir kardeşimizi nikâh kıyması için sevdiği iş adamı dostu davet eder. Nikâh yapılacak kişi ise iş adamı dostunun ortağıdır. İki şahit huzurunda nikâh akdi yapılır. Çaylar içilir, tatlılar yenilir. Hayırlı olsun dilekleri ile vedalaşılırken, nikâhlanan iş adamı, nikâh akdinde bulunan şahsa şöyle der:
“Beyefendi bu nikâh akdi aramızda kalsın. Bizim çoluk çocuk duyarsa evde ciddi problem çıkar. Aman haa…Biz gündüzleri bu hanımla, geceleri ise eskisiyle durumu idare edeceğiz.”
Yukarıda verdiğim iki örneği çoğaltmak mümkün. Yaşadığım mahallede de benzer olayları duyuyorum.
Misalini verdiğim ve gün geçtikçe yaygınlaşan bu nikâh şekli ne kadar caiz? Nikâhın sıhhat şartlarından değil mi iki şahit huzurunda olması? Gizli olmaması. Şahitler huzurunda olması. İlan edilmesi vs. İki şahit şartının getirilmesi ve ilan edilmesi bu işin gizli yapılarak istismar edilmemesi içindir. Kadının ve nesebin koruması içindir. Günümüzde gizlice, çakma şahitler huzurundaki bu akit, evliliği meşru kılar mı? Ya da üniversite süresince sınırlandırılan evlilik caiz olur mu? Böyle bir nikâhla kızınızın ve kız kardeşinizin evlenmesine gönlünüz razı olur mu? Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir işi neden Müslüman kardeşinize reva görürsünüz?
Bir diğer problem ise gizlice yapılan ikinci veya üçüncü evlilik(!) Öncelikle şunu ifade edeyim, bizim helal veya haram kılma yetkimiz yok. Allah ve Rasulü (sav) ne emrettiyse onu yapmakla mükellefiz. Rabbimiz çok evliliği emretmemiş, gerektiğinde müsaade etmiştir. Hatta İslam öncesi çok eşliliği veya eşsizliği dörtle sınırlandırmış, Peygamber Efendimiz (sav) uygulamaları ile göstermiştir.
Allah muradının tek evlilikten yana olduğunu bildirmiştir. İhtiyaç anında kullanılabilecek bir ruhsattır. Bu ruhsatı kötü emel için usulsüzce kullanmak Müslümanlığa uymamaktadır. Bunu da dini bir vecibe olarak göstermek hiç de ahlaki bir davranış değildir.
Allah bu ruhsatı verirken eşler arasında adaletli olmayı emretmiştir. Günümüzde birden fazla evlenip bu şartı yerine getirebilene rastlamadım. Genelde birinci eşler çocuklarla birlikte kendi haline bırakılıyor, asgari ihtiyaçları karşılanıyor; yeni eşle hayat devam ettiriliyor. Adına da İslami hayat deniyor. Yok, böyle bir emir ve yaşam tarzı.
Allah Rasulü (sav) elli yaşına kadar bir kadınla evli olarak yaşadı. Gençliğinin en hararetli döneminde tek eşle evli kaldı. Elli yaşından sonra hikmete binaen çok evlilik yaptı. Bu evliliklerinde adaletle davrandı. Birinin hakkını diğerine geçirmedi.
Şartlar gerektirdiğinde bu ruhsatın kullanılmasına kimse karşı çıkamaz. Allah’ın helal kıldığını haram kılamaz. Fakat Allah Rasulü (sav) babalık şefkatiyle kızıyla evli olan damadı Hz Ali’nin evliliğine izin vermedi. İşte Misver b. Mahzeme (ra) anlatıyor:
“Allah’ın Rasulü’nü minberde konuşurken dinledim. Şöyle diyordu”:
“Hişam b. Muğire oğulları kızlarını (damadım) Ali ile evlendirmek için benden izin istediler. (İyice bilmelerini isterim ki buna) İzin vermeyeceğim. (Şimdilik vermeyeceğim gibi) Sonra da vermeyeceğim. Ali, kızımı boşayıp onların kızını almak istemedikçe de (hiçbir zaman) izin vermeyeceğim. Çünkü Fatıma bir parçamdır. Onun sevip içine sindiremediğini, ben de içime sindiremem. Onu üzen durum beni de üzer.”
Allah Rasulü’nün bir başka uyarısı da şöyledir:
“Bir erkeğin nikâhında iki kadın bulunur da bunlardan birine meyleder aralarında adalet göstermezse, kıyamet gününde bir tarafı felçli olarak ilahi huzura gelir. Allah, zevkine düşkün erkek ve kadınları sevmez.”
Sonuç olarak, gizli nikâh, nikah değildir hiç kimse kendini kandırmasın. İki şahit şartı, nikâhın duyurulması ve insanların bilmesi içindir. O günün şartlarında iki erkek şahidin bilmesi demek herkesin bilmesi demekti. Günümüzde aynı apartmanda oturanların bile birbirini tanımadığı ortamda iki şahitle yapılacak nikâhın sıhhat şartları yerine gelmeyeceğinden nikâh sahih olmayacaktır. Özellikle üniversite okuyan gençlerin bu yanlışa düşmemeleri için uyarıyorum. Sonra hayatları boyunca bu yanlışın cezasını sırtlarında bir kambur olarak taşıyacaklardır.
Son söz, kalbimizin baharı Kur’an’ı Kerim’den:
“…Kadınlardan ikişer, üçer ve dörder nikâh edin (nikâhsız yaşayıp zina etmeyin). Eğer yine (o kadınlar arasında da mühim olan huzur ve) adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, o zaman bir tane ile veya (varsa) sahip olduğunuz (cariye i)le yetinin. Bu sizin adaletten ayrılmamanız için daha uygundur.” (Nisa Suresi, ayet.3)
Hasan Tahsin Feyizli Hocanın bu ayet hakkındaki yorumu:
“Âyet-i kerîmedeki birden fazla evlenme emir değil, ruhsattır. Ancak kadındaki sağlıkla ilgili mahzurdan veya erkeğin bedenî/rûhî ihtiyacının gerektirmesi halinde ya da harp ve benzeri hallerde kadınların artması durumunda doğuda ve batıda aile ve toplumu bozan nikâhsız yaşamanın/ zinanın önlenmesi ve neslin temiz olarak korunması için getirilen bir izindir. Yoksa verilen bu ruhsat keyif ve eğlence için değildir. Normal şartlarda kadın, gelecek kadına katlanmaya veya bir arada olmaya zorlanamaz.”
“(Ey Kocalar!) Ne kadar arzu etseniz (ve uğraşsanız, birden fazla eş aldığınızda), kadınlar(ınız) arasında (sevgi bakımından tam) adalet sağlayamazsınız. (Eğer birden fazla hanım alma durumu ve gereği varsa) o halde (birine) tamamen yönelip diğerini muallakta (hor görerek kocasızmış) gibi bırakmayın. Eğer arayı düzeltir ve (gücünüz dâhilinde haksızlıktan) sakınırsanız, şüphesiz ki Allah çok bağışlayıcı, çok esirgeyicidir.”( Nisa Suresi, ayet.129)
Selam ve dua ile…
Kardeşiniz
Ahmet Bulut
www.ahmet-bulut.com