Odak neydi, hatırlayalım.. Ateş anlamına gelen ve öz Türkçe olan odtan türeme odak, biliyorsunuz mihrak demek.. (Tahmin ediyorum ki ateş yakan anlamındaki odun da bundan türemedir)
Mihrak da Arapça yine ateş anlamına gelen ve doğuda hâlâ kullanılan harq tan türemiş bir kelime..
Hatırlayacaksınız, Ahmet Kaya'nın insanın yüreğine ateş düşüren o güzel şarkısındaki od var ya, işte bu od o od..
Eger menden ayrıl, gezip dolansın
Menim bu eşkime bigane kalsın
Alışaram, od tutaram, hem yanaram men
Alışaram, od tutaram, hem yanaram
Yine bilirsiniz, bir zamanlar dış mihrak nitelemesi sıklıkla kullanılırdı.
Ak Parti'yi kapatma davası ile birlikte şimdi bir de iç mihrak nitelemesi devreye girdi.
Ve böylece Başbakan Tayyip Erdoğan ve Ak Parti mensuplarının artık bazı cümleleri söyleyemeyecekleri karara bağlanmış oldu.
Çünkü, hukuka aykırı kararların odağı olan Anayasa Mahkemesi, Ak Parti'nin hukuka aykırı eylemlerin odağı olduğunu söyledi..
Tabii odak kavramı yanında budak diye bir kavram da var!
İşte demokrasiye aykırı fikirlerin budağı olan bazı okumuş-yazmışlar, iş demokrasi karşıtlığına gelince nedense gözünü budaktan sakınmazlar.
Üstelik adamın çırasını da yakarlar!
Evet Başbakan Erdoğan ve arkadaşlarının artık bazı cümleleri söyleyemeyeceğinden bahsetmiştik, değil mi?
Gerekçeye bakarsak, misal artık Hamdolsun diyemeyecek.Diyelim ki Hamdi isminde bir milletvekilini bakan yapmak istiyor; kalkıp Hamdi olsun derse Erdoğan'la birlikte Hamdi de gidecektir!
Ama efendim ortada i var demeyiniz; koskoca partiyi silmek gibi bir kudrete sahip olan Başsavcı herhalde i ve delete tuşunun nerede olduğunu da biliyordur.
Yine Başbakan Erdoğan bu saatten sonra Ben üniversitelerde başı açık kızlarımız ile örtülü kızlarımızın yan yana kol kola olmasını istiyorum gibi bir cümle de kuramayacaktır.
Çünkü orta yerde, bu cümleyi dahi odak olma noktasında iddia olarak ileri süren bir başsavcı ile bu iddiayı kanıt olarak hükme bağlayan bir yüksek mahkeme var..
Dolayısıyla Başbakan kol kola derken artık ayağını denk almalıdır!
Çok şükür ki Anayasa Mahkemesi buna engel oldu, zira bunu söyleyen bir başbakanın yarın öbür gün kalkıp Ben üniversitelerde kravatlı erkeklerle kravatsız erkekleri yan yana görmek istiyorum demesi halinde bu demokratik, laik, sosyal hukuk devletimizin hali nic'olacaktır?! (Son örnekte kol kola tamlamasını özellikle ilave etmedim; yani o kadar da değil!)
Başbakan başka neyi söyleyemeyecek?
Evet yüksek mahkeme, Erdoğan ve arkadaşlarının artık şunu da söyleyemeyeceğini söyledi ki, daha ben ne söyleyeyim!
Örneğin, Aynı sınava giren meslek liselilerin kat sayı probleminden dolayı uğradığı mağduriyeti gidermek istiyoruz gibi insanın kanını donduran bir cümle de söyleyemeyecek. Hatta Başbakan'ın bundan sonra kalkıp Meslek sahibi insanların kat sahibi olabilmesinin önündeki engelleri kaldıracağız demesi de pek bi' manidar karşılanacaktır.
Çünkü Başbakan bunu demiş olmakla, din istismarını meslek edinmiş olan insanların kaçak katlarda Kur'an kursu açmasını arzu ettiğini söylemeye çalışmaktadır!
Keza Erdoğan Başörtüsü emrinin Kur'an-ı Kerim'de yer alıp almadığını ancak din alimleri bilir lafını da söyleyemeyecektir.
Mahkeme bize belletti ki, başörtüsünü üniversitelerde yasaklama yetkisi de Mahkeme'ye aittir ve başörtüsü emrinin Kur'an-ı Kerim'de yer alıp almadığına ilişkin karar verip vermeme yetkisi de Mahkeme'ye aittir.
(Yakın bir gelecekte, başörtüsünün rengi, deseni ve ölçüsünü belirleme yetkisinin de Mahkeme'ye ait olduğu hususunda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bir mütalaa verilmesi olanaklı mıdır bilmiyorum ama muhtemelen olasıdır!)
Hele hele mahkeme kararının gerekçesinde üzeri boldlanan, yani tam odaklık bir kanıt olarak ileri sürülen bir cümle var ki Erdoğan, bunu söylemekle tam olarak haddini aşmış bulunmaktadır!
Bakın Başbakan ne demiş?
Ölümün nerede ne zaman geleceği belli mi? Musalla taşına yatırıldığınız zaman 'Falanca cumhurbaşkanıydı, falanca başbakandı' veya 'Cumhurbaşkanı niyetine ya da başbakan niyetine' demeyecekler, 'Er kişi niyetine' diyecekler
İşte yüksek mahkeme bu cümlenin laikliğe aykırı olduğunu ileri sürerek şu fani kullara bir ders vermiştir.
O yüzden Başbakan Erdoğan'ın bu gerekçeyi dikkate alarak bundan böyle bir nev'i şöyle demesi istenmektedir:
Kapatma davasının nerede ne zaman geleceği belli mi? Mahkeme salonuna gittiğiniz zaman 'Falanca cumhurbaşkanıydı, falanca başbakandı' veya 'demokrasi niyetine' demeyecekler
Neticede bence, odak niyetine demokrasiye El-Fatiha denmesi daha doğrudur!