Türkiye siyaseti, bazı karanlık mihraklar tarafından sosyal medyada serpiştirilen kaset ve tapelerle yeniden dizayn edilmek isteniyor.
"Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" sözüne binaen bugün Başbakan Erdoğan'ın karşı karşıya kaldığı sıkıntı, Amerika'nın Irak işgalinde zalime vermiş olduğu destekten ötürü ölen milyonlarca mazlum Irak halkının ahının tecelli etmesidir.
Amerikan conileri tarafından tecavüze uğrayan binlerce mazlum Iraklı bacımızın beddua sının tecelli etmesidir.
Bugün Başbakan Erdoğan, Amerikanın Irak işgalinde zalime vermiş olduğu destekten dolayı bedel ödüyor ve hemde destek verdiği zalimler tarafından.
"O zaman ki konjonktür bunu gerektiriyordu" yada " Kardeşim o zaman için dereyi geçene kadar ayıya dayı demek gerekiyordu" gibi savunmalar belki yapılabilir ama Ak Parti ve Erdoğan hükumetinin istikbali milyonlarca mazlum Iraklının istikbalinden daha değerli olmamalıydı.
"Dereyi geçene kadar ayıya dayı demek lazım" sözü en başta en kutsal değerimiz olan Kur'anın ruhuna aykırıdır.
Yüce kitabımızda da buyrulduğu gibi bizler ; Dosdoğru olmak ve doğruyu söylemekle emrolunduk.
Bugün sahip olduğumuz mevki ve makamlar ebedi değil. Bu sebeple bugün sahip olduğumuz mevki ve makamlar bizi doğru olmak ve doğrunun yanında olmamıza engel olmamalı.
Kamuoyunda "paralel yapı" olarak bilinen ama bana göre mossad ve cia'nın Türkiye yapılanması ve uzantısı olan malum örgüt, görünüşe bakılırsa eteğinde daha pek çok ses ve video kayıtları var.
Zalim Saddam Hüseyin ve Muammer Kaddafi nasıl ki zulümleriyle abad olmadılar Başbakan Erdoğan'da zalim'in yanında olmakla abad olamayacağını bilmeliydi.
Gavurdan dost, domuzdan post olmayacağını bilmeliydi...
Belki bazı kardeşlerimiz " Madem Erdoğan Amerika'nın Irak işgalinde takındığı tutumdan dolayı bedel ödüyor peki neden işgalden hemen sonrasında değilde bunca yıl sonra ödüyor ?" gibi savunmalar yapabilirler.
Hepimizin bidiği gibi " Allah mühlet verir ama ihmal etmez".
Erdoğan'a geri dönüş yapması ve hatasını telafi etmesi için çok uzun bir süre mühlet verildi ama Erdoğan aynı hatayı siyonist patentli "arap baharı" sürecinde yine tekrarladı.
Bugün Libya,Mısır,Tunus,Suriye halkının başına gelenlerden Erdoğan'ın hiç mi suçu yok ?
Unutmayalım ki bugün ortadoğuda "diktatör" diye yıkılan rejimlerin hepsi bir zamanlar ABD ve Batı'nın müttefik ve dostlarıydı ama en büyük ihanet ve darbeleri müttefik ve dostlarından yediler.
Geldiğimiz noktada Başbakan Erdoğanda aynı kaderi paylaşıyor...
furkan_kutluyol@hotmail.com