Gazze’de yaşanan vahşetin izleri henüz silinmedi. Yaralar tam olarak sarılamadı. Orada insanlık ayıbı devam ediyor.
Gazze’ye inşaat malzemesi girişi yasak. Bombalamalarda kırılmış camları yerine takmak için bile cam girişi mümkün olmuyor.
Gazze’de devam eden dramı Başbakan her fırsatta gündeme getiriyor, unutulmaması için yoğun çaba sarf ediyor.
Deniz Feneri Derneği 7 Kasım 2009 Cumartesi akşamı Filistin Gazze’den önemli konukları ağırladı.
Gazze İslam üniversitesi ve Teknik Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Cemal Hudari ve beraberindeki heyet Zeytinburnu’ndaki Deniz Feneri Derneği Genel Merkezi’nde Deniz Feneri yöneticileri ve basın mensupları ile bir araya geldi.
Ev sahibi olarak bir selamlama konuşması yapan Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Av. Mehmet Cengiz savaş başladığı dakikadan itibaren bağışçıların Filistin halkına ulaştırılmak üzere Deniz Feneri’ne emanet ettikleri yardımları Filistin’e ulaştırdıklarını ifade ederek sözlerine başladı.
Savaş sırasında özellikle tıbbi yardım konusunda yoğunlaştıklarını, ülkeye hiç kimsenin yapamadığını yapıp 200 prefabrik ev soktuklarını söyleyen Genel Başkan Cengiz Filistin’de halen 350 aileye her ay nakit destek verdiklerini, üniversite öğrencilerine destek olduklarını, Gazze Teknik Üniversitesi’ne kimya, biyoloji ve bilgisayar laboratuarı yaptırdıklarını sözlerine ekledi.
Gazzeli kardeşlerimizi her zaman bağrımıza basıyoruz, kıyamete kadar Türk kardeşleriniz sizinle olacak, Filistin yalnız kalmayacak şeklinde sözlerini sürdüren Genel Başkan Cengiz, bir süre önce TİKA çatışı altında içlerinde Deniz Feneri’nin de bulunduğu, İHH, Kimse Yok Mu, Cansuyu, Yeryüzü Doktorları, Yardımeli ve Kardelen gibi bir grup sivil toplum kuruluşunun, Gazze Teknik Üniversitesi için bir bina satın alma konusunda destek kararı aldıklarını söyledi.
Cengiz; yapılan toplantıda İsrail kuşatmasında zarar gören ve 7000’den fazla öğrencisi olan Gazze Teknik Bilimleri Fakültesi’nin eğitimine devam edebilmesi için 500 m² arsa üzerinde her katı 270 m² kullanım alanına sahip bir bina satın alınması mutabakatına vardıklarını ve en kısa sürede binayı satın alacaklarını açıkladı.
Gazze İslam üniversitesi ve Teknik Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Cemal Hudari ve beraberindeki heyet, hem alınacak bina için teşekkür etmek hem de öğrencileri için kaynak arayışlarını dile getirmek üzere Türkiye’de bulunuyor.
Hudari, Deniz Feneri’nin misafiri olmaktan büyük mutluluk duyduklarını, Türkiye’de bulunmaktan memnun olduklarını söyleyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Yurtdışı seyahatlerimizden sonra Gazze’ye döndüğümüzde bize ilk sorulan şey gittiğimiz ülkelerdeki insanların bize bakışı oluyor. Döndüğümüzde bu soruya, ‘Türkiye’de sizin kardeşleriniz var. Sizin için geceyi gündüze katıyorlar. Onlar, zamanlarını ve ellerinde ne varsa Filistin için harcayabilecek insanlar. Türk insanının bize olan dostluğunu gözlerinde görüyorum, zafer çok yakın’ diye cevap vereceğim.
Kuşatma sırasında kısa zamanlarda da olsa elektrik gelir gelmez Türk televizyonlarını açıp Türk halkının bizim için sokaklara çıkmış olduğunu görüyor ve moral buluyorduk. Bu durum, şehit ailelerinin ve gazilerin acılarını hafifletiyordu. Desteğinizin önemini ve Filistin halkına verdiği morali tahmin edemezsiniz.”
Gösterdiği cesur ve insancıl tavır için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkür eden Hudari, Gazze İslam Üniversitesi’nin Erdoğan’a fahri doktora verme kararını da paylaştı. Erdoğan’ın doktorasını almak üzere Gazze’ye gitmesinin tarihi bir ziyaret olacağını söyleyen Hudari, “Filistin halkı Başbakan Erdoğan’ı yere bastırmayacak. Arabasından indirmeden omuzlarına alacak ve Refah Kapısı’ndan Gazze’ye kadar omuzlarda taşıyacak” dedi. Hudari Başbakan’ın Gazze’ye gidememesi durumunda ise kendilerinin Türkiye’de doktorayı takdim edeceklerini söyledi.
Filistin’de en acil ihtiyacın ambargonun kalkması ve sınır kapılarının açılması olduğunu söyleyen Hudari, “Özellikle bol yağmurlu bugünlerde prefabrik evlerin Filistin’e girmesine ihtiyacımız var. Binlerce fabrika hammadde olmadığı için çalışamıyor. İsrail sınıra kadar gelen hammaddeleri içeri sokmuyor, bekletiyor ve üstüne üstlük fabrikalar bu malzemeleri alamadıkları için cezaya çarptırılıyor. Herkes ambargodan dolayı çok acı çekiyor, çevre bile…”diyerek ambargonun kalkması konusunun önemini vurguladı.
Gazze’de 2009 başında yaşanan İsrail saldırılarında İslam Üniversitesi’nin de iki binası vurulmuş, kullanılamaz hale gelen binalarda 75 de laboratuar bulunuyormuş.
Üniversite binasını yeniden yapmaya çalıştıklarını, ambargo nedeniyle İsrail’in Filistin’e çivi dahi sokmadığını söyleyen Hudari; “Saldırılarda 45 okul tamamen yıkıldı, pek çoğu da zarar gördü, mevcut öğrencilerin eğitimine devam etmesi için 200 okul daha yapılması gerekli. Filistin’de kitap basılamıyor, kırtasiye malzemesi yok. Şu andaki okullar sabah, öğle ve akşam olarak üç farklı gruba eğitim vererek açığı kapatmaya çalışıyor. 30 bin öğrencimizden 15 bini yoksul. Bu öğrenciler için kaynak bulamazsam eğitim hayatlarına son vermek zorunda kalacaklar. Yılda 8 bin yeni öğrenci alıyoruz. Bir dönem kaynak bulabilsek bile ikinci dönem için yine kaynak gerekiyor, sıkıntı yaşıyoruz ” dedi.
Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Av. Mehmet Cengiz, Gazze İslam üniversitesi ve Teknik Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Cemal Hudari’ye yoksul öğrencilerin bir kısmını destekleme sözü verdi. Aldığı bu sürpriz sözle mutlu olan Hudari üniversitesi ve Filistin halkı adına Deniz Feneri’ne teşekkür ederek bir teşekkür plaketi sundu.
Filistin, İslam dünyasının, hepimizin ortak problemi ve müşterek imtihanımız. Filistinli kardeşlerimiz kendi topraklarında özgürce dolaşabilir ve yaşayabilir hale gelinceye kadar imtihanımız devam edecek.
Ambargonun devam ettiği, işsizlere on binlerce yeni işsizin eklendiği Filistin’de yardımın, desteğin büyük önemi var.
Türkiye’nin çıkışı, bu konuyu uluslar arası arenada dillendirmesi ve çözüm için ciddi ve samimi çaba içinde olması Filistin halkının gönlünde özel bir Türkiye sevgisi oluşmasına neden olmuş.
Filistinli misafirler konuşurken sözlerinin sadece ağızlardan değil, yürekten kopup geldiğini hissediyor, göz pınarlarınıza hâkim olamıyorsunuz. Onların yerinde bizler de bulunabilirdik.
Kardeşlerimizden birinin ayağına batan diken bizde sızıya dönüşmüyorsa kendimizle yüzleşmenin vakti geçiyor demektir.
Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, “Kızımı her sabah okula gönderirken, Filistin’de okula gidemeyen çocuklarımızı düşünüyor, utanıyorum” demişti.
Bu sözler Filistin meselesini çok iyi özetliyor. Ekmeğimizden bir parça bölüp oradaki kardeşlerimize, yavrularımıza göndermeliyiz.
Filistinli konuk Hudari, Türkiye yapılan protestoları uydu kanallarından izleyip moral bulduklarını, acılarını unuttuklarını söyledi.
Rahat koltuklarımızdan kalkıp sadece yürümemiz bile onlara destek anlamına geliyor.
Çok önemli bir destek biçimi de onlar için yapılacak dualardır. Dualarımızla ve fiili katkılarımızla kardeşlerimize yalnız olmadıklarını hissettirip, onların dualarını almaya asıl bizim ihtiyacımız var.
Filistinli kardeşlerimiz Mescid-i Aksa'nın, Kudüs'ün ev sahipleri. Hepimiz adına mukaddes beldelerin bekçileri. Ne var ki, onların bir kısmı Mescid-i Aksa'da özgürce ibadet edemiyor. Gazze'deki bir Filistinli için İstanbul'a gelmek Kudüs'e gitmekten daha kolay şimdi.
Bütün Müslümanların Mescid-i Aksa sınavı devam ediyor.