ERDOĞAN DÜŞMANLIĞI

Av. Mehmet YALÇINKAYA

“Deniliyor ki, HDP barajı aşamazsa ülkede kaos çıkar. Öngörün bu mu? Ben de diyorum ki, HDP barajı aşarsa asıl kaos o zaman çıkar! Dönmesi, paraleli, silahlısı, müftüsü, kapalısı, açığı velhasıl hepsi birbirleri ile öyle kaos yaşarlar ki, olan o saf masum oylara olur... HDP Batman Mitingi’nde bir pankart açıldı: Barajı aşarsak, bizler bulutuz, güneşiz, yağmuruz. Barajı aşamazsak benim meskenim dağlardır, dağlar... Zaten senin meskenin 30 küsur yıldır dağlar... Barajı aşsan da meskenin dağlar, aşmasan da... Aba altından sopa gösteren insanlara hep hayret etmişimdir... Kişiliksiz, çapsız, terörden medet uman, terör örgütüne lojistik destek sağlayan hayâsız insanların TBMM’de işi yok! YAZIKLAR OLSUN Kİ, barış görüşmeleri yapıyor diye yok edilmek istenen ERDOĞAN ve AK PARTİ karşıtları HDP’nin kucağına oturup siyaset yapıyorlar.”

4 Haziran 2015’te yukarıdaki cümleleri yazmıştım. Bugün en çok üzüldüğüm noktalardan birisi, öyle bir algı operasyonu yürütülüyor ki, sanki PKK masum, tek suçlu ve eli kanlı olan Türk askeri veya polisi. Belli bir grup, utanmadan, akan bütün kanın sorumluluğunu, teröre şehit verdiğimiz gencecik fidanların hesabını Sn. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlık hevesi olarak lanse etmeye devam ediyorlar. İstediğini söyleme hakkına herkes sahiptir. Ama birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde malum çevreler, basit siyasi hesapları ve zedelenen çıkarları için Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına hakaret ederek kimin ekmeğine yağ sürmektedirler?

Doğan grubu medyası başta olmak üzere, paralel medyanın desteği ile barışı Sayın Erdoğan’ın bitirdiği kampanyası yaptılar. Doğu ve Güneydoğulu vatandaşlarımız tarafından Kürt kökenli olmamasına rağmen en çok sevilen lider konumundaki Erdoğan’ı adeta Kürt düşmanı ilan ettiler. Yazıklar olsun ki, hem de canlı yayın esnasında Hürriyet “400 vekil verilseydi Dağlıca olmazdı” yalanını üretti. Kendilerinden başka herkesin yanlış yaptığına inanan, kendi hocalarının dışında kimsenin sözüne kulak vermeyen paralelciler, çirkefleşmekte ve alçalmakta sınır tanımayacaklarını Nokta dergileri ile gösterdiler. Sayın Cumhurbaşkanı’nı şehitler önünde selfi pozu verecek şekilde montajlayacak kadar insanlıktan uzaklaştılar.

Kılıçdaroğlu, Bahçeli ve HDP eş başkanlarından bir tanesi de çıkıp, “Ayıp ya hu! Bu kadarı da fazla” diyemediler.

Demirtaş oyların düştüğünü görünce batıdaki oylara dönük “Bodrum Cizre’den uzak değil” tehdidini savurdu. Bu “musluklardan kan akacak” edepsizliğinin 1 Kasım seçimlerine uyarlanmış versiyonudur. 7 Haziran seçimlerinde saz çalıp türkü söylediği için oy devşiren Demirtaş, 1 Kasım seçimlerinde akan kandan beslenen vampir görüntüsünü nasıl kamufle edecek? Paralelciler ve Doğan medyası ona da bir çare bulur herhalde

Anlamadığım bir husus, HDP, belki de tarihi boyunca görüp göreceği oy oranı ve milletvekili sayısını, niçin hoyratça harcadı konusudur. Kendisi hakkında ileri sürülen PKK’nın siyasi uzantısı suçlamalarını haklı çıkartırcasına PKK’ya alan açmak için her fırsatı kullandı. HDP, 7 Haziran’dan sonra oldukça proaktif ve kararlı bir şekilde, ülkedeki iktidar kavgasının merkezinde, Batı ve Doğu’da şiddeti meşru bir politik araç olarak normalleştirmeye çalışmıştır. Sonuçta verilen oylar HDP’ye değil, PKK’ya gitmiştir. Şu ülkede bir Allah’ın kulu çıkıp, çözüm süreci’nin HDP’nin 80 vekil çıkardığı bir ortamda PKK tarafından bitirilmesinin gerekçesini izah edebilir mi? Bir kişi bunu izah edip beni ikna etsin ben de siyasi anlamda bildiğimi zannettiğim her şeyi sorgulayacağım.  

Son olarak bir hususu daha belirteyim. Hem inancımıza göre hem de siyasi duruşumuz gereği kimseyi “La yüs’el” makamında görmüyorum. Ama sahip olduğum değerlerin tarih boyunca düşmanlığını yapan hemen her grubun Erdoğan düşmanlığının sebeplerini görebilecek kadar da akıl sahibiyim. Erdoğanlar gelip geçidir, ama Sn. Erdoğan’ın şu an siyasetteki duruşu ve söylemini ideallerim, ülkem ve gelecek nesiller için önemli olduğuna inanıyorum.

Sn. Erdoğan düşmanlığının temelinde, İslam’ın Türkiye’de kamu hayatında yer bulmasına, dünya bağlamında Türkiye’nin ABD ve İsrail çıkarlarının dışında da bir alternatif üretebilecek potansiyele sahip olmasına, bölgesel olarak ta, bütün İslam dünyasında (egemen güçlerin olmasa bile, özellikle) genç Müslümanların ümidi olmasına bağlıyorum.

Ulusal alandaki düşmanlığın piyonu kendilerine beyaz Türk adını veren jakobenler, küresel bağlamda düşmanlığın piyonu paralel medya ve bölgesel düşmanlığın piyonu ise HDP’dir.

1 Kasım’da sandığa giderken, aslında tercih edeceğimiz parti, gelecek nesillerimiz için tercih edeceğimiz yolu da belirleyecektir. 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (2)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.