Amerikada Başkanlık seçimlerinde sona doğru yaklaşıldığından heyecan ve tansiyon iyice artmaya başladı. Demokratların başkan adayı Barack Obama herkesin heyecanla beklediği yardımcısını dün gece üçte açıkladı.
Barack Obama eğer Kasımdaki seçimlerde başkan seçilirse; yardımcısı ABD'nin en küçük eyaletlerinden biri olan Delaware'in otuz yıllık ve en fakir denilen senatörü Joe Biden. Kennedy ve Clinton'dan sonra ABD'nin en genç ve ilk siyahi başkanı olmaya hazırlanan Barack Obama 65 yaşında ve 30 yıllık senatör olan Biden'i kendisine yardımcı olarak seçerek böylece denge kurmuş oldu. Şimdi gözler McCain'in seçeceği yardımcısında.
ABD'de her iki parti başkan adaylarını uzun süren bir maratonla seçerken; başkan yardımcılarını ise Başkan adayları bizzat kendileri seçiyor. Peki ABD başkan yardımcılığı neden bu kadar önemli? Eğer başkan ölürse yerine otomatikmen yardımcısı geçiyor. Bugüne kadar birçok ABD başkanı ya Lincoln ve Kennedy gibi suikaste kurban giderek, ya da Franklin D. Roosevelt gibi görevdeyken öldüklerinden, ya da Nixon gibi görevden alındıklarından birçok başkan yardımcısı otomatikmen başkanlığa geçtiler. Bunlardan en unutulmazı ise Kennedy Teksas'ta öldürüldüğünde gökyüzünde uçmakta olan yardımcısı Lyndon Jhonson uçakta yemin ederek göreve başlamıştı.
Evet bir tarafta Demokratların genç, karizmatik, siyahi ve babası Müslüman olan başkan adayı OBAMA, yine karizmatik, tecrübeli Katolik Başkan yardımcısı BİDEN, diğer tarafta ise eğer seçilirse tarihteki en yaşlı ABD başkanı olacak olan Vietnam Gazisi Baptist McCain ve onun muhtemelen seçeceği yakışıklı, zengin ve Mormon yardımcısı Mitt Romney. Gerçekten ortada enteresan bir kombinasyon var.
Joe Biden Obama'nın kendisini başkan yardımcısı adayı olarak seçtiği ilk günde yaptığı konuşmayla Cumhuriyetçilere pabuç bırakmayacağını gösterdi. McCain'in savaş esiri olmasının başkanlık için gerekli bir sebep olmadığını beyan ederek ayrıca kendisinin 7 evini nasıl elde ettiğini sordu?
Amerikalılar gerçekten enteresan bir millet. Bir kısmı politikayla o kadar içiçeki, her yıl seçim olduğundan politikayla neredeyse fulltime olarak ilgililer. Diğer bir kısmı ise başkan adaylarını son iki ayda yapılan açık oturumda görerek hangisi yakışıklıysa ona oy veriyorlar. Nitekim 16 yıl önce Bill Clinton'un seçilmesini de hep buna bağlıyorlar.
Politika dünyanın her yerinde neredeyse aynı. Her aday ve parti kendilerine göre avantaj sağlayacak yönlerini büyütüp rakiplerinin açıklarını iğne ucu kadar bile olsa bulup ortalığı karıştırmak.
Teşbihte hata olmazsa ABD'de bu seçimlerde sanki Erdoğan ile Ecevit yarışıyor. Bir tarafta yakışıklı, karizmatik, genç, müthiş hatip, değişimci Obama (Erdoğan'nın bütün özellikleri) beri tarafta ise, yaşlı, tutucu, kanserden kurtulmuş ve hasta sayılabilecek yorgun savaşçı McCain (Ecevit mi desek acaba)
Şimdi bütün gözler bu hafta içerisinde Denver'da yapılacak Demokrat Partinin Ulusal Kongresinde Obama'nin vereceği mesajda. Unutulmaması gereken birşey varki iki partininde dört yılda bir yapılan ulusal kongreleri potansiyel adayları günışığına çıkartıyor. Dört yıl önce Boston'da yapılan Demokratik Partinin Ulusal kongresinde eğer Barack Obama o tarihi konuşmasını yapmamış olsaydı, bugün adaylığı sözkonusu bile olamazdı.
Bakalım iki ay sonraki seçimde ipi kim göğüsleyecek?
Karşı kıyıdan hepinize selamlarımla.