Merhum Ali Yörük Bey. Aşağı yukarı 25 senedir tanıdığım hemşerim bir Emniyet Müdürüdür. Kendisini dindar olarak bilirdim de onun nasıl değerli biri olduğunun farkında değilmişim. Üç sene önce Zeytinburnunda çalıştığım özel hastanede bana uğramıştı. Babayiğit ve dolgun yüzlü biri olduğu için birden çıkaramadım onu tanıdığım bir şöför zannettim. Bana kızı için bir rapor gerektiğini ve yardımcı olup olamayacağımı sordu. Ben de oluruz diye cevap verdim. Sonra kendisinin de 8 defa ameliyat olduğunu öğrenince kendi kendime bir kere bile geçmiş olsun diye ziyaretine gitmediğime üzüldüm. Bir aşura günü yanılmıyorsam bir hekim arkadaşla randevulaşarak gittik. Merter ve Topkapı arasında Tozkoparanda oturuyordu. Sade ve gösterişsiz bir evi vardı. Sohbet esnasında kızını n ve kendinin sağlık durumunu öğreniyoruz. Yaklaşık 11 yıl önce kızı bir kaza sonucu felç geçirmiş ve hem beyin fonksiyonları gerilemiş hem sandalyeye mahkum olmuştu.
Uzun süren tedaviler sonucu beyin hasarı büyük ölçüde düzelmiş fakat tekerlekli sandalyeye mahkum olmaktan kurtulamamıştı. Kendisi de 8 defa prostat ameliyatı geçirmiş daha tam şifa bulmamıştı. Ameliyatını yapanlar da mesleğinin erbabı tanıdığım profesör arkadaşlar. Aklıma hemen ‘’Ben bir kulumun canına malına veya evladına bir musibet veririm de o kulum buna sabrederse ben onun mahşer günü defterini açmaya haya ederim’’ hadisi kudsi si geldi. Abi dedim Allah sizi çok seviyor diyerek bu hadisi kudsiyi naklettim. Ali Bey bana biz onu müdrikiz biz Rabbimizin bize muamelesinden memnunuz dedi.
Ali Beyi bu ziyaretin akabinde yaklaşık 2 ay sonra da Başakşehir Derneği olarak mülakat yapmayı kararlaştırdık. Videoya kaydettiğimiz bu ziyarette sohbet esnasında hayat hikayesinde çocukluğundan beri cami müdavimi olduğunu öğrendik. Polis olarak ilk göreve başladığı sıralarda bir gece karakolda nöbet sırasında karakolu teftişe gelen eski emniyetçilerden Şükrü Balcı Ali Beyi abdest alırken görür ve ‘’Derhal eşyanı toplayıp karakolu terk et, Emniyet Teşkilatında molla istemiyorum diyerek Ali Beyi kovar. O gece Ankaradan bir tel emri ile Şükrü Balcı bir başka nedenden açığa alınır. Ali Beye derler Şükrü Balcıya ne yaptın derler. Bu olay aslında yorumsuz olarak Ali Beyi Allah CC hıfz ve himayesidir. Ali Bey hem polis akademisini hem aynı zamanda hukuk fakültesini bitirir. Mesleğinde başarılı ve kariyer sahibi bir emniyet mensubudur. Sohbet esnasında ben Tercanda öğretmenlik yapan yeğenimden bahsedince Tercanda bir ara Emniyet Müdürü olarak görev yaptığını ve Turgut Özalla ilgili bir hatırasını anlattı. Turgut Özal Anavatan Partisi olarak ilk seçim mitingi yapmak üzere konvoy halinde Erzuruma giderken yolu Tercandan geçer. Ali Bey yetkisi olmadığı halde konvoyu durdurur geçişine izin vermez. Özal ve beraberindekiler ne yapacaklarını şaşırırlar. Aslında Ali Beyin konvoyu alıkoyması suçtur. Ama Emniyet Müdürü olarak bütün ilçeyi meydana toplarlar. 50 Bin nüfuslu ilçenin meydanında 30 bin kişi toplanır. Ali Bey Özala Ben anamın elini öpecek babamın sakalını okşayacak bir başbakan istiyorum der ve işte Tercan halkı önce burada konuş diyerek kürsüye davet eder. Özal seçim için ilk meydan mitingini Erzurum yerine Tercan'da yapar ve halk Özal'a büyük bir tezahürat yapar. Özal oradan morali yükselmiş olarak ayrılır. Özal Başbakan olunca İstanbulda bir toplantı yapar ve Ali Beyi çağırtır ve toplantıda bulunanlara hitaben Ali Beyden ‘’Bu benden deli‘’ diyerek tanıtır. Ali Beye Polis Akademisi kurmak için gerekli hazırlık ve plan ve programını yapmasını söyler ve Ali Bey İstanbulda yeni görevine başlar. Polis okullarında müdürlük yapar. Emniyet Başmüffettişliğinden emekli olur.
Ali Beyin dikkatimizi çeken bir hatırası da Tozkoparan'da yaptırdığı Uhud Cami ile ilgili idi. Tozkoparan semtinde Esenler Otogarına giderken yolun kenarında devasa büyük bir cami önünüze çıkar. O camiyi eskiden beri görürdüm de yaptıranın Ali Bey olduğunu ( hem de resmi görevliyken) yeni öğrenmiş olduk. Cami inşaatına 1985 yılında başlamışlar.1987 yılındada temelini atmıslar . Bu cami inşaatı ile ilgili anlattığı çok ilginçti. Cami inşaatının kabası bitmiş sıra sıvaya gelmiş. Sıva ve badana uygun görülmüyor . Böyle bir eser ancak ecdadımızın yaptığı gibi fayans ve seramik ile kaplanmalı diye kararlaştırıyorlar. Fakat derneğin parası yok. Kendisi o sırada İstanbulda Vilayette Mülkiye Müffettişi olarak resmi görevde bulunuyor.
Ali Bey Umreye Resulullahın huzuruna gidip durumu arzederim diyor ve bir umreye giden kafile ile uçağa biniyor. Uçağa binerken kendisi köylü kılığında ve basit bir kıyafeti vardır. Yanına umre kafilesinde siyah elbiseli ve şapkalı grand tuvalet giyimli üç kişi oturur. Bunlara selam verir almazlar, konuşmak ister başlarını çevirirler. Böylelikle Medine'ye varırlar. Kafile başkanı görevli Ali Beyi yakından tanıyan biridir. Kafile otele yerleşir. Otelde yatakların ayakucunda herkesin ismi ve resmi vardır. Ali Beyin ilk işi Mescidi Nebeviye gitmek olur. Orada çalışan Türk bir elektrik teknisyeni ile tanışır ve arkadaş olur. Kendisine mescidde gece kalacak bir yer temin etmesini rica eder. Derken otelde kafilede eksik var bir kişi kayıp derler. Bakarlar ki yataktaki isim ve resimden Ali Beyin olmadığı anlaşılır. Bu siyah elbiseli üç kişi derler ki ‘’O zaten köylünün biriydi. Kaybolmuş ‘’ derler. Kafile başkanı onlara ‘’Dikkat edin siz kaybolursunuz o kaybolmaz ‘’ der. Ertesi sabah Ali Bey Ravza da namaz kılarken selam verir bakar ki bu üç kişi ayakta el pençe divan durmuş Ali Beyden özür ve helallik dilerler. Ali Bey tanışalım siz kimsiniz der. Bunlar da ‘’ Biz Kütahyada bir çini fabrikası sahibi üç kişiyiz ‘’ der demez Ali Bey durun der hemen şükür secdesine kapanır. Benim cami için çiniye ihtiyacım var der. Onlar da o iş kolay hallederiz derler. Ali Bey ‘’Ben halimi arzetmek için Medineye gidiyorum. Allah bana daha İstanbulda ihtiyacımı halledecek adamları yanıma gönderiyor ‘’ der.
Kıymetli okuyucu Ali Bey 2010 Yılı Mart ayında 69 yaşında karaciğerde kanser metastazından Hakkın rahmetine kavuştu. Bu hayat hikayesinden muhakkak çıkacak dersler var. Bu devirde de böyle ihlaslı insanlar var ve daima da olacak. Çünkü kalbleri çekip çeviren, insanlara hidayet eden faili mutlak olan ve sebepleri halkeden Allah her şeye kadir olduğundan kendi yolunda olanlara lutfediyor, veriyor işlerinde başarılı kılıyor. Samimi ve ihlaslı kullarını koruyor ve onları hayır işlerinde muvaffak(başarılı) kılıyor. Cennette daha büyük derece takdir ettiği için bu dünyada ecir ve sevap kazanmak üzere sabredeceği bela ve musibet de veriyor. Ben şahsen Ali Yörük Beyin Allah dostu (veli) bir zat olduğuna inanıyorum. Mekanı cennet olsun. Allah lutfu keremi ile muamele eylesin.