Her çalışan insan 50’li yaşlarına geldikten itibaren artık işe gitmek zorunda olmayacağı, çoluk çocuğunun rızkını, eğitimini ve geleceğini düşünmeyeceği, kafasını dinleyeceği, bol bol tatile çıkıp hayattan daha çok keyif alabileceğini umduğu emeklilik günlerini hayal etmeye başlar. Bu güzel hayalleri iki şey yıkabilir: hastalıklar ve geçim sıkıntısı. Tamamen önlemek mümkün olmasa da hastalıklar çeşitli tedbirler alınarak asgariye indirilebilir. Bu konuyu daha önce yazmıştım. https://www.habername.com/yazi-90-yil-saglikli-yasamak-icin-12634.htm Bu yazıda emeklilikte geçim sıkıntısını önlemek için alınabilecek tedbirlerden ve tavsiye edilenlerden kısaca bahsetmek istiyorum.
Finans ve emeklilik uzmanlarına göre emekli olduktan sonraki gelirinizin en son kazandığınız rakamın %80’i civarında olması gerekiyor. Diyelim ki emekli olmadan önce ayda 5.000 TL ile geçinebiliyordunuz. Emekli olduktan sonra size ayda yaklaşık 4.000 TL gerekiyor ki aynı refah seviyesinde yaşamaya devam edebilesiniz. Artık emekli olduğunuza göre bu miktarın emekli maaşınız, birikimleriniz ve kira geliri gibi akarlarınız ile karşılanması gerekiyor.
Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada da emekli maaşı tek başına geçinmeniz için yeterli bir gelir kaynağı değil. O yüzden birikimlerinizi risksiz ve hatta çoğaltan yatırım araçlarında tutmanız gerekiyor. Başka tedbirler de alarak hayat kalitenizi düşürmeden rahat bir emeklilik hayatı yaşayabilirsiniz. Bu önlemleri şöyle sıralayabiliriz:
- Sabit harcamalarınızı kısın. Örneğin eviniz büyükse satıp küçük bir eve geçin ki elektik, doğalgaz, aidat gibi masraflarınız azalsın. Ayrıca küçük evin temizliği ve bakımı da kolay olur.
- Birikimlerinizi riskli yatırımlara bağlamayın.
- Kira ve tahvil gibi gelir kalemleriniz olsun. Ev fiyatları kolay kolay düşmez. Tahvil getirisi hem sabittir hem de az risklidir.
- Harcama bütçenizi her yıl planlayın ve buna sadık kalın.
- Sağlıklı beslenin ve düzenli egzersiz yapın ki tedavi masraflarınız az olsun.
- Eğer sağlıklıysanız ve çalışma motivasyonunuzu kaybetmediyseniz erken emekli olmayın ve biriktirmeye devam edin.
- Paralarınızı çocuklarınıza dağıtmayın. Bırakın onlar kendi paralarını kendileri kazansınlar.
Gelin görün ki yukarıda bahsettiğim önlemleri almadan emeklilik hayatına geçen birçok insan olabiliyor ve bunlar ister istemez devletin ve toplumun başına yük oluyor. O yüzden bazı ülkeler çalışanlarına bazı yatırım imtiyazları veriyor. Bir sistemle raptı zapta alınan bu imtiyazlar insanları emeklilik için yatırım yapmaya teşvik eden insiyatifler içeriyor. Buna ABD’den bir örnek vereyim.
ABD’de çalışanlar eğer isterlerse maaşlarının %15’ine kadar olan kısmı ile vergi kesintisine uğramadan yatırım fonu alma imkanı verir. Amaç çalışanın parasını nispeten “garanti” bir yatırım aracına yatırmaya teşvik etmek ve emekli olduğunda ona ek bir gelir olmasına yardımcı olmak. 401K denilen bu sistemde erken para çekmek mümkün ama %10 cezaya tabi. Emeklilik yaşı geldiğinde burada biriken paranızı aylıklara bölerek ve tahakkuk eden vergisini ödeyerek çekiyorsunuz. Gördüğünüz gibi devlet her yerde devlet; vergisini almadan size para vermiyor. Peki bu sistemin ne avantajı var diye sorabilirsiniz. Avantajları şunlar: 1. Gençken, yani daha çok para kazanılan zamanlarda 401K sistemine yatırılan paralar 30-40 sene boyunca vergi kesilmeden büyüyor. 2. İşveren de çalışanının emeklilik için ayırdığı miktara belli bir oranda katkıda bulunduğu için kenara ayırdığınız para daha fon alımına tabi olmadan bir miktar artmış oluyor.
Mal ve para zor kazanılan ama çabuk kaybedilebilen metalardır. Atalarımız boşuna “mal canın yongası” ve “para dediğin el kiridir” dememişler. Ellerimizi yıkamayalım demiyorum elbette ama paramıza, malımıza sahip çıkmamız, har vurup harman savurmamamız, maceraya girmememiz gerekiyor. Neticede para insana en çok yaşlılığında lazım. Genç olsan çalışır kazanırsın. Yaşlanınca yapabileceğin işler azalır. İnsan ömrü ortalaması devamlı suretle arttığına (*) göre rahat bir emeklilik hayatı için daha çok paranın gerektiği aşikar. Eğer hazırlığınız ve birikiminiz yoksa çocuklarınızın eline bakmak zorunda kalabilirsiniz. Çocuklarınız ne kadar hayırlı evlatlar olursa olsun bu durum ağır gelebilir birçoğuna. O yüzden vaktinde tedbirlerimizi alalım, kendimizi hazırlayalım ve kimseye muhtaç olmadan bir emeklilik hayatı geçirelim.
(*) 2020 TÜİK verilerine göre, Türkiye'de doğuşta beklenen yaşam süresi ortalama 78,6 yıl (Erkekler: 75,9, Kadınlar: 81,3). 1950'de bu rakam 45'ti. Yani son 70 senede ortalama yaşam süremiz 34 yıl artmış ve artmaya da devam ediyor.