Bu yazımda, 1998 yılında beni bunaltan iki hadiseyi aktarıyorum. 14 Yılda ne kadar mesafe aldığımızı, Allah (c.c.) ‘ın rahmetinin bizlerle olduğunu, bu kadar kısa sürede İnanan insanların ne kadar rahatladığını aşağıdaki yazımı, bu günlerle mukayese ederseniz göreceksiniz. Bu rahatlama inşallah rehavete dönüşmez.
"Nereden başlayayım anlatmaya dostlarım, içim kan ağlıyor. Çerçevenin daraltılması için, çıtanın bir adım daha öne her alınışında, içime kan damlıyor. Belli koltuklarda oturup da, dost gibi görünenlerden de korkmaya başladım.
Bu kadar mıydı, buraya kadar mıydı imanları-tahammülleri-, ya da böylesine bir fırsat mı bekliyorlardı sanki. Bu mümkün olamaz, demek istiyorum içimden.
Bir İmam-Hatip okulu müdürü bütün öğrencileri karşısına almak istemiyor ve baş açtırma işine hazırlık sınıfından başlıyor. Kendisine emir verenleri de ikna etmiş olmalı ki, bu yıl için hazırlık sınıfı kafi görülüyor. Okulun tamamı için uygulamaya geçselerdi ne olacaktı, o şekilde olan okullar yok mu? Müslümanlardan sürekli ve caydırıcı bir tepki mi oldu sanki şimdiye kadar. Olsun, gene de itidalli, temkinli davranıyorlar.Bu yıl hazırlık sınıfı, gelecek yıl lise bir, doğrusu iyi bir kazanım yobaz laikçiler adına.
İlçemizin (Fatih) müftüsü bize yakın olan camideki imam efendiyi görevden almış. Müftü efendi ile görüşmeye gittik. Müftü “ O imama iki defa müfettiş gönderdim, o bildiğini okumaya devam ediyor” dedi. Müftü efendi, o’nun bildiği nedir ki, ne okusun dememize kalmadı, “ Zaten o cemaatı ve falanca cemaatı dağıtmam için bana talimat geldi, ben de bunu uygulamakla görevliyim” deyiverdi.
İşte, her şey ortada, apaçık değil mi? BÇG nin nerelere kadar girdiğini, Müslümanların gene, “ben de Müslüman’ım” diyen birileri tarafından nasıl tasfiye edildiklerini görüyoruz. Bu arada tasfiye etme çabasında olan Müslüman da işini severek yapıyor haa.. Buna zalimlik mi dersiniz, hainlik mi? Adını siz koyunuz.
Tasfiye etmek isteyen (müftü efendi) Müslüman nasıl bir psikolojiye sahip ki, bir makam uğruna yemediği herze kalmıyor. Bir insan bile bile midesini fesada verecek şeyler yemez. Ola ki bilmeden, fark etmeden yemiş veya yedirilmişse, fark ettiği an midesi bulanır, başı döner, bir iğrenme ve bir tiksinti hasıl olur. Neticesinde de öyle kalmaz, kusar ve rahatlar.
Allah(c.c.) aşkına Müslümanlar,(tasfiye eden ve edilen) bizlerin midesi bu kadar geniş ve rahat mı ki, çör, çöp ne varsa dolduracaklar ve bizler de halinden memnun bir eda ile- daha neler verecekseniz sizi bekliyoruz- der gibi ağzımız açık bekleyeceğiz, öyle mi?
O güzel Peygamber(sav) yurdunu, yuvasını boşuna mı terk etti? “Hele şöyle birde Medine yi gezelim, oradaki vitrinleri övüyorlar, bir de orayı dolaşalım” diye mi hicret etti? Bedel ödemeden olmaz dostlarım. Gözümüzü açalım, tedbirlerimizi alalım, hem de Rabbimizden birlik ve beraberliğimiz için, bizlere sahip göndermesi için ağlayarak dua ve niyazda bulunalım.
Allah’ım, ne olur ellerimiz kavuşsun artık."
ABDÜLKERİM DİŞSÖKEN
1998 FATİH
Evet, aradan 14 yıl geçmiş ve Rabbimiz’e ne kadar hamd etsek az olur. Bu tür tablolar neredeyse kalmadı. Bizler iyi olursak, inşallah daha güzel olacaktır. Allah’a emanet olunuz.